Yalova'da salaş bir pasajın içinde küçük ama dünyaları içinde barındıran bir mekândayız. Raflarda sıra sıra dizilmiş plaklar, eski kitaplar, fotoğraflar, biblolar ve niceleri var. Eski eşyalar kendi içinde bir düzenle konulmuş yerlerine. Her biri geçmiş zamanın ruhunu anımsatıyor. Nereye dönseniz düğmeler çıkıyor karşınıza. Çünkü burada Türkiye'nin en kapsamlı düğme koleksiyonu yer alıyor. 60 yaşındaki emekli öğretmen Özdemir Kurtoğlu koleksiyonerlik macerasında 2 milyonun üzerinde düğmeyi itinayla biriktirmiş. Düğmelere o kadar tutkun ki zamanının çoğunu onlarla ilgilenerek geçiriyor. Onun düğme koleksiyonerliği ise 27 yıl öncesine dayanıyor. İstanbul Tarlabaşı'nda bir eskici dükkânına adımını attığında dünyası değişmiş. Dükkan sahibi ona bir bavul dolusu düğme vermiş. Bir süre evde bir köşede durmuş bavul. Sıkıldıkça düğmelerle ilgilenmiş, temizliğini yapmış. Zamanla daha çok düğme biriktirmiş, biriktirdikçe düğmelere tutkusu da artmış. Sonrasında ev ortamında olmayacağını anlamış bu işin. Gelen giden garipser olmuş evdeki düğmeleri gördükçe. "Bir yere ihtiyacım var!" diye düşünüp kendine bir mekân açmış. Yıllar içinde eskici pazarlarını adımlamış, farklı düğmelerin peşine düşmüş: "Sabahın köründe kalkıp eskici pazarlarına gittim. Düğmelerle ilgilenen pek olmadığı için rakipsiz durumdaydım. Düğmeler beni bekler haldeydi" diyerek eskici pazarlarından söz ediyor: "Feriköy'den Dolapdere'ye, Topkapı'dan diğer eskici pazarlarına kadar yolumun düştüğü her yerden aldım düğmeleri" diyor. Eskici pazarlarında onu "Düğmeci abi geldi" diye çağırıyorlar. Sırf onun için özel düğmeler getiren eskiciler bile var.
FOTOĞRAF DA BİRİKTİRİYOR
Kurtoğlu'nun şu an 2 milyon düğmesi var. Osmanlı döneminden düğmeler olduğu gibi günlük yaşamdan düğmeleri de görmek mümkün. Kumaştan, metalden, altın ve gümüş kaplamadan yapılan düğmeler de var, fildişi, seramik ve plastikten yapılan düğmeler de. Kurtoğlu fotoğraf koleksiyonu da yapıyor. Eski siyah-beyaz fotoğraflardaki giysilere bakarak düğmelerin hangi döneme ait olduğunu da tespit ediyor. Nadir düğmeler de koleksiyonunda yerini almış. Osmanlı'daki askeri düğmeler, postacı, demiryolu ve diğer alanlarda memur olanların düğmeleri de var. Şekilli, resimli, yazılı olan düğmelerin arasında tığ işiyle yapılanları ilgi çekici... Türkiye'de ilk düğme sergisini de Saint-Michel Fransız Lisesi'nde 'Düğmeler/Boutons' ismiyle açmış. "Kendi içinde olacağım, yaşayan bir düğme müzesi ise en büyük isteğim. Çünkü muhteşem düğmeler var, bir müzeye yakışırlar ancak. Eşyaların da bir ruhu olduğunu düşünüyorum. İnsanın giyimi, gelenekleri ve göreneklerinde neler kullanılmış? Yıllar sonra benim elime geçen bu düğmeleri ileriki yıllara taşıyabilmek sorumluluğum." sözleriyle de hayalini açıklıyor.