SONAT BAHAR
Oyuncu Gamze Özçelik'in epeydir sesi soluğu çıkmıyordu, ortalarda yoktu. Geçtiğimiz hafta Instagram'da Afrika Gana'da çekilen fotoğraflarını paylaştı. Çocuklara yardım için oradaydı. Röportaj için buluştuğumuzda gördük ki artık başka biri var karşımızda. Gözlerinin içi gülüyor ve şükrediyor Özçelik ve şöyle devam ediyor: "Ses, umut olmaktan başka bir derdim yok"
Gamze Özçelik yıllar önce hayatımıza girdi. 17 yaşından beri oyunculuk yapıyor. Onu son olarak uzun soluklu bir dizide izledik. Bu arada anne olmuştu. Dizinin ardından tekrar sessizliğe büründü, ortalarda yoktu. Bir süredir dünyanın çeşitli bölgelerinde geçirdiği günler ve yaptığı yardımlarla ilgili fotoğraflarla medyada yer alıyor. Bir grup arkadaşıyla zaman zaman Afrika'ya ve Türkiye'nin çeşitli bölgelerine giden ve yardımlar yapan Özçelik'le hayatını konuşmak üzere buluştuk.
Binbir güçlükle röportaj vermeye ikna ettiğimde nasıl bir kadınla karşılaşacağım hakkında çok da fikrim yoktu. Yıllar önce verdiği röportajlar tek referansımdı... Yüz yüze geldiğimizde okuduklarımdan, kafamdakinden bambaşka bir kadınla karşılaştım. Şaşırdım.
Çok güzel bir kadın ama bunun altını çizmiyor. Bir grup arkadaşıyla gittiğini söylediği yardım organizasyonları tek gündemi olmuş. Şükrediyor Gamze Özçelik, daha çok iç huzurunu, manevi tatmini hedeflediğini söylüyor. Bundan da son derece mutlu. Lafı uzatmaya gerek yok, Gamze Özçelik yaşadığı değişimi şöyle anlatıyor:
- "Ben büyürken hayat görüşüm de zaman içinde değişti, gelişti. Eskiden daha dünyevi yaşadığımı fark ettim" demişsiniz bir röportajınızda... Şimdiki ruh halinizle geçmişi kıyaslarsak nasıl farklar var?
- Hayat bir yolculuk. Ömrümüz yettiği kadar yürüyoruz hepimiz. Sürekli yeni deneyimler, olaylar yaşıyoruz. İyisiyle, kötüsüyle... Değişmemek ne mümkün? Olaylar karşısında ders çıkarmaya çalışırım hep, sebebini anlamaya çalışırım. Bazen kendimi yargılarım, sorgularım. Sürekli gözlemlerim çevremi, yaşamı, insanları, hayvanları, doğayı, olayları ve yaradılışı... Kesinlikle dünya hayatının daha tatlı geldiği dönemlerim olmuştur. Ama bir süre sonra kişi sorgulamaya devam ederse bunun da bir sonu olmadığını, artık aynı tadı alamadığının farkına varıyor çok şükür... Olması gereken de bu diye düşünüyorum. Bu kadar değil, yaşamak bu kadar olmamalı diye sorguladım hep... Her insan gibi değişiyorum, dönüşüyorum ben de. Ama değişimin hep doğru ve hayırlı olana doğru olması için çok uzun yıllardır dua ediyorum. Çok şükür...
- Neden bu değişim yaşandı, bir kırılma noktanız var mı?
- Her şey sorgulamak ve anlamaya çalışmakla başlıyor sanırım. Yoksa her insan bir şeyler yaşıyor ama olaylara akıl ve kalple yaklaşmaya çalışmak, görmeye çalışmak ve en önemlisi doğru yolda yürüyenlerden olmayı gerçekten arzu etmek lazım sanırım. Kalbimize doğuştan konmuş bir vicdan var. Bu niye var? Neye karşı kendimizi sorumlu hissediyoruz diye tartmak lazım. İnsanların kırılma noktaları tabii ki var. Biz insanoğlu, kolay kolay sorgulamıyor ya da akıllanmıyoruz. Hiç ölmeyecekmişiz gibi amaçsız bir yaşam, kibir çoğumuzu esir almış halde. O yüzden bazen terbiye sürecimiz sancılı olabiliyor. Sıkıntılı dönemlerimizdeki sabrımız ve şükrümüzle daha güzel bir kalple sıyrılabiliyoruz.
- Sınırda askerlerin, çatışma altındaki çocuk ve ailelerin yanında oluyorsunuz. Afrika'nın çeşitli ülkelerinde muhtaç çocuklarla ilgileniyorsunuz. Bu nasıl duygular uyandırıyor sizde?
- Bu çok uzun yıllardır istediğim bir yoldu. Bunu başarabilmek için çok dua ettiğimi hatırlıyorum. Çok şükür bu konuda bir süredir güzel kapılar açıldı ve ben de fırsatı değerlendirip o kapılardan korkusuzca girmeye çalıştım. Şimdi karşıma çıkan durum ve olayların üstesinden gelebilmek, elimden geleni layıkıyla yapabilmek için çokça dua ediyorum.
- Gidip gördüğünüz yerlerdeki insanların durumları nasıl?
- Nasip olup gittiğim yerlerdeki durumlar çok fazla üzücü tabii. Çok fazla dengesizlik var tüm dünyada. Bazı kesimler aşırı zengin, bazı kesimlerde yokluğun tarifi yok. Mesela şu an Güney Sudan'da, Somali'de, Yemen'de, Nijerya'da kuraklık, açlık inanılmaz üzücü bir boyutta. Aynı zamanda bölgede terörist gruplar var, buralara ulaşmak, yardım edebilmek bile inanılmaz zor. Geçen hafta bulunduğum Gana da dahil birçok Afrika ülkesinde daha küçücükken ailelerinden kaçırılıp, madenlerde, balıkçılıkta köle olarak kullanılan çocukları kurtarmaya çalışan ekiplerle görüşmelerimiz, iş birliğimiz var. Ülkemizin sınırında, komşumuz Suriye'de en kötü kabustan daha kötü, sivillerin, çocukların insafsızca katledildiği trajedi var. Ülkemize savaş açmış terör örgütleri var. Sadece benim bulunduğum yerlerde açlık, sefalet, terör, hastalık, eğitim sıkıntısı her şey var. Ben hangi birini anlatayım ki... Bunların yanında Mısır var, Filistin var, çocuk tacizi içeriklerinde bir numara olan Avrupa var, kendi refahı için yıllarca sömürgecilik yapmış, gözyaşıyla beslenmiş Batı var. Var da var...
- Afrika'ya birilerinin organizasyonuyla mı gidiyorsunuz?
- Açıkçası bu yola gönül vermeye, hayatımı bu amaç için değiştirmeye başladığımdan beri çok güzel insanlarla tanışmaya başladım. Şu an Türkiye'nin dört bir yanında, Sudan'da, Nijer ya'da, Gana'da, Tanzanya'da, Uganda'da, Kenya'da ve bazı Avrupa ülkelerinde çok güzel işler başaran dostlarım var.
Gözaltında bir yaşam asla istemiyorum
- Davetlerde, dışarda çok görünen biri değilsiniz. Bu bir tercih mi?
- Evet, uzun bir süre önce bu tür aktiviteleri bıraktım. Böyle çok daha huzurluyum. Uzun zaman önce aldığım karar doğrultusunda, insanların hayrına, yoluna katkıda bulunmayacak, güzele ve iyiye yönlendirmeyecek, hiçbir ortamda ve projede bulunmamaya çalışıyorum. Yanlış örnek olduğum zaman, bedelini kaldıramayacağımı fark ettim. Karşılığında çok önemli paralar kazanacak dahi olsam istemiyorum. İnşallah niyetimde başarıyla yürürüm.
- Uzun soluklu bir dizide rol aldınız. Önümüzdeki döneme dair planlarınız neler?
- Oyunculuk ve göz önünde olan işlerde bulunmakla ilgili düşüncelerimden demin bahsettim. Gönlüme, yoluma yatan bir proje olursa neden olmasın. Bunların yanında çok güvendiğim, işlerinde gerçekten başarılı dostlarımla bir sanat galerisi hazırlıkları içindeyiz. Benim bir dönemdir ilgilendiğim, onların çok uzun yıllardır uzmanlaştığı bir konu. Bu projede de amacımız, gelirin önemli bir yüzdesini hayır işlerinde kullanmak. Artık başka türlü bir yaşam düşünemiyorum.
Ülkemi çok severim
- Dünyanın ve ülkemizin gidişatı hakkında ne düşünüyorsunuz?
- Benim gözlerimde, kalbimde dünya büyük bir yangın yeri şu anda. Yanıyor. Çok uzun yıllardır üzerinde biriktirdiği kötülüğü, çok ağır bedellerle kusuyor ve en büyük bedeli de mazlumlar ödüyor. Bazıları tuzaklar kuruyor, sonra o tuzak başlarına dönüyor, yeni tuzak kuruyor. Özellikle çocuklarla ilgili çok hassasım. Tabii yaşanan onca kötülüğün içinde iyilik için yeşeren kalpler, emek gösterenler, çalışanlar bir güneş gibi parlıyor. Ben Müslümanım Elhamdülillah. Bununla da gurur duyuyorum. İşte tam da bu yüzden din, dil, ırk ayrımı yapmadan tüm mazlum ve ihtiyaç sahiplerinin yanında yer alabilmeyi umut ediyorum. Kapılar açan, yoluma yoldaşlar çıkaran Allah'a hamdediyorum. Ben ülkemi çok severim. İnsanımızı, yüreğimizi severim.
- Siz güçlü bir kadınsınız...
- Teşekkür ediyorum. Yetiştirip, gözbebeği gibi büyüttüğü evladını terör saldırısında kaybettikten sonra, vatan sağ olsun diyerek vakur bir duruşla toprağa veren anne mi güçlü, ben mi? Daha geçen hafta İdlib'de gerçekleşen kimyasal saldırıda ikizlerini ve ailesini kaybedip, hamdederek toprağa veren Abdülhamid El- Yusuf mu güçlü, ben mi? Suriye'de ki saldırıda şehit düşen oğlunun başında, ona son nefesinde şahadet getirtmeye çalışan ana mı güçlü, ben mi? Peki; Sudan'da Somali'de günlerce hiçbir şey yiyip içmemiş ama bulduğu ilk lokmayı eşine, çocuklarına getiren baba mı güçlü, ben mi? İnan ben güçlü falan değilim. Buna talip asla değilim. Hakkıyla kul olabilmeyi becerebileyim önce. Çare dünyanın geçici bir oyun ve imtihan yeri olduğunu kabul etmekten geçiyor diye düşünüyorum. Dua etmekten vazgeçme.
Oğlumu da götürüyorum
- Oğlunuzu da zaman zaman yardım faaliyetlerinizde yanınızda götürüyorsunuz. Neden?
- Neden götürmeyelim? Ne güzel bir fırsat işte. Bizim oğlumuzun, o çocuklardan farkı ne? Görsün kardeşleri ne gibi zorluklarla, yoklukla yaşıyor. Doğruyla yanlışı, hakla batılı, zalimle mazlumu ayırt edecek bilinçle büyüsün isterim. Gelemediği durumlarda fotoğraflarla, yalansız dolansız bir şekilde paylaşıyoruz onunla. Açık olmasını, empati yapabilmesini hayal ediyoruz. Tabii ki çocukluğunu yaşaması için de elimizden geleni yapıyoruz.
- Çok yere gittiniz mi?
- Yaşadıklarımın, gördüğüm yerlerin çok küçük bir kısmını sosyal medyada paylaşıyorum. Çünkü ses olmaktan, umut olmaktan başka bir derdim yok. Dünyada çok fazla yerde bulunmak nasip oldu. Yalnız artık seyahat için bir yerlerde bulunma isteği yok denecek kadar azaldı. Zaman kaybı geliyor sanırım.