Tüm şeker hastalarının sağlıklı bir göz için belirli aralıklarla göz hekimine başvurmaları gerektiğini belirten Göz Hastalıları Uzm. Opr. Dr. Konuralp Yakar, "Diyabet sadece kan şekeri yüksekliği ile giden bir hastalık değil. Aynı zamanda vücuttaki tüm damar yatağını etkileyebilen bir hastalıktır. Gözümüzde maalesef bundan kendine düşen payı almaktadır. Özellikle diyabet hastaları kontrolsüz gittiğinde göz arka tabakası gören tabakası dediğimiz retinada yeni damar oluşumları, kanamalar, ödemler, çekintiler ve buna bağlı retina yırtıkları olabilmektedir. Önde arkaya korneada yara iyileşmesi gecikmektedir. Aynı zamanda şeker hastalığı göz tansiyonu içinde büyük bir risk faktörüdür. Şeker hastalarında katarak erken yaşlarda olabilmektedir. Bu nedenle şeker tanısı almış tüm hastalarımızı aldığı andan itibaren bir göz uzmanı tarafından takip edilmesi gerekmektedir. Gerek tip 1 olsun gerek tip 2 olsun ister insülin kullansınlar ister oral haplarla takip edilsinler, tüm şeker hastaları sağlıklı bir göz için belirli aralıklarla göz hekime başvurmaları gerekmektedir" diye konuştu.
SEBZE, MEYVE VE LİF TÜKETİMİ ÖNEMLİ
Şeker hastalarının beslenmesi ile ilgili önemli açıklamalarda buluna Diyetisyen Cemre Balkan ise "Günümüzde her iki kişiden biri diyabet hastası olduğunu bilmiyor. Çünkü diyabet tanısında büyük bir eksiklik var. Diyabetin belirtileri nelerdir önce bunun farkında olmamız lazım. Bir doktor kontrolüne girerek gerekli tahlillerimizi yaptırarak diyabet rahatsızlığımız var mı yok mu bunu öğrenmemiz gerekiyor. Tip 1 olduğunda vücutta insülin yok, dışardan insülini almak zorundasınız. Bu arada çocuklar yaşlılar herkes yakalanabiliyor. İnsülin alırken de tabi ki beslenmemize dikkat etmemiz gerekiyor. Fiziksel aktivitemize dikkat etmemiz süreci olumlu geçirmemize oldukça yardımcı oluyor. Kişi insülini vurulunca bizim karbonhidrat sayımı dediğimizi bir durum var. Kişi bunu öğrenince pastasını, kekini, böreğini rahatlıkla yiyebiliyor. Tabii, bunu yaparken insülini alıyor her şey güzelken sonuç hali kan şekeri yüksek seyredebiliyor. Biz bunlara tam buğday ekmek, yulaf, kara buğday, baklagillerin tüketimi çok önemli. Nohut, kuru fasulye gibi tüketimler çok önemlidir. Günlük enerji ihtiyacımızın yüzde 10'dan fazlasını basit şekerlerden beyaz un, beyaz şeker içeren besinlerden almamız gerekiyor. Et, tavuk gibi protein kaynaklarından yararlanarak bir dengeli beslenme modeli oluşturmuş oluyoruz" şeklinde konuştu.