Rahatsızlığımdan önce hem işte hem de aileme karşı çok aksi bir adamdım. Hatta tüm hastalığımın sinir ve stresten kaynaklandığını düşünüyorum. Rahatsızlığımdan sonra bu durum değişti. Artık küçük şeyleri dert etmiyor, hiçbir şeye sinirlenmiyorum. "Dünyaya bir kere geldim, küçük şeyleri dert etmeye gerek yok" diyorum. Ailemin kıymetini daha çok anladım. İş hayatında da artık eskisi kadar hırslı değilim.
GİRESUN'DAKİ BALIĞI ÖZLEDİM!
Yoğun bakımdayken en çok memleketim Giresun'u özledim. Zaten uyurken sürekli sayıklamışım. Bir de balık yemeyi çok özlemiştim. Balık yemek için Giresun'a gitmeyi bekledim, gidene kadar sabrettim. Çünkü oranın balığı bir başka oluyor. Hastalığım süresince aşırı derecede kilo vermiştim. Giresun'a döndükten sonra ve yedi gün boyunca sabah-akşam balık yedim.
İnatçı bir yapım var. Bu güzel dünyaya ve çocuklarıma genç yaşta veda etmeye hiç niyetim yok! Daha yaşayacağım pek çok güzellik olduğunu düşünüyorum. Ölüm kalım mücadelesi verdim ve kazandım. Hiçbir zaman hayattan umudunu kesmeyeceksin.