Ketojenik diyet, son dönemlerde düşük karbonhidrat diyetlerinin tiryakileri sayesinde oldukça gündemde. Ketojenik diyetin tek özelliği karbonhidrat bakımından fakir diyetlerden olması değil. Tek amacı zayıflama olmayan bu mucize diyet birçok hastalığın iyileşmesine de yardımcı oluyor. Araştırmalar, özellikle kanser hastalarının bu diyete uymaları halinde birçok olumlu sonuçla karşılaşıldığını ortaya koyuyor. Ketojenik diyete uyan kanser hastalarında kanserli hücrelerin büyümesi ve metastaz yapmasının yavaşladığının gözlemlendiğini belirten Onkoloji Koordinatörü Doç. Dr. Mutlu Demiray, diyetin ayrıca kemoterapi ve radyasyon tedavisinin daha etkili olması gibi sonuçları beraberinde getirdiğini söylüyor
Eğer kilo almak istiyorsanız, yağ miktarını özelliklede MCT miktarını arttırmanız, kilo vermek istiyorsanız da yağ miktarını azaltmanız gerektiğini belirten Demiray, "Ketojenik diyetin en önemli noktası; glukoz yani karbonhidrat tüketimini etkin bir şekilde kısıtlarken (maksimum 50 gram/gün), sağlıklı yağları ve proteinleri yeterli düzeyde almak.
Daha fazlasına ihtiyacınız yok. En önemli değişikliği, tabağın karbonhidratlarla doldurduğumuz tarafında yapıyoruz. Patates, pirinç, makarna, bal, pekmez, ekmek, pasta, börek ve her türlü unlu mamullerden uzak duracağız. Bunların yerine; düşük karbonhidratlı besinleri koyacağız" diye anlatıyor Ketojenik diyete uyum sağlamanın tahmin edilenden daha kolay olduğunu ve vücudun çok hızlı adapte olduğunu belirten Demiray, "Yiyecekleri seçerken azıcık dikkat en önemli aşama. En önemli nokta vitamin ve mineraller açısından vücudun, eksiklik yaşamaması…" diye ekliyor.
DİYET NELER İÇERİYOR?
EKMEKSİZ OLUR MU?
Bütün mesele ezberlerimizi bozmak. Yemeklerinizi ekmek olmadan tüketmeye başladığınızda çok daha lezzetli olduğunu fark edecek, yiyecekleri gerçek tatlarıyla alacaksınız.
YAĞ, İYİ KULLANDIĞINDA GÜÇLÜ BİR SİLAHA DÖNÜŞÜR
Yüksek kalitede soğuk sıkılmış bitkisel yağlar, ketojenik diyette çok önemli yer tutar. Bu yağlar; en temel yağ asitlerini (özellikle omega-3) ve yağda eriyen vitaminleri (vitamin D) sağlarlar. Kenevir yağı, keten yağı, kolza tohumu yağı ve balık yağı en nitelikli olanlarıdır. Bu yağlar hava almamalı ve ısıtılmamalı. Salatalarda, özellikle lor peyniriyle, günlük besinlerinizi tatlandırmak için tüketebilirsiniz. Diyetinizde günde 4-6 gram omega-3 bulunmalı.
SÜT ŞEKERİNE DİKKAT EDİN!
Günlük besinlerinizi seçerken süt şekerinin düşük olmasına dikkat ediniz. Özellikle yoğurt, lor peyniri ve türevlerinde, düşük kalorili yani yağı azaltılmış olan popüler adıyla "light" ürünlerde daha fazla süt şekeri ve şeker ilavesi vardır. Bu nedenle diyet ürünleri değil, normal yağ içerikli ürünleri tercih ediniz.
KAHVALTI DA ÖNEMLİ
Peynir seçiminde tam yağlı olanları, eski kaşar ve alp peynirlerini tercih edin. Bunlarda karbonhidrat miktarı düşüktür. Özellikle meralarda beslenmiş hayvanların sütlerinden yapılmış olanlar, omega-3 ve vitamin-D açısından zengindir. Keçi peyniri, koyun peyniri ve tam yağlı krem peynirler diyet için iasebetli seçimlerdir. Düşük karbonhidratlı peynirlerden istediğiniz kadar yiyebilirsiniz. Soya ürünleri de iyi bir protein kaynağıdır. Soyalı ürünlerdeki karbonhidrat miktarına dikkat etmenizde yarar var.
ÖNCELİKLE TERCİHİNİZ ET OLMALI
Et alışverişlerinizde özellikle meralarda, serbest olarak beslenmiş hayvanların etlerini tercih etmeye çalışın. Bu hayvanların etleri hem lezzet, hem de pişme süresi yönünden çok farklı olması yanında, omega-3 açısından da oldukça zengindir. Hazır aldığınız salam, sosis gibi şarküteri ürünlerinde lezzetini arttırmak için şeker ilavesi kullanılır. Ürünlerin uzun raf ömrüne sahip olmaları adına kullanılan koruma maddeleri, sağlık yönünden zararlıdır. Mümkün oldukça bu tip ürünlerden kaçınınız.
BİRAZ DA DENİZDEN GELEN SAĞLIĞA MUTFAKTA YER AÇIN!
Yağlı, soğuk su balıkları; ringa, sardalye, uskumru, somon özellikle de çiftlik olmayanları, omega-3 açısından oldukça zengindir. Ketojenik diyet esnasında tüm et ve balık çeşitlerinden, ekmek katksına ihtiyaç duymadan tüketebilirisiniz. Bu etleri lezzetlendirmek ve besin değerini arttırmak için üzerlerine kolza tohumu yağı, zeytin yağı, palmiye yağı veya hindistan cevizi yağı gezdirebilirsiniz.
MİNİK ATIŞTIRMALIKLAR İYİ GELİR
Kabuklu kuru yemişler (ceviz, brezilya fındığı, macadamia cevizi gibi) ve yağlı tohumları (çekirdek, keten tohumu, kenevir tohumu, susam gibi) diyetinize ekleyebilirisiniz. Bunlar hem lezzet olarak farklılık sağlarken, kaliteli yağ asitleri açısından zengin oldukları için çok yararlıdırlar. Ancak tüm kuru yemişleri aynı kategoride değerlendirmeyiniz. Özellikle Kaju bu gruba girmez ve yüksek oranda karbonhidrat içerir. Keten ve kenevir tohumları özellikle omega-3 açısından zengindirler.
SEBZELERİ KEŞFEDİN
Yeşil sebzeler (brokoli, ıspanak, kuşkonmaz, kabak, salatalık, lahana, ve yeşil fasulye) domates, çiğ havuç, tatlı olmayan biber ve tüm marul çeşitleri, etlerin yanında enfes ve son derece sağlıklı garnitürlere dönüşür. Nişastalı sebzeler mesela pişmiş havuç, bezelye, kuru fasulye, mercimek ve mısırkan şekerinizi çok yükseltir. Bu nedenle bu grup gıdalardan kaçınmalısınız.
RENKLİ MAYHOŞ MEYVELERE EVET!
Meyveler, çok lezzetli ve vitamin deposu olmalarına rağmen dikkatli seçim yapmalısınız. Çünkü yüksek oranda glukoz ve früktoz ihtiva ederler. Ancak çilekgiller yani, çilek, böğürtlen gibi meyveler, hem düşük karbonhidrat içeriği hem de kanserle savaşan özellikleri nedeniyle çok önemlidir. Her gün az miktarda çilek ve benzerleri ile birlikte meyve tüketebilirsiniz. Ancak her porsiyon 6 gramı geçmeyecek şekilde olmalıdır. Konserve meyvelerden de kaçınmakta yarar var. Çünkü hem vitamin değerleri azalmıştır, hem de tatlandırılmışlardır. Ancak dondurulmuş meyveler tatlandırılmadığı için iyi bir tercihtir. Kuru üzüm, her türlü kuru yemiş ve meyve sularından kaçınmalısınız. Çünkü bunlarda konsantre şeker bulunur.
ÇİKOLATA YOK MU?
Tamamen uzaklaşmanız gerekmez. Bitter çikolatalardan küçük parçalar halinde, haftada bir gün 3-4 gramı geçmeyecek şekilde yiyebilirsiniz. Çikolatanızı seçerken kakao oranı en az %80 olanlarını tercih ediniz.
BOL BOL SU İÇMEK DİYETİN OLMAZSA OLMAZI
Günlük içtiğimiz su miktarı çok önemli. Böbreklerin sağlıklı olması, böbrek taşlarından korunmak ve oluşan ketonları uzaklaştırmak için günde 2-3 litre sıvı tüketilmeli… Sıvı tercihi özellikle su olmalı. Bitki çayları ve yeşil çay da olabilir. Fakat suyun yerine hiçbir şey konulamaz. Bitki çayları ile birlikte şeker kullanılmamalı.