Kısırlık, sadece kadınların sorunu değildir, erkek eşten kaynaklanan sorunlar da görülebilir. Bahçeci Sağlık Grubu Başkanı, Kadın Hastalıkları, Doğum ve Tüp Bebek Uzmanı Prof. Dr. Mustafa Bahçeci, erkek kısırlığında yeni bir dönem başlatan yöntem ile ilgili sorularımızı yanıtladı…
Erkek kısırlığında kullanılan yeni yöntemler nelerdir?
Dünyada ve ülkemizde çocuk sahibi olmak isteyen ve bu amaçla tüp bebek merkezlerine başvuran çiftlerin en az yarısında karşılaşılan problemin erkek kaynaklı olduğu görülmektedir. Diğer bir deyişle, sperm hücrelerinin üretimi, miktarı ve yumurtayı dölleme özelliği bakımından ve kalitesi yeterli olmadığından beklenen gebelik süreci gerçekleşemiyor veya oldukça uzuyor. Son dönemde klinik kullanıma sunulan SORP testi sayesinde DNA'da meydana gelen hasarın boyutu tespit edilebiliyor. Böylelikle erkek kaynaklı problem saptanarak uygun tedavi şekli belirleniyor ve uygulanan tedavi planı ile baba olma şansı artırılıyor. Kısırlık problemi yaşayan erkeklerin yüzde 40'ına yakınında rutin muayene ve semen analizi sonuçları herhangi bir sonuç veremeyebiliyor. Bu duruma rağmen günümüzde geliştirilen yeni test ve tetkiklerle yüz güldürücü sonuçlar almak mümkün oluyor.
DNA HASARININ BOYUTU ÖLÇÜLÜR
SORP testi tam olarak nedir?
Özellikle büyük şehirlerde yaşayan kişilerde yaygın olarak görülen stres, düzensiz beslenme ve çevresel toksinler spermlerin yapısını bozabilir, taşıdıkları genetik mirasa (DNA) hasar verebilir. Spermlerdeki bu bozukluğun başlıca nedeni, olumsuz koşullar nedeniyle spermin maruz kaldığı serbest oksijen radikallerindeki artmadır. DNA'da meydana gelen hasarın boyutunu tespit edebilmek ne yazık ki spermiogram testi ile mümkün değil. Fakat son yıllarda klinik kullanıma sunulan SORP testi sayesinde, semen örneği spermiogram testi ile eş zamanlı olarak laboratuvar ortamında analiz edilebiliyor. Meninin içerdiği spermleri hasardan koruyabilme gücü (antioksidan potansiyeli) doğru ve güvenilir olarak ölçülebiliyor. Böylelikle rutin semen analiz işlemi sırasında çocuk sahibi olabilme yönünde yaşanan başarısızlıkların olası erkek kaynaklı nedenini saptayabiliyor ve birtakım olumsuzlukları önceden tahmin edebiliyoruz.
Erkek kısırlığında erken tanı ve tedavinin önemi nedir?
Kısırlık dünya genelinde üreme çağındaki nüfusun yaklaşık yüzde 15'ini etkileyen ciddi bir sorun. Kısırlık, erkek ve kadınları eşit oranda etkileyen bir durum. Çocuk sahibi olamama sorunu yaşayan çiftlerin yaklaşık yüzde 30'unda hem kadın, hem de erkek kaynaklı sorunlar mevcut. Güncel tanı ve tedavi yöntemleri ile bu sorunların büyük bir kısmına çözüm bulunabiliyor. Ancak bunun önündeki en büyük engellerden biri, yaş yani tanı amaçlı başvurularda çiftlerin çok geç kalıyor olması. Oysa kısırlık sorunu, erken tanı ve uygun tedavi seçenekleri ile çözülebilir. Özellikle erkekler bu konuda ciddi anlamda zaman kaybedebiliyor. Erken yaşlarda tespit edilebilen erkek kısırlığı nedenlerinin birçoğu, sorun ciddileşmeden çözülebiliyor.
SPERM KALİTESİNİ GÖSTERİR
Üreme çağına gelmiş bir erkek spermiogram testi ile üreme potansiyelini görebilir mi?
Spermiogram, sperm üretim kapasitesi ve spermin kalitesini gösteren bir testtir. Bu test ile üreme çağındaki erkeklerde iki-yedi günlük bir cinsel perhiz sonrası alınan meni örneğinin içeriği ile örnekteki sperm hücrelerinin sayısı, hareketi ve şekli değerlendirilir. Üreme çağındaki erkeklerde görülebilen sperm kanallarında olası bir tıkanıklık, varikosel, gizli bir enfeksiyon, hormon eksikliği veya çevresel faktöre bağlı fonksiyon bozukluğu spermiogram testi ile tespit edilerek sorun uygun tedavilerle giderilebilir.
SPERMİOGRAM TESTİ SONUÇLARI BOZUK OLAN ERKEKLERE NE TÜR TEDAVİLER UYGULANIR?
Spermiogram testinde gözlenen her farklılık, hastaların tüp bebek tedavileri gibi ciddi bir sürece gireceği anlamına gelmemelidir. Test sonrası gözlenen değişikliklerin önemli bir kısmı, zahmetli olmayan ve belirli bir zaman gerektiren ilaç/hormon tedavileri ile düzeltilebilir. Ancak bu değerlendirme ve tedavinin kısırlık tanı ve tedavileri konusunda uzmanlaşmış kliniklerde ve uzman denetiminde yapılması büyük önem taşır. Eğer sorun, bu yöntemler ile giderilemeyecek kadar büyük ise, bazı durumlarda cerrahi müdahale veya tüp bebek tedavileri ve yaklaşımları gerekebilir. Spermiogram testi sadece kısırlık tespiti amacı ile değil, aynı zamanda kısırlık tedavisi gören çiftlerde tedavi şeklini belirlemek ve kişiye özel planlama yapmak için de kullanılır. Eğer spermiogram sonucunda kişide hiç canlı sperm bulunamadıysa, bu duruma azospermi denir. Azospermi tanısı konan erkeklerde testis dokusundan cerrahi yolla örnekler alınarak doku içindeki spermler (eğer sperm üretimi mevcut ise) ayıklanır ve tüp bebek tedavisi sırasında kullanılır. Testiküler sperm ekstraksiyonu (TESE) adı verilen bu yöntem sayesinde daha önce azospermi olduğu tespit edilen ve 'Çocuk sahibi olamaz' denilen pek çok erkek, bugün baba olma şansını elde etmiştir. TESE işlemi mikroskop altında gerçekleştirildiğinde (Mikro TESE), alınan doku örneği miktarı ciddi oranda düşük olduğu için testislerin ve hastanın hormon üretim seviyesinin bu işlemden olası bir zarar görmesi önlenir. Mikro TESE yoluyla testisten alınan sağlıklı spermler, tedavi sırasında eşten alınan yumurtalara mikroenjeksiyon yöntemiyle yerleştirilir ve yumurtanın döllenmesi sağlanır. Bu işlem sonrasında oluşan embriyo uygun şartlarda rahme nakledilerek sağlıklı bir gebelik süreci başlatılmış olur.
Genetik değişiklik tespit edilirse ne yapılıyor?
Eğer saptanan genetik değişiklikler çocuk sahibi olmayı tamamen engelliyorsa, o zaman çiftimizi uygun şekilde bilgilendiriyor ve onlara boş yere ilaç tedavileri uygulamıyoruz. Tabii ki genetik test şu anda tüm kısırlık nedenlerini açıklamıyor fakat her geçen gün bu konuda daha fazla bilgiye sahip oluyoruz ve test edebildiğimiz genetik bozukluk sayısı da katlanarak artıyor.