CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, eğitimin önemine değinerek, silahla ve askeri güçle sonuç alma döneminin geride kaldığını söyledi.
Deniz Baykal, İzmir'de Müjdat Gezen Kültür Merkezi'nin 5. şubesini açtı. Açılışa yoğun bir katılım olduğunu belirten Baykal, böyle bir coşkunun ancak İzmir'de yaşanabileceğini söyledi.
Baykal, "Hepimizin paylaştığı bazı şeyler var. Hepimiz bu gidişe ayak uyduramayan insanlarız." dedi. Müjdat Gezen Sanat Merkezi'nin 5. şubesi, Konak Belediyesi bünyesindeki Türkan Saylan Kültür ve Sanat Merkezi'nde açıldı.
Açılış töreninde, yaşlı bir hanım ezilme tehlikesi geçirdi. Güvenlik görevlileriyle vatandaşlar arasında sık sık tartışma çıktı.
Kıbrıs Şehitleri Caddesi'ndeki törende konuşan CHP Genel Başkanı Baykal, Türkiye'nin halinden memnun olmayan insanların her birinin, değişik plaftormlarda bunu anlatmaya çabaladığını belirtti.
Baykal, "Hepimizin amacı ortak, iyi, dürüst bir Türkiye. Hepimiz sanatın, kültürün, alın terinin, emeğin saygı gördüğü, gerçek hukukun işlediği, insanların kendini tam bir özürlük içinde hissettiği, kimsenin kimliğinden dolayı ayrıştırılmadığı, suçlanmadığı, insanların kimliklerine göre devlet gücüyle ayrıştırılmaya zorlanmadığı bir Türkiye istiyoruz. Müjdat Gezen'i, bu girişimi dolayısıyla kutluyorum." şeklinde konuştu.
Deniz Baykal, törene katılan gazeteci Uğur Dündar'ın, Gezen'in Vefa Lisesi'nden arkadaşı olduğunu, aralarındaki bu dostluğu kıskançlıkla izlediğini dile getirdi.
Baykal, "Herkesin birbirinin kuyusunu kazdığı bu dönemde, birbirlerine böylesine dostluk ve sevgi duyguları taşımaları dolayısıyla yürekten kutluyorum." ifadesini kullandı.
Müjdat Gezen ise doğma büyüme İstanbullu olmasına rağmen İzmir Enternasyonal Fuarı'nda İzmir seyircisi tarafından tanındığını, kurduğu okulu buraya bir vefa borcu olarak getirdiğini söyledi.
Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu'nun, kendisini İsmet İnönü Kültür Merkezi'ne her yıl davet ettiğini söyleyen Gezen, bu sene de "Mustafa Kemal'in oyuncağı", "Tayyip'in Sihirli Lambası" gibi oyunlarla geleceklerini ifade etti.
KIZ ÖĞRENCİ YURDUNUN AÇILIŞINI YAPTI
Daha sonra Konak Belediyesi tarafından Eşrefpaşa semtinde yaptırılan 75 kişilik kız öğrenci yurdunun açılışını yapan CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, eğitimin önemini vurguladı.
Günümüzdeki yarışın bilgi ve eğitimde olduğunu ifade eden Baykal, kim daha iyi eğitilmişse onun egemen olduğunu söyledi.
Baykal, "Artık silahla, askeri güçle sonuç alma dönemi geride kaldı. Şimdi insanların gönlüne, kafasına girerek, daha iyi yetiştirerek ekonomide, siyasette, diplomaside etkili olabiliriz." dedi. Baykal, çocukları kardeşlik, eşitlik ve vatandaşlık duygusu içinde yetiştirmenin önemine vurgu yaparak, eğitimi çocukları din, mezhep, etnik kimlik temelinde ayrıştırmak için kullanmak isteyenlere fırsat vermeyeceklerini söyledi.
Deniz Baykal: "Türkiye'yi sevmeyi, milletimizi, tarihimizi sevmeyi, Mustafa Kemal Atatürk'ü sevmeyi öğreteceğiz." diye konuştu.
Baykal, yurda Selanik'te doğup İzmir'e yerleşen ve silah kuşanıp millî mücadelenin gizli kahramanlarından biri olan Ayşe Binbaşı'nın (Ayşe Altıntaş) isminin verilmesini istedi. Daha sonra yurdun açılışı yapıldı.
CHP LİDERİ KONYA HAVAALANI'NDA DA KONUŞTU
CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, ''İrticayla Mücadele Eylem Planı'' olduğu iddia edilen belgeyle ilgili olarak, ''Bu psikolojik savaş harekatı, bu belgeyi bulduğunu iddia eden kişiyi de içine alan ama onunla sınırlı olmayan, kapsamlı bir kadro tarafından belli bir karargahta, düzenli, merkezi bir çalışmayla, sistematik olarak götürülmektedir'' dedi.
Baykal, Karaman'da katılacağı programa gitmek üzere geldiği Konya Havaalanı'nda düzenlediği basın toplantısında, ''İrticayla Mücadele Eylem Planı'' olduğu iddia edilen belgeyle başlayan süreçte, demokratik bir hukuk devletinde kolay rastlanmayacak bir tartışmanın yaşandığını söyledi.
Bir süre önce Genelkurmay'da hazırlandığı iddia edilen bir belgeyle başlayan tartışmanın bugüne kadar geldiğini, bugün gelinen noktada artık konunun bir belge tartışması olmayı geride bıraktığını ifade eden Baykal, ''Elbette belgenin tartışılması gereken yönleri var, onlar tartışılacak. Belge o altında imzası olan kişiye ait midir, değil midir? İmza daha sonradan oraya taşınmış mıdır? Yoksa başlangıcında belgenin altında o imza yer almış mıdır? Belge orijinal midir? Islak mıdır? Bunlar tartışılacak, bunları yetkili merciler aydınlığa kavuşturacak'' dedi.
''DEVLETİN KURUMLARI PSİKOLOJİK SAVAŞIN HEDEFİ''
Baykal, bu konuyu dikkatle izlediklerini, daha önce bu konuda düşüncelerini söylediklerini anımsatarak, şunları kaydetti:
''Gelinen noktada tartışma artık bir 'belge tartışması' olmayı aşmıştır. Tartışma, 'belgenin sahi olup olmadığı tartışması' olmayı aşmıştır. Bugün geldiğimiz noktada bu belgeden yola çıkarak, çok köklü, çok önemli bir büyük çatışma ortamının devlet düzenimiz içinde ortaya çıkarılmış olduğuna tanık oluyoruz. Bu belge sahi mi, değil mi? 'Bu belgeyi elde eden insan, hukuk sürecini işletmek için bu belgeyi adli mercilere intikal ettirerek görev yaptı, bu olay bundan ibarettir' deme imkanımız artık kalmamıştır. Çünkü bu belgeyi aşan, bu belgenin kapsamı içinde değerlendirilmesi mümkün olmayan, belgenin çok ötesinde ithamlar, suçlamalar, siyasi değerlendirmeler, bir siyasi kampanya anlayışı içinde ortaya konulmuştur. Bu manzara karşısında hepimizi görüyoruz ki Türkiye'de bir psikolojik savaş harekatı yürütülmektedir. Söz konusu olan bir psikolojik savaştır. Devletin belli kurumları bu psikolojik savaşın hedefi seçilmiştir ve onlardan yola çıkarak bu belgeler bir vesile olmuş, giderek kapsamı genişleyen, hedefi büyüyen bir siyasi itham, bir siyasi suçlama harekatı götürülmektedir.''
''HİÇ BİR CİDDİ DEVLETTE BÖYLE BİR ŞEY OLMAZ''
''Bu psikolojik savaş harekatı, bu belgeyi bulduğunu iddia eden kişiyi de içine alan ama onunla sınırlı olmayan kapsamlı bir kadro tarafından belli bir karargahta, düzenli, merkezi bir çalışmayla sistematik olarak götürülmektedir'' diye konuşmasını sürdüren Baykal, belgeyi elde eden kişinin hukukla meşgul olmadığını savundu.Baykal, şöyle devam etti:
''Artık iş o noktaya gelmiştir ki; belgeyi elde eden kişi savcılara ihbar mektubu yazdığını söylerken yazdıklarını savcılara değil, gazetecilere göndermekle yetinmektedir. Çünkü onun muhatapları artık medyadır. Hukukla meşgul değildir. Savcılıkları desteklemek, bilgilendirmek, yargı sürecini kolaylaştırmak peşinde değildir, psikolojik savaşa katkı yapmak niyetindedir. Onun yolu da ithamlarını, suçlamalarını, karalamalarını basına yansıtmaktır. Bir siyasi gerginliği, bir siyasi suçlamayı, bir siyasi kampanyayı devletin kurumlarına karşı yürütmeye destek olmaktır. Bu nedenle muhatap medyadır. Bu tabii önemli bir tespit. Kaygı verici bir durum. Hiçbir ciddi devlette böyle bir şey olmaz, devletin içinde devletin temel kurumlarına karşı böyle bir siyasi operasyon yürütülmemektedir. Kurumlar arası bir büyük çatışma, planlı olarak, zamanlamasıyla ek açıklamalarıyla yükseltilen hedefleriyle bir karargah çalışması sonucunda yürütülmektedir. Bu manzara karşısında ben şunları söyleme gereğini duyuyorum, öyle anlaşılıyor ki AKP devlet düzeni içinde kendi derin devletini kurma çabası içindedir. Bu yaşadığımız olayların iktidarın himayesi dışında, bilgisi dışında, katkısı dışında şekillenmesi mümkün değildir. Bu psikolojik harekatı iktidarın himaye etmekte olduğu, onun desteğiyle bu çatışmanın yürütülmekte olduğu çok açık bir gerçektir. Bu manzaraya bakarak, 'AKP kendi derin devletini ikame etmek için devlet kurumlarıyla bir büyük çatışmayı sahneye koymaya başlamıştır' diye düşünüyorum.''
''BELGEYİ 4,5 AY TUTMA KARARINI KİM ALMIŞTIR''
Kaydedilmiş olan belgenin 4,5 ay tutulduğunu ifade eden Baykal, ''Tutan kimdir? Tutma kararını alan kimdir? Belgeyi elde eden bu kararı almıştır. Peki o 4,5 ay içinde ne olmuştur? Bir, bu tip olayların nerede yargılanacağı ile ilgili yasal bir düzenleme yapılmıştır. Bir yasal değişiklik yapılmıştır. Bu yasal değişikliği kim yapmıştır? Bunu iktidar yapmıştır. Belgeyi 4,5 ay tutma kararını kim almıştır? Belgeyi elinde bulundurduğunu söyleyen kişi. Birbirinden kopuk mudur bu olaylar?'' diye konuştu.
CHP Genel Başkanı Baykal, şöyle devam etti:
''Bu kadar büyük iddiaları ortaya atan kişi nerededir? Bu kadar vatansever, silahlı kuvvetleri kurtarmaya karar vermiş, onun içindeki yanlışlıkları ortaya koymaya karar vermiş, bu kadar ciddi iddialar ortaya atan kişi, herkesi suçlamayı kendi yetkisi dahilinde kabul eden kişi kimdir? Kendisini niye ortaya koymamaktadır. Niye saklı ve gizli götürmektedir. Ortaya çıksın kim olduğu görülsün. Bu çatışmanın taraflarını, karargahlarını bir anlayalım, bir tanıyalım, bilelim. Yoktur hala. Yoktur ama her an demeç verir gibi e-maille insanları yıldırıyor. Kendi kanaatini söylüyor. O 70 milyondan biri. Onun kanaatiyle mi hüküm vereceğiz. Sen yargıya intikal ettir, yargı tespit etsin. Türkiye bu noktaya tesadüfen gelmemiştir. Maalesef AKP iktidarının 7. yılında Türkiye kendi kendiyle çatışır, mücadele eder, psikolojik savaş yürütür noktaya gelmiştir.''
SORULAR
Bir gazetecinin ''Gündem değişti mi'' şeklindeki sorusunu Baykal, ''Yok niye değişsin, değişir mi?'' diye yanıtladı.
Baykal, Türkiye'de bu girişimin ne anlama geldiğini herkesin çok iyi bildiğini, bunun tartışılacağını ancak Türkiye'deki asıl meselenin bir biri ardına ortaya çıkan ve iktidarın tutarsızlıklarını sergileyen gelişmeler olduğunu söyledi.
Bir açılım süreci başlatıldığını ifade eden Baykal, sözlerini şöyle tamamladı:
''Ermeni açılımı dediler. Bugün geldiğimiz noktada tıkandık kaldık. Ermeniler diyorlar ki 'Biz Karabağ'daki işgale son vereceğimizi hiç kimseye taahhüt etmedik. Biz protokolün yürürlüğe girmesini ve Türkiye'nin sınırı açmasını bekliyoruz'. Türkiye de Azerbaycan topraklarının işgaline son verilmeden sınırın açılmayacağını vatandaşları ile muhalefeti ile en sonunda Başbakan'ın kabulüyle ifade etmiş durumda. Ne oldu şimdi? Bu açılımdan ne elde ettik? Ne kazandık? Azerbaycan'ın dostluğunu kaybettik.
Kürt açılımı başlattılar. Geldiğimiz noktada hukuk katledildi. PKK bayraklarıyla milletin gözüne baka baka gösteriler yapılıyor. Türkiye böyle bir gerginlik, çatışma ortamına sürüklendi. PKK güçlendirildi, itibar kazandı, muhatap alındı. PKK'ya yarayan bir süreç olduğu ortaya çıktı.
Genetiği Değiştirilmiş Organizma (GDO) diye bir şey çıkardılar. Bütün millet şimdi ne yapacağını bilemez halde. Kanunla düzenlenmesi gereken bir konuyu, yönetmelikle halletmeye çalıştılar. Herkes yediğinden, içtiğinden kuşku duyar halde.
Bir aşılama konusu önümüzde duruyor. Bir salgına karşı hükümet aşılama kampanyası yapıyor. Trilyonlarca lira harcanıp aşı getirildi. Bakan aşılamaya çalışıyor, başbakan 'ben aşılanmam bunun sakıncaları var' diye açıklamalar yapıyor. Böyle devlet yönetimi olur mu?''Baykal, bir gazetecinin ''domuz gribi aşısı olmayı düşünüyor musunuz?'' şeklindeki sorusunu ise yanıtsız bıraktı.Baykal, daha sonra parti otobüsüyle Karaman'a hareket etti.