Maç öncesi 'Denizli kümeye' tezahüratları ve kupa finalinde karşılaşılacak Beşiktaş'a göndermeler... Tribüne gelen az sayıda sarı-lacivertli taraftarın bile aklında sahadaki mücadele yok. Fenerbahçe savunma hariç ideale yakın bir 11'le sahada. Ancak ortaya konan futbol yine idealin çok uzağında. İlk 20, Fenerbahçe'nin bir şeyler yapmak istediği dakikalardı. Emre ve Selçuk'un ağır çekimdeki hazırlık pasları Deivid- Semih-Güiza üçlüsüne ulaşana kadar yeşil-siyahlı savunma tam olarak yerleşiyor, muhtemel tehlikeler alevlenmeden sönüyordu. 20'den sonra Denizlispor, Fenerbahçe kalesine yaklaşmaya teşebbüslerinde bulundu. Özellikle sağ taraftaki Bangoura'nın kişisel yeteneklerini kullanarak getirdiği toplar, Gökhan-Yasin ikilisinin Beşiktaş derbisinde yakaladıkları uyumu bozmaya yetmedi. Derbinin diğer kahramanı Güiza, bu maçta da eski görüntüsünden uzaktı. İstekli futbolunu golle süslemek için ilk denemesini 40'ıncı dakikada yaptı. İspanyol'un ceza yayından vuruşu, Özden'in harika kurtarışıyla kornere gitti. İkinci yarıda Fenerbahçe Aragones'in istediği gibi 'bol paslı' oynuyordu. Ama bu paslar nedense bir türlü pozisyona dönüşmedi. 57'de İspanyol hoca duruma müdahale etti. Kaptan Semih'i çıkarıp, sakatlıklan kurtulan 'asıl kaptan' Alex'i sahaya sürdü.
ALEX DÖNÜNCE CANLANDI
Bu değişiklik tribünlerden büyük tepki alsa da 'kazanan her zaman haklıdır' mantığıyla, Aragones'in hanesine artı puan olarak yazıldı. Çünkü 3 dakika sonra Alex'in pasını alan Güiza, ceza sahası dışından vuruşunda, topun savunmaya da çarpmasıyla takımını 1-0 öne geçirdi. Alex'in takıma katılışı, Fenerbahçe'yi belirgin bir şekilde olumlu etkiledi. 65'te Deivid'in 69'da Deniz'in 83'te Roberto Carlos'un pozisyonlarında hep 'asıl kahraman' kaptandı. Sonuç olarak Fenerbahçe 'ağır çekim' bir maçta kazanarak hem 'Denizli kümeye' tezahüratları yapan taraftarını memnun etti, hem de Beşiktaş finali öncesi 'sükunete' kavuştu.
