Anlatılacak çok şey var aslında... Galatasaray'da kadro yine 'sürprizli' mesela. Dörtlü defans önüne daha çok defansı düşünen 4 adam dizmiş, Diyarbakır karşısında aksamıyorlar. Oyuna ağırlıklarını koyuyorlar.
Nitekim biri 18'de diğeri 28'de her ikisi de sağ kanattan Keita'nın taşıyıp çevirdiği iki topa her ikisi de Baros'dan gelen iki güzel vuruşla skoru 2-0 yapıyorlar. Ama bunların önüne geçen bir protesto var sahada. Ters asılmış emektar pankartlara, '
ruhsuzluk'tan dem vuran yenileri eşlik ediyor. Seyirci kadrolar okunurken takımını ıslıklayarak başlıyor işe. Sonra 5 dakika susuyor. Oradalar ama yoklar! Öyle derin bir sessizlik. Ardından gelen '
herkes gider biz kalırız' tezahüratı dertlerini açıkça anlatıyor aslında. Protesto futbolculara... Ama renk aşkının altı şiddetle çiziliyor. Belki futbolcular gollerden sonra seyirciye gitseler bitecek küslük. Ama her iki golde de sahadan gelen 'protestonuzu görüyoruz, rest çekiyoruz' diyen tavır işi çığırından çıkartıyor. Artık kendi takımını maalesef gönülden yuhalayan bir seyirci var! İkinci yarı Neill'in Galatasaray'daki ilk golünün sevinciyle başlıyor.
51'de kornerden karambole düşen topu o tamamlıyor. Sevinç? Ne bu golde ne de
53'de Baros'un tehlikesini kendi yaratıp, kendi vurduğu golde, taraftar sahayla kucaklaşmıyor.
72'de Bebbe sağdan gelen ortayı tamamlayıp golü imzalıyor. Bu maçın skoru oluyor.
GALATASARAY-DİYARBAKIRSPOR KARŞILAŞMASI FOTOĞRAFLARI İÇİN TIKLAYINIZ...
ARDA'YA YAPILAN ÇOK AĞIR
Kalp ağrısı! Galatasaray'ın 4 golle aldığı 3 puana rağmen seyircisiyle yaşadıklarının adı bu. Çok üzücü biliyorum. Arda'ya yapılan protestoyu çok ağır bulduğumu da itiraf ediyorum. Ama 'bunları Galatasaraylı saymıyorum' demeden önce, ölümüne bir sevdada, insanın 'sevdiğine' böyle gönül koyabilmesi için en az yaktığı can kadar canı yanıyordur.
Ve evet onlar Galatasaraylı. Her maça gelip kayıtsız şartsız takımını destekleyen cinsinden.
Siz isteseniz de istemeseniz de... Bunu da böyle bilin!