MAÇIN ÖZETİNİ İZLEMEK İÇİN TIKLAYIN!
OYUNUN BİTTİĞİ AN...
İkinci 45'in tek hakimiydi Trabzonspor. Bu kabul gününü değerlendirip, rakibi de ceza alanı yaslatıp, sürekli denediler. Ancak kritik anlarda sakin kalan, F.Bahçe'nin yorgunlarıydı. Tüm sezonun röntgeninde her halde bu kadar verimsiz, formsuz olmamışlardı. Kupa ile eller arasındaki mesafe kısaldıkça, kendi kalelerinin önünde ördükleri duvarı yükselttiler. Fırat Aydınus'un oyunu bitirdiği an görülmeye değerdi. İki takım oyuncuları da kendilerini yere bırakıp, son dermanlarını aradılar vücutlarında kalan. Müthiş bir sezonu taçlandırdı Fenerbahçe. Çalışmanın, inanmanın, koşmanın ve alın-terinin hakkını aldılar.
HER DAKİKA KONSANTRE
Fenerbahçe'ye bakıyoruz Emre dışında etkisiz oyuncusu yok. Gökhan Gönül'ü, Hasan Ali'si pek tabii ki Sow'u ve Topal'ıyla oyunun her dakikasına konsantre bir Fener vardı. İkinci yarıda Trabzon beraberliği bulmaya çalışıyor ama beceremiyordu. Oyuncu kalitesi belli. Volkan'la Olcan belki çabuk oyuncular ama çizgiye çok yakın oynuyorlar ve yardımlaşabilecekleri, ceza alanı içinde topla buluşturabilecekleri bir takım arkadaşları yok. İkinci yarıda oyuna giren Henrique biraz takımı hareketlendirse de Fenerbahçe defansı kusursuza yakın oynadı. Sonuçta bence Fenerbahçe hak etti ve hak ettiği kupalı iki yıl üst üste kazanmayı bildi.
EYAMCININ KRALI AYDINUS
Fırat Aydınus eyyamcının kralı olmuş. Maçı konuşa konuşa idare etmeye çalıştı. Tempoyu düşürdü, özellikle ilk yarıda Zokora'nın Emre'nin göğsüne attığı tekmeyi sarı kartla geçiştirmesi futbol adına utanç verici. İkinci yarıda da Cristian'ın mutlak sarı kartlık bir hareketi var ki onu da vermedi. Bugün için hakemden rahatsız olan var mı dersek herhalde yoktur ama hakemin görevi maçı idare-i maslahat şeklinde yönetmek değil ve kurallara uygun yönetmek olmalıdır.
MEHMET TOPAL SAHANIN EN İYİSİYDİ
İkinci yarı 75. dakikaya kadar orta saha mücadelesi şeklinde giderken ardından uzatmalar da dahil olmak üzere Trabzonspor bastırdı. 85'te Fenerbahçe'nin yakaladığı pozisyonda Webo maçı bitirmek üzereyken bu kez 87'de Trabzonspor maçı uzatmaya götürme şansını kaçırdı. İki takımı da tüm sezonda gösterdikleri mücadelelerinden ötürü kutluyorum.
AYDINUS İDARE ETTİ
F.Bahçe'de kaleci ve savuma iyi oynadı. Hemen önlerindeki Mehmet Topal sahanın en iyisiydi. Cristian 30'dan sonra iyiydi. Emre yediği darbeden ötürü sinirlenmemek için temposunu düşürdü. Trabzonspor kupayı alabilmek için elinden geleni yaptı ama olmadı. Sezonun son maçı olmasına rağmen son 5-6 haftaki formlarını koruyarak sahaya yansıttılar.
Fırat Aydınus haklı olarak maçı yönetmedi maçı idare etti. Tekrar söylüyorum haklı olarak...
KİMSE KİMSEYE DÜŞMAN DEĞİL
Aslında bu maç benim için gerçekten kupayı kimin alacağı yönünde fazla da önem taşımıyordu. Son günlerde Fenerbahçe ve Trabzonspor dışındaki bir kulübün germek istediği ortama takılmamak gerektiğini düşünüyordum. İki gündür Ankara'daydım, şehir içinde hiçbir şey görmedim. Tribünde de görmedim.
Saha içinde de bir iki olay dışında bir şey görmedik. Umarım benim dışımda bir olay olmamıştır. Birilerinin dediği gibi kimse kimseyle düşman değildir.
Birileri söylediği için de kimse kimseyle düşman olmaz. Önemli olan dostluktur. Baki olan o olsun. Bütün isteğimiz ve derdimiz de odur.
Fenerbahçe'ye 29 yıl sonra aldığı kupa, o günleri unutturmuştu. İster misiniz Fenerbahçe şimdi 29 sene bir kupa koleksiyonu yapsın... Elbette bir şaka. Kupayı alana "kutlu olsun" diyoruz.
ŞANSSIZLIK VE DİKKATSİZLİK
Diğer taraftan Giray, Soner ve Adrian takımın iyi adamlarıyken, sonradan oyuna giren Henrique kısa zamanda gerçekten katkıda bulundu.
Bence Trabzonspor bu denli güzel ve takdir toplayan futboldan sonra kupayı kaybettiğine fazla üzülmemelidir.
Maçı fazla irdeleyip hata bulmaya çalışmanın da bir anlamı yok.
Zira oyuncular gerçekten üzerlerine düşen görevi layıkı ile yaptılar. Fakat ne yazık ki son pozisyonlarda biraz şanssız, biraz da dikkatsiz ve kontrolsüz davrandıklarından son vuruşları değerlendiremediler.
Trabzonspor belki sezonu kupasız kapattı ama son zamanlarda kendisini toparlamaya başlamış olması gelecek için taraftarına ümit verdi.
TOLGA FARKI ÖNLEDİ
Maçın tarihi bir farkla bitmesini Tolga engelledi.
Yaptığı inanılmaz kurtarışlarla takımının 90 dakika ayakta ve umutlu kalmasını sağladı.
Maçtan daha önemlisi, maç bittikten sonra yaşandı bence.
Rakip takım oyuncularının üzüntüsü karşında abartılı sevinmeyen Fenerbahçeli futbolcular, "Kupa nasıl alınır?" dersi verdi adeta.
Kupayı her yıl, her takım alabilir.
Ama alırken olgunluk göstermek en önemlisi...