Arda Turan bütün isteğine ve iyi niyetine karşın bekleneni veremedi. Çünkü Barcelona idmanları Atletico'ya göre düşük tempoda...
Şampiyon Beşiktaş'ın yıldızı Oğuzhan bile Avrupa'da sırıtıyor. Milli Takım'ın performansıyla görülüyor ki, fizik olarak Avrupa'nın gerisindeyiz.
Gökhan Töre olayından sonra Ömer Toprak'a çağrı yapıldı, o da gelmeyi kabul etmedi. Bu durumda 'Töre' yok, sen gelir misin?' denmez.
FİZİK OLARAK HAZIR DEĞİLİZ
Taraftarların Fatih Terim ve Arda Turan protestosunu nasıl değerlendiriyorsunuz?
Son derece yanlış şeyler. Yanlış olduğu
kadar da yakışıksız şeyler. Türk futboluna
yıllarca başarıyla hizmet etmiş bir teknik
adama, futbolu ile hizmet etmiş ve dünyanın
en büyük kulubüne transfer olan bir
oyuncuya bunlar asla yapılmaz.
Aslında Arda'dan istenilen performansı beklemek de hayalperestlik doğrusu. Atletico
Madrid'de Simeone'nin çok ağır idmanları
ile savaşan bir takımda fizik gücünü en
üste çıkarmış olan Arda, Barcelona transferinden
sonra yasağa takılarak uzun süre
forma bekledi, sonra da 'tiki-taka' futbolda
çok az görev aldı. Ayrıca Barcelona
idmanları da Atletico idmanlarına göre
çok daha düşük tempoda. Bu durumda
tabii ki Arda, bütün isteğine ve iyi niyetine
rağmen beklenen katkıyı yapamadı.
Milli Takım'daki bazı futbolcularımız turnuva öncesi özel hayatlarında sorunlarla karşılaştı. Bu sorunlar futbolcularımızı ve Milli Takımı nasıl etkiledi? Fatih Terim krizi yönetebildi mi?
Tabii ki beklenmeyen her sıkıntı
oyuncuları olumsuz etkiler. Ama Milli
Takım kampında bunlar perde arkasına
atılır.
Daha önce söylediğim gibi, eğer fizik olarak hazır değilsen, istenilen mücadeleyi sahaya yansıtamıyorsan o zaman zihinsel sıkıntılar kötü yönde ilerleme kaydeder. Şimdi oyuncuların
genel durumunu performans
olarak analiz edelim:
GÖKHAN GÖNÜL: İdman
sevmez, çok sakatlanır.
CANER ERKİN: Kadro
dışı kaldı, doğal olarak
sahadan koptu
ve kilo aldı.
OZAN TUFAN: F.Bahçe'de hep
yedek oturdu.
CENK TOSUN: Beşiktaş'ta
15-20 dakikalık
süreler bulabildi.
Markovic sakatlanmasa
Volkan Şen
de Fenerbahçe'de bu
kadar da oynayamayacaktı.
BURAK YILMAZ: Gene
sakatlıkla boğuştu. Bir de
yukarıda anlattığımız gibi
Arda Turan var. Bu
tip sorunlar da vardı
takımda..
Türk Milli Takımı'nı, yıllardır yakından takip eden bir isim olarak, sizce şampiyonaya neden kötü başladık?
İstenilen futbolu
sahaya
yansıtamamamızın
ve istediğimiz
sonuçları
alamamamızın
en
önemli nedeni
fizik durumumuz... Başta
Arda olmak üzere oyuncularımızın
büyük çoğunluğunun maç
eksikliği yüzünden fiziki güçlerinin
bu düzeydeki şampiyonaya hazır
olamadıklarını gösteriyor. Zaten yıllardır
bir kadro istikrarsızlığımız
ve uyum sıkıntılarımız oluyordu
bu tip maçlarda. Bu eksikliğimizi
genellikle özel hırsımız ve
mücadele isteğimiz ile aşıyorduk.
Bu defa o kondisyon,
oyuncularımızda
bulunmadı.
Terim'in sahaya sürdüğü 11'ler sürekli tartışıldı ve oyuncuların yanlış mevkilerde olduğu yazıldı. Bu görüşe katılıyor musunuz?
Bu tip
görüşlere
katılmıyorum. Tabii ki sahaya çıkarılan
11 tercihlerinde, herkesin bir görüşü
vardır. Bu tercihlerde en doğrusu bile
yapılsa saydığım temel eksikler olduğu
sürece fazla bir şey değişmez.
Hırvatistan maçında kötü performans ortaya koyan takımdan sadece Cenk-Burak değişikliğine gidildi. Sizce tek değişiklik yeterli miydi?
Bu tip kararlar hep tartışılır. Bizim
kadrodaki en büyük iki sıkıntımız stoper
ve santrfor bölgesi. İspanya maçından
sonra da stoperdeki sıkıntı gündeme
geldi. İlk santrforumuz Burak'tı ama bu
sezonunun büyük bölümünü sakat geçirdiği
için fizik olarak istenilen düzeyde
değildi. Hırvat maçında görev alan Cenk,
Beşiktaş'ta çok az şans bulmuştu. Hırvat
maçında da hiç katkısı olmadığı için
Terim, Burak'a şans verdi. Bence İspanya
maçında kötülerin en iyisi kimdi diye sorsanız,
Burak'tı derim...
Terim aday kadroya Gökhan Töre ile aralarında problem olan Ömer Toprak'ı çağırmadı. Toprak olsa savunmamıza katkısı nasıl olurdu?
Ömer Toprak'ın stoper olarak kalitesi
orta. Bayer Leverkusen gibi bir takımın
direk oyuncusu. Ama Gökhan Töre
olayından sonraki dönemde, bu iş yumuşatıldıktan
sonra Toprak'a çağrı yapıldı,
o da gelmeyi kabul etmedi. Bu durumda
'Gökhan Töre'yi almıyoruz, sen gelir
misin?' denmez.
Milli Takım turnuvanın en az koşan takımlarından biri. Bu duruma Caner, Arda ve Burak gibi uzun süre futboldan uzak kalan isimlerin etkisi oldu mu?
Bir numaralı nedeni, başta medya
olmak üzere futbolun içindeki tüm
birimleri, olaya bakış açısıdır. Bizim ligimizin
temposu çok yetersizdir. Bunu
turnuvada da görüyoruz. Günümüz futboluna
uymayan fiziki tükenişteki oyunculara
olduğundan fazla prim tanınır.
Çoğu yürüyerek oynar, iki hareket yapar bir de gol atarsa, göklere çıkarılır. Beşiktaş ligimizin herkes tarafından
kabul edilen en iyi takımı. Şampiyon
oldu... Ama Avrupa Ligi'nde çok kolay
bir grupta yer almalarına rağmen ikinci
tura çıkamadı.
Çünkü o kulvar başka türlü mücadele istiyor. Oğuzhan'a methiyeler diziliyor, iki maçta ne adam geçti, ne de ileriye bir tek servisi var. Arda'nın Barcelona'da az forma buluşu,
Burak'ın sakatlıklar boğuşması bize bu
tabloyu çıkarıyor. Bu örnekler gösteriyor
ki, biz Avrupa kulvarının çok gerisinde
kalıyoruz. Her şeyden önce fiziki açıdan.
Bir örnek de Modric ve Rakitic'ten
vereyim... Dünyanın en iki direkt oynayan
oyuncuları. Onların da yeteneklerini
nasıl fizik gücü ile birleştirip başarılı
olduklarını maçlarında gördüm.
İspanya maçı sonrası "Gereği neyse yapacağımdan herkes emin olsun" diyen Terim nasıl bir yol izleyecek?
Bu tip demeçleri, bence Çek maçı bittikten
sonra analiz etmek lazım. Terim'in,
İspanya yenilgisi sonrası, o anki ruh hali
ile söylediği sözler bunlar. Eğer gruptan
çıkabilirsek, işler başka türlü olur.
HIRSLI BİR TAKIM BEKLİYORUM
Çek maçında sahaya nasıl bir kadroyla ve oyun anlayışıyla çıkmalıyız?
Çek Cumhuriyeti maçında iki takımın
da mutlak galibiyete ihtiyacı var. Maçın iki
takım üzerindeki tek farkı, Çekler kazanırsa
gruptan çıkmayı garantileyecek, biz
kazanırsak diğer maçların durumuna göre
kaderimiz belirlenecek. Ben bu maçta Milli
Takımımızın hangi kadro ile çıkarsa çıksın,
futbolcularımızın hırslı bir mücadele göstereceği
düşüncesindeyim. Ama gruptan
çıksak da temel eksiklerimizin baş ağrıtmaya
devam edeceği kaçınılmaz.
Milli Takım kampında 'prim' krizi patladı. Bu konuda ne düşünüyorsunuz?
Benim bilgim yok, medyadan öğrendim.
Ama bu tip konular Milli Takım kampında eğer
işler iyi gitmezse gündeme gelir. Eğer sonuçlar
güllük gülistanlık olsaydı bu konular gündeme
bile gelmezdi.
Birçok şampiyonayı ve turnuvayı yerinden takip eden biri olarak, Fransa'da turnuvanın havası nasıl?
Tabii ki dünyada tırmanan terör olayları
dolayısıyla maça giriş çıkışlarda büyük
sıkıntılar var. Bu da mecburi ve şartlar
gereği olan bir durum. Çok ciddi ve uzun
aramalar yüzünden, bilhassa seyirciler 3-4
saat evvel stada gitmek zorunda kalıyorlar.
Ama konuştuğum futbolseverler bu durumdan
şikayetçi değiller.
Çünkü can güvenliği için bunların yapılmasını gerekli olduğu savunuyorlar. Bu şekilde kendimizi güvende hissediyoruz diyorlar.
BENİM FAVORİM ALMANYA
Şu an itibari ile turnuvada kupaya kimi daha yakın görüyorsunuz?
Son zamanlardaki iki favorim İspanya ve
Almanya'dır. Polonya maçındaki Almanya'yı
hiç beğenmedim. Ama geriye baktığımız
zaman şampiyonaya çok kötü başlayıp final
oynayan ve kazanan Almanya'yı da biliyoruz.
Almanya ve İspanya'nın yanına, ev sahibi
Fransa'yı da favori olarak görüyorum.
Ligimizdeki yabancı oyuncuların turnuva performansını nasıl sizce?
Gomez'i Polonya maçında son 25 dakika
canlı izledim. Ayağına top değmedi. Podolski hiç
oynamadı. Nani gol dışında büyük varlık gösteremedi.
İzlanda maçından sonra gazetemde,
"Ronaldo ve Nani stoper özelliğine sahip değil. Portekiz santrforsuz oynuyor. Eğer takımda Quaresma, Nani ve Ronaldo beraber olursa işler kötü gider" demiştim. Durum ortada...
Portekiz'in gruptan çıkamama tehlikesi var. Bu
yılki performansı ile Van Persie turnuvada olsa
ayağına top değmesi bile zor olurdu.