Gürcan BİLGİÇ: Futbol makinesi
Bu maçın mesajı nedir? diye sorsalar; "Önyargılar yerle bir oldu" derdim... Aykut Kocaman'ın Fenerbahçe'ye geldiği belli olduğunda müthiş bir karamsarlık vardı. Çoğunluk defansif, durağan, sıkıcı bir oyun bekliyordu. Bu nedenle itirazlar da güçlüydü. Hazırlık maçlarında da doğrusu bu beklentilerin paralelinde performanslar izledik. Ama Aykut Kocaman ilk resmi karşılaşmasında santrforu, oyun kurucusu ve defansının en önemli ismi olmadan bu sezon nasıl bir takım izleyeceğimizi gösterdi.
Daha ilk baştan önde baskı ile başladılar oyuna... Golü yediler (bunun hikayesi de ayrı) yine de arzuladıkları veya hedeflediklerinden vazgeçmediler. Bir an önce topu kapıp, en akıllı seçimi yapıp en etkili hücumu yapmanın peşine düştüler.
Kocaman, tek ön libero ile oynadı. Sonucun önemli olduğu bir deplasman maçında Topal-Souza ikilisinden vazgeçti. Geçen iki sezondakilerin yüreğini yetmediği "Defansif" diye eleştirilen Aykut Hoca karara bağladı. Aslında bu bir manifesto. Şunu iyi biliyor, önemli olan kiminle oynadığın değil, nasıl oynadığın. Ama onu izleyen kamuoyu, öylesine ön yargılara sahip ki, titrin değil şeklin peşinde. Fenerbahçe taraftarının heyecanını döndürecek olan şey yaratıcı oyuncu sayısı... Bir aydır, özgüveni dibe vurmuş, büyük takım taraftarını kaybetmiş bu grubu önce ayağa kaldırmak sonrada ne olduklarını anlattı. Sturm Graz, iyi bir takım ancak Fenerbahçe'nin dengi değil. Fakat sahaya çıkan takımda santrfor yoksa, oynadığı hazırlık maçlarında galibiyeti yoksa üstelik iki sezondur travma yaşıyor. Ve oyuncularının kendilerinin ne olduğunu bilmiyorsa aslında Fenerbahçe, Sturm Graz'dan daha iyi değil. Bu galibiyet, bir geri dönüş... Elemeli bir maç için önemli bir avantaj kazandılar... Ama bundan önemlisi ne olduklarını hatırladılar. Ekmeğin aslanın midesinde olduğunu, Östersunds hepimize ispat etti. Koşmadan, mücadele etmeden hiçbir şey yapamıyorsunuz.
Aykut Kocaman'ın Fenerbahçe'si önyargıları kırarak ve ofansif zenginliğiyle yola çıkmış geliyor. Bu takıma Mehmet Ekici girecek... Santrfor gelecek... Daha da önemlisi birlikte oynayıp gelişecekler... Başakşehir'den sonra yeni bir futbol makinesinin haberini Strum Graz'dan verelim.
Metin TEKİN: Oyuncu kalitesiyle...
F.Bahçe'yi nasıl buldunuz?
Maç öncesi Aykut hocanın bir demeci vardı; "Oturmuş bir takımla, yeni oturmaya çalışan bir takımın mücadelesini izleyeceğiz" diye... Evet Graz'ın seçtiği bir oyun planı vardı. Ama Fenerbahçe'nin oyunu istenilen seviyede olmasa da oyuncu kalitesiyle işini gördü. Bu hazırlık dönemlerinde, bu tip resmi maçları oynarken oyunlarınızı geliştirmekten çok, sonuca odaklı oynamalısınız bir kayıp yaşamamak için. Fenerbahçe'de öyle yaptı. Dirar ile topa sahip oldu ve topun kendisinde kalmasını sağladı. Valbuena ile oyun kurdu, Alper ile etkili oldu. Esasla dünkü maçın özeti oyuncu bazında buydu. Ben bu dönem için Fenerbahçe'yi Graz karşısında yeterli buldum. Sadece oyun olarak değil, oyuncu katkısına da ihtiyacı var Fenerbahçe'nin.
Advocaat'ın Fenerbahçe'si ile Kocaman'ın Fenerbahçe'si arasındaki farklar neydi?
Oyuncu tipleri kesinlikle farklıydı. Geçen sene Volkan Şen ve Lens gibi çabuk oyuncularla oynarken, bu sene iki kenarı da daha orta saha özellikli ve topun kendisinde kaldığı oyuncu profilleri ile oynadı. Burada da Hasan ve Şener'e hücum anlamında önemli işler düşüyor. Yine orta sahada Josef, dün oynamadı ama Mehmet Topal ve Ozan ile rakibini karşılamak istiyor Fenerbahçe. Rakibe basarken de Alper, Valbuena ve Dirar'ı kullanıyor. Ama yeni sezonda iki kenar oyuncunun istekleri ve performansları, bu seneki oyunda çok belirleyici olacak.
Oyun kurma sıkıntısı hala devam ediyor mu?
Bu sene orta alanla değil; Valbuena ve Dirar ile bu işi çözmek istiyor Fenerbahçe. Yani orta alan sorununu kenarlarla çözmek istiyor. Şu an oyunu çözme anlamında Valbuena çok başarılıydı.Ama Valbuena'yı dar alanda kullanmalısınız. Eğer Valbuena ile geniş alanda oynarsanız, etkiyi kaybedersiniz.
Kimleri beğendiniz?
Oyunu çözme konusunda Valbuena, Alper ve rakibi karşılamada Skrtel ve Josef de Souza öne çıktı. Genç Ahmethan; çalıştı, koştu, bastı... Faydalıydı ama Fenerbahçe santrforu olmak daha fazla özellik gerektirir.
İlker YAĞCIOĞLU: Yepyeni bir Fenerbahçe
Aykut Kocaman, Fenerbahçe'nin başına 2. kez geldiğinde ilk hedefinin mevcut oyuncu grubunun kalitelerini artırmak olduğunu söylemişti. Verdiği mesaj çok açıktı. 'İyi bir kadromuz var. Yapmamız gereken bu oyuncuların gerçek performansını ortaya çıkarmak'. Dün gece gördük ki, Kocaman'ın bu yaklaşımı işe yaramış. Şener'in Ozan'ın özellikle de Alper'in geçen sezona göre performanslarını artırdıklarını gördük. Skrtel ve Neustadter ikilisi uyumlu ve başarılı bir maç çıkardılar. Belki dün geceden sonra Aykut hoca ve yönetim Kjaer'i elden daha rahat çıkartabilir. Ve gelecek parayla da çok ihtiyaç duyulan merkez forvet alınabilir. Eski oyunculardaki performans artışından bahsetmişken yenileri de göz ardı edemeyiz. Özellikle Valbuena, bu sezon saha içinde takımın lideri olacak gibi görünüyor.
ISLA BÜYÜK KATKI YA PAR
Dirar'ın dün gece çok ön plana çıkmasa da oyunu iki yönle oynayabilen bir isim. Takıma büyük katkı sağlayabileceğini söyleyebiliriz. Ama asıl katkıyı Isla yapacak gibi. Kocaman da bu oyuncudan çok büyük işler bekliyor. Dün akşam 60 dakikalık bölümde sahada çok iyi oynayan bir Fenerbahçe vardı. Hızlı top oynamaya çalışan dikine oynayan zaman zaman da diriblinglerle rakip kaleye giden bir takım izledik. 60. dakikadan sonra rakip fizik olarak daha hazır olduğu için Fenerbahçe'nin oyun hakimiyetini kaybetmesi gayet normaldi. Daha bu takımın ilk 11'ine Topal, Ekici, Isla ve de bir santrfor daha dahil olacak. Genç Ahmethan'a da değinmeden yazıyı bitirmeyelim. İlk kez bir resmi maça çıktı. Son derece iyi niyetli mücadele etti, alkış topladı.
MAÇIN EN İYİSİ ALPER
Yoruluncaya kadar çok iyi mücadele etti.
MAÇIN EN KÖTÜSÜ FRANCO FODA
Valbunea'yı itmek bir hocaya yakışmadı.
Oktay DERELİOĞLU: Fener'den iyi sinyaller
Fenerbahçe bu sezon Aykut Kocaman yönetiminde ilk resmi maçına çıktı. İlkler her zaman zordur. Sturm Graz F.Bahçe ile gerek kadro gerek oyun yapısı ile kıyaslanmayacak derecede zayıf bir takım. Sarı-Lacivertli ekip maçtan önce önemli eksikliklerine rağmen tartışmasız favoriydi. Buna rağmen henüz 10. dakikada yedikleri gol bir anda herkesin aklına, "G.Saray'ın başına gelen Fenerbahçe'ninde mi başına gelecek?"sorusunu getirdi.
Allah'tan Fenerbahçe çabuk topanlanmayı bildi ve aradaki kalite farkı ilerleyen dakikalarda belirgin bir şekilde ortaya çıktı. Alper Potuk tartışmasız sahanın en iyi ismiydi.
Neustadter savunmanın yıldızıydı. 90 dakikayı hatasız tamamladı dersek abartmış olmayız.
Souza ve Skrtel de Fenerbahçe'yi ayakta tutan diğer isimlerdi.
AHMETHAN İYİYDİ
Valbuena dinamizmiyle takıma ayrı bir hava getirdi. Dün çok iyi işler yaptığını düşünüyorum. Genç Ahmethan ise böylesine önemli bir maçta tecrübesizliğine rağmen iyi mücadele etti ve alkış aldı. Bu çocuğun geleceği gerçekten parlak.
Takıma alıştıkça daha da iyi olacağı kesin. Fenerbahçe'de aksayan taraflar elbette vardı. Volkan Demirel yediği golde hatalıydı. Böylesine tecrübeli bir ismin çok daha dikkatli olması gerekir. Sarı-Lacivertli takımda bir başka aksayan isim Hasan Ali oldu. Yenen golde kademe hatası yaptı. Sonuç olarak F.Bahçe tur vizesini daha ilk maçta alarak gelecek adına umut verdi.
MAÇIN EN İYİSİ ALPER POTUK
Tartışmasız F.Bahçe'nin en iyi ismiydi.
MAÇIN EN KÖTÜSÜ HASAN ALİ
Savunmada tel tel dökülerek kötü not aldı.
Emre BOL: Kocaman fark var
Biliyorum hepiniz, "Bu Alper'e ne olmuş?" dediniz maçı izlerken...
Yıllardır atıl kalmış, artık gönderilmeyi bekleyen, her maç taraftarın tepkisini daha da çok çeken Alper'in, Sturm Graz maçının yıldızı olacağını tahmin edebilir miydiniz?
Takımdaki isimlere baktığımızda aslında çok büyük farklılıklar yok. Ama bütün oyuncular başkalaşmış sanki...
Bunun en önemli sebebi artık Fenerbahçe'nin başında bir teknik direktör var. Adaletine güvenilen, takımı iyi çalıştıran, oyunculardan maksimum seviyede faydalanan...
Dünkü maçta dikkkat çekici konulardan birisi de Fenerbahçe'deki joker oyuncu fazlalığı... Dirar, Valbuena, Alper hücumun her yerinde oynayabilecek kalibreye sahipler. Hem hareketliler hem de sürekli yer değiştirerek oynuyorlar.
VE AHMETHAN...
Fenerbahçe'nin neler yapabileceğini, kampta nasıl çalıştığını dilimiz döndüğünce anlatmaya çalıştık. Eminim artık herkes Aykut Kocaman farkını görmüştür.
Eksiklikler var elbette... Ama zamanla ve yapılacak transferlerle bu sıkıntıların ortadan kalkacağını düşünüyorum.
Son olarak Ahmethan'dan bahsetmeden geçmeyelim. Bu çocukta kumaş var, hareketli, kurnaz...
Gol atamasa da gençlik enerjisiyle ön tarafta sürekli pres yaptı. Bu da rakibin çıkarken rahat top kullanmasını engelledi. Ben Ahmethan'ın gelecekte Fenerbahçe'ye çok faydalı olacağını düşünüyorum.
İyi çalışırsa mutlaka süre alır. Genç oyuncuları seven Aykut hoca onun en büyük şansı.
Zeki UZUNDURUKAN: Bu Fenerbahçe çok can yakar!
En başta şunu söylemem lazım.
Aykut Kocaman, iki sezondur sahada adeta yürüyen, rakip ceza sahasına gitmekten korkan, maç bitse de gitsek havasındaki Fenerbahçe'yi ayağa kaldırmış.
Dün şunu gördük ki; Fenerbahçe, kısa sürede Aykut Kocaman'ın bilgi, deneyim ve zekası ile şaha kalkan, kükreyen bir takım haline gelmiş. Avusturya deplasmanında Sturm Graz karşısında bunu gözlemledik. Elbette ki eksikleri var Fenerbahçe'nin...
Mesela rakibin hızlı hücumları karşısında bocaladı savunma; orta alan yeteri kadar defansa yardım etmedi. Ama ayağına topu alan her Fenerbahçeli futbolcunun kafasında hücum var, gole gitmek vardı. Geride kalan son iki sezonda oynanan futbolu beğenmediği için tribünlere gitmeyen sarı-lacivertli taraftarlar, dün ilk yarıda Fenerbahçe'nin oynadığı tahrip gücü yüksek futbol karşısında adeta mest olmuştur.
İlk yarıda sağ kanadı Şener, Alper ve zaman zaman da Valbuena ile çok iyi kullandı Fenerbahçe. Sturm Graz'ın sol tarafı adeta felç oldu bu ataklar karşısında.
Yenilen golde Şener'in ağır kalışının ve rakibine orta yaptırışının payı vardı elbette ki... Ancak geriye düşmesine rağman hiç panik yapmadan rakibin üzerine giden bir Fenerbahçe izledik.
İlk yarıda sahanın yıldızı Alper Potuk, çalımlarla girdiği ceza sahasında bir bilardo ustası gibi sıfırdan kale önündeki Marecis'in dizine topu çarptırarak beraberlik golümüzü getirdi.
Rakip kendi kalesine golü attı ama Alper'in asisti de mükemmeldi.
Roman Neustadter'in attığı golde ise Valbuena'nın kafaya teslim korneri jeneriklikti. Tabii ki Roman'ın yerden yaklaşık 1 metre havaya yükselip topu köşeye çakışı da ustalık kokuyordu.
VALBUENA TAM BİR LİDER
İlk yarıda sağ kanadı çok etkili kullanan Fenerbahçe, sağdan Hasan Ali ile çok fazla atak geliştiremedi. Çünkü Hasan Ali, daha çok savunma yapmayı tercih etti mecburen. İlk yarıda Fenerbahçe'nin en iyileri Alper Potuk ve Valbuena idi.
Gol umudumuz 20 yaşındaki Ahmethan ise tecrübesizliğinden olacak ki aldığı topları ezdi veya rakip stoperlere kaptırdı.
Ama Ahmethan iyi niyetliydi ve üzerinde durulması gereken bir forvet... İkinci yarıda da Alper resitali devam etti.
Uzun yıllardır Alper Potuk'u bu kadar formda ve etkili görmedim. Böyle devam ederse Fenerbahçe'nin yeni sezonda en büyük transferi Alper olur.
Yeni transferlerden Dirar ise bitip tükenmek bilmeyen enerjisi ile bir karınca çalışkanlığında. Bütün açıkları kapatmaya çalışıyor. Öz güveni çok yüksek bir oyuncu Dirar.
Maçın son bölümünde Sturm Graz, beraberlik golünü bulmak için bütün riskleri alınca; Aykut Kocaman oyuna mühadale etti ve hafif sakatlığı bulunan Mehmet Topal'ı oyuna aldı.
Ahmethan Köse'nin yerine oyuna giren yeni transferlerden İsla ise son 15 dakikada görev aldı ama kumaşının ne kadar kaliteli olduğu topa hükmettiği her harekette gözler önüne serildi.
Sonuç olarak şunu söyleyebiliriz;
Fenerbahçe artık yürümüyor, koşuyor;
Fenerbahçe artık skoru korumaya çalışmıyor, gol için yükleniyor; Fenerbahçe artık korkak değil, cesur futbol oynuyor.
Bu da Aykut Kocaman farkı...
Dün gece 2-1 kazandığımız bu maçın rövanşı ne mi olur? Fenerbahçe güle oynaya bu turu geçer.
Sturm Graz karşısında izlediğim Fenerbahçe, bu etkili futbolu ile ligde ve Avrupa'da çok takımın canını yakar...
25 milyon Fenerbahçe taraftarı, böyle bir takım istiyordu. O takım da gümbür gümbür geliyor...