Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, NTV Spor'da katıldığı %100 Futbol Özel'de önemli açıklamalar yaptı. En çok merak edilen konulardan biri 'Yabancı kuralı'ydı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu konuyla ilgili soruya şu yanıtı verdi:
"Şu anda yasa neyi emrediyorsa, neye amirse, bütün kulüpler onu yapıyor. Futbol kulüplerimiz, futbolcuyu niçin hazırlar?
Milli Takımımız için hazırlar. Bir futbolcu ne kadar oynarsa Milli Takım'a adaylık konusunda da şansı artar. En güçlü takımlarımızda biz istikbal vadeden veya beklediğimiz futbolcularımız olmazsa, bizim oradaki şans yüzdemiz eksilir.
Biz yurt dışında oynayan futbolcularımızı, lejyonerlerimizi almak suretiyle takım oluşturmaya çalışıyoruz. Dünyaya baktığımızda, dünyada da marka futbolcular, seyirci ciddi rakamlar harcıyorlar.
2019'a kadar anlaşmalar yapılmış. Bunun üzerine herhangi bir spekülasyon yapmaya gerek yok. 2019'dan sonrasına yönelik TFF, tüm kulüplerle oturup konuyu masaya yatırmalı. Yabancı futbolcu olmasın mı?
Hiç olmasın mantığı bir defa yanlış bir mantık. Çünkü onların da bizim futbolumuza katacakları çok şey var. Onların katkısı tribünlere de ayrı bir hareket, canlılık getirecektir. Bunları da görmemezlikten gelemeyiz."
DEVŞİRME TABİRİ DOĞRU DEĞİL!
RIDVAN DİLMEN: Devşirme sporculara bakış açınız nasıl?
İngilizler,
Fransızlar da yapıyor.
Keşke kendi tohumlarımızdan, topraklarımızdan yetişse; ama bu olmuyorsa, bu dünyanın da bir gerçeğiyse buna da tamamiyle ters bakmanın bana göre pek faydası olmaz diye düşünüyorum.
RIDVAN DİLMEN: Sayın Mircea Lucescu geçen İtalya'daki bir gazeteye röportajı var. "Türkiye'de para, tesis var" diyor. "Oyuncu yetişmiyor" diyor. Mazeretimiz de kalmadı aslında...
Öyle de olsa, bana göre
nasıl ki; yabancı futbolcuyu
oynatma noktasında elastiki
davranalım, bu olabilsin diyorsak,
Türkiye'deki yabancılara devşirme demeyi uygun bulmuyorum. Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığını kabul eden, tabii ki ekstra olacak. Zayıf falan olmayacak.
Şu anda sıkıntısı var.
Allah şifalar versin. Naim Süleymanoğlu ve Halil Mutlu... Bunlar geldiler, ne oldu? Halterde Türkiye'ye sınıf atlattılar. Bir dönüşüm, değişim
yaşattılar.
Atletizm tarihinde de son olarak Azeri kardeşimiz Ramil Guliyev... O da şampiyon oldu. Etiyopyalı kızımız hakikaten bize şampiyonluklar getirdi. Böyle
olduğu zaman, onlar da arkadan
bir çekim alanı oluşturup,
birilerini çekiyor.
FUTBOL KAYNAŞMA İÇİN EN ÖNEMLİ GÜCÜMÜZ
2002'de göreve geldiğimizde lisanslı sporcu 848 bindi... Şu anda 8 milyon 105 bin lisanslı sporcumuz var. 10 kat arttı. Tesislerle beraber arttı. Tesisleri yaptıkça, sporcu sayısı artıyor. Bunlar bu dönemde yapılırken, derdimiz gençliğimizi hazırlayalım. Genç nüfusuz diye konuşuyoruz. Tamam da gencin önünü açacaksın. İmkanları hazırlayacaksın. Geçenlerde Hidayet (Türkoğlu) kardeşimizle konuştuk. "Bir şey daha yapman lazım" dedim. "Belediyelerle irtibatı kurup mahalle aralarına potaları koyacaksınız. Gençler, hemen oraya uğrayıp basket atacak. Bunların sorumlusu belediye olacak ve bunların bakımlarını yapacak." Bir Sırbistan veya Slovenya'ya bakın. Bunlar nasıl bu mesafeyi katettiler. Bu işi görüşerek, örneklemeler yapmak suretiyle... Demek ki bizim zemin müsait. Bir yerde demek ki; eksiğimiz var. Neyse bu eksiğimizi öğrenip, gidermek lazım.
MİLLETİMDEN FAİR-PLAY RUHU İSTİYORUM
Futbolun girmediği il kalmadı. Her hafta sonu yoğun bir futbolda hareketlilik, canlılık var. Aslında olması gereken, illerimizin, halkımızın birbirleriyle kaynaşması için en önemli güçlerimizden birisi olması lazım. Buna da fair-play deniliyor. Kadınların stada gelmesini temin için de adımlar atıldı. Kadınların gelişi statlardaki tribün anarşisini minimize eder; çünkü kadınlar var. Orada rahat rahat küfür edilmez. Futbolun üç tane neticesi vardır. Galibiyet, mağlubiyet ve beraberlik. Bunu görmek lazım. Milletimden özellikle bu fair-play kurallarına uymalarını istiyorum. Biz bu üç neticeyi bilerek stada gidiyoruz. İş oyundur. Oyunun zevki için gidiyoruz.
HEM MAÇINI İZLER HEM İBADET YAPAR
RIDVAN DİLMEN: Programdan önce Başakşehir Stadı'nı gezdik. Başakşehir Başkanı Göksel Bey (Gümüşdağ) de söyledi. Hem mescit var bu statta hem de farklı dinlerden çok yabancı futbolcu da olduğu için şapel ve sinagog da... Bu konuda düşünceniz nedir?
Başkanın bu hassasiyeti bana göre takdire şayan... Futbolcu da, seyirci de... Olayı hep birlikte düşünmek lazım. Hem şapel hem de sinagog olması, ayrıca mescit bulunması... Seyirci var. İbadetini yapacak. Ama maçı da seyretmek istiyor. Namaz saatine de rastlıyor maç. Böyle bir yer varsa, mescide iner, namazını kılar. Müslüman için bu... Öbür tarafta, hristiyan veya musevi olanlar var. Futbolcu veya konuklardan... Onlara tahsis edilmiş yerde ibadetini yapıp maçı izleme fırsatı bulur. Bütün statlarda bu yok. Bu açığı da gidermek lazım. Bizde ırkçılık yok. Dinen yasak. Yapanlar var o ayrı.
İŞ ELDEKİ PARAYI YÖNETEBİLMEKTE
RIDVAN DİLMEN: İki yıl önce kulüpler yasasıyla ilgili çok konuşuldu. Şu anda dört kulübümüzün 7 milyar TL borcu var. Sizin yeni kulüpler yasasında olmazsa olmazınız ne?
Gelir gider tablosunda bana göre iş biraz
da paranın yönetimindedir. Başarıda
bir şeyi çok çok önemserim. Parayı çok
iyi yönetmek lazım. Eğer parayı iyi yönetmede
sıkıntı olursa orada geri gidersiniz.
Ama iyi yönetilirse para, o zaman onunla
hem kaliteyi satın alırsınız hem de para
kendi kendini üretir. Reklam ihtiyacı olmayan
banka yoktur. Hepsi faizle
uğraşıyor. Reklamla kendilerini
kabul ettirmenin gayreti
içerisindeler. Ziraat Türkiye
Kupası'nın yer almasını bir yerde
hem bankanın çok da farklı bir
kanalize etmesi bu gelirleri bakımından
önemsiyorum. Aynı şekilde diğer
bankalar da statların yapımına girdiler.
Ama dikkat ederseniz hepsi güçlü olanlarla
beraber oluyorlar. Aslında güçlü olmayanlarla
beraber olmak suretiyle onlara
güç kazandırsalar, rekabet olacak.
AÇIKLARSAM TARAFLI OLURUM
Süper Lig yarışındaki favorisi: Onu söylersem, o taraflı bir yaklaşım olur. Gönlümde hakikaten başarılı olanlar var. Oyuncu olarak da şüphesiz başarılı olanlar var. Onları zaten gönülden izliyoruz.
Maçları izliyor mu?: Büyük torunum Ahmet, Trabzonsporlu. Bu işlere bayağı hastadır. İzleme fırsatını bulursam, İstanbul'da olduğumda beraber izleme fırsatım olur.
Milli formanın modeli: Takdir benim değil. Takdir TFF'de. Şimdi bir de sponsor var. Klasik olarak geçmişteki formalarımızın hakikaten çok daha farklıydı. TFF'nin özellikle tercihi kendine ait.
İzmir'deki stat projeleri: Şu anda Göztepe, İzmir'e bir farklı heyecan getirmiş vaziyette. Dolayısıyla bu heyecan İzmir'e de belki ikinci bir kulübün Süper Lig'e çıkmasını getirebilir. Bunların önü açıktır. Alsancak Stadı'na da Mustafa Hoca'nın adı verilebilir... Altay'da tanıdım. Doğum yeri de İzmir Çeşme. Yakışır. Sol ayağı tartışılmaz.
BİR KERE KIRMIZI KART GÖRDÜM
Futbolculuk hayatımda bir kere kırmızı kart gördüm diye hatırlıyorum. Aslında çok da ciddi bir şey değildi ama... Anadolu Hsi arı Stadı'nda yanılmıyorsam Yıldız ile oynuyorduk. Takım kaptanıyım aynı zamanda. Kaptanlığın verdiği itirazı yaptım. Hakem de bana kırmızı kart çıkardı. Hayatımda bir kırmızı kart vardır, odur. Başka yok... SPORLA eğitimin birleşmesi ekstra özellik olduktan sonra bunun imtihana yansıması nasıl olacak? Bunlar önemli. Devlet olarak teşviklerimiz de olacak. Asıl teşviğin amatörde olması gerektiğine inanıyorum. Oradaki lisanslı sporcularımız daha fazla.