ERMAN TOROĞLU: "İGOR TUDOR BATIYOR!"
Şu çok net, Tudor kaşınıyor! Her hafta değişik bir şeyler icat ederek 'Ben büyük teknik adamım' demek istiyor ama her hafta bataklığa batıyor. Türkiye'nin en doğru top oynayan takımı Başakşehir'e karşı çift santrfor macerasıyla çıkarsan, bu sonuç sürpriz olmaz. Bazıları diyorlar ki, Emre ile Mahmut'u görmeyince böyle oynattı. İyi de kardeşim, özellikle Emre olduğu zaman top en çok onunla buluşuyor. Psikolojik olarak futbolcular da meşin yuvarlağı ona atıyorlar. Yani bir yerde Emre iyi top kullanmasına rağmen, zaman zaman da el freni vazifesi yapıyor. Dün Emre yokken Başakşehir çok daha hızlı oynadı. Sen ileride kalabalıklaşıp, Başakşehir'in pas yapmasını engelleyip, kaleci Volkan'ı degaj yapmaya zorlayayım diyorsun ama; Başakşehir topa basarak, boşa çıkarak, üst üste 4-5 pas yaparak çıkınca, en az 5 G.Saraylı arkada kaldılar. Yani orta alanda Başakşehir istediği gibi oynadı. Başakşehir, işi bitirdikten sonra biraz geriye çekildi. Bu kez G.Saray oynuyor gibi göründü. Aslında oyun tam da Başakşehir'in istediği gibi oldu. Bakmayın G.Saray'ın bir gol attığına, bence o pozisyonda da Gomis kötü vurmadı ama golü yiyen kaleci Volkan'dı. Sezon başında G.Saray, Rodrigues'in getirdiği toplar ve Gomis'in vuruşlarıyla kaç gol attı. Rodrigues'e bakıyorsun yedek kulübesinde. Zaten oyuna girer girmez de yaptığı hareketlerle 'Niye beni kenarda tutuyorsun' dedirtti. Bu G.Saray kadrosunda sahaya sürülecek takımı oturup futbolcular yapsınlar, kadro seçiminde çok daha başarılı olurlar. Bu net görünüyor. Kerim Frei yine her zamanki gibi. Girdi, işini yaptı. Tebrikler Başakşehir'e! Bu aldıkları skor hiçbir zaman sürpriz değil, doğru transfer yapmanın, doğru ve uzun vadeli çalışmanın bir emeğidir bu. Yıllarca büyüklerin yazılı ve görsel basındaki adamlarıyla, şişirme transferleriyle gelen büyükler neredeler, Başakşehir nerede? Ama bu iş hemen olmuyor, biraz emek istiyor. Hem Başakşehir'i, hem teknik direktörlerini tebrik etmek lazım, hem de hakemi.. Tudor'a da bir tek şey yazmak lazım: Yuh olsun sana! Bir takımı, ne halden ne hale getirdin. Şahsi kaprislerinle! Hakem Ali Palabıyık, sahada futbol oynatmaya çalıştı. Zaten sahadaki oyuncular da ona ve birbirlerine karşı art niyetli değillerdi. Bu kadar hakem hatasının olduğu yerde, böyle bir maçı temiz yönetti. Aslında, bu Ali Palabıyık havaya girmese, her maça aynı ciddiyet ile çıksa, farklı olacak. Çünkü vücut dili ve kişilik olarak sahaya yakışıyor. Ama şunu söyleyecek; 'Bu maç benim son maçım olabilir.' O zaman daha yukarılara gideceğini sanıyorum. Bu kadar yalaka hakemin olduğu yerde, futbolculara karşı tavrı ve duruşu çok iyi.
RIDVAN DİLMEN. "BEN OLSAM FATİH HOCAYI GETİRİRİM"
Daha önce de şampiyonluğa oynayan takımlar oldu ama Başakşehir 'Ben hep buralardayım, artık buraların takımıyım' diyor. Başakşehir'de yönetim, teknik adam ve doğru tercihlerle bir sistem başarısı var. Abdullah Avcı kendi takımının üzerine koyuyor. Manchester City'den sol bek alıyorsun sırıtmıyor, istekli. Adebayor'un geldiği ilk günleri hatırlayalım: Kilo fazlası vardı. Kilolu çok vardır ama sporcu olmaz. Adebayor bir sanatçı gibiydi, o disiplinle sahada ayak basmadığı yer yoktu. Yetenek de çalışmak da önemli. Hem yetenekli, hem çalışkan olunca sonuç bu oluyor. Emre ve Mahmut yok, Caiçara yok ama sistem ve yetenek birleşince böyle oluyor. Barcelona- Levante maçı gibiydi. Abdullah Avcı dünya çapında bir teknik adam... Galatasaray 5 de yese 8 de yese şampiyonluğun ciddi adayıdır. Fakat şu var: Tudor'un Şansal abiye verdiği röportajı okudum. "Önemli olan mayıstır" diyor. Eyvallah. Fenerbahçe maçında şutun yok. Trabzonspor'a yeniliyorsun, Başakşehir'e yeniliyorsun. İçeride yenersin zaten o taraftarla. Hadi Trabzon kaza, hadi Fenerbahçe maçında 10 kişi kaldın. Tudor'un gelecekte önemli bir teknik adam olacağını düşünüyorum ama ben Galatasaray'ın yerinde olsam hiç düşünmeden Fatih hocayı getiririm. Ciddi şekilde şansımı artırırım. Bazen liderler iyi giderken de bazı şeyleri görebilmeliler. Fenerbahçe taraftarı gibi düşünsem, "Sivas'ı yensek puan farkı kapanır ama Fatih hoca gelirse yandık" derim. Şu andaki karne küçük maçların büyük hocası gibi... Oyunculara gelirsek: Denayer ve Maicon hayatının en kötü maçlarını oynadı. Geniş alanda defosu ortaya çıktı Maicon'un. Senin sol bekin Latovlevici ise, stoperlerin ağırsa Adebayor geriye gelip top aldığında önlem alamazsın. Adebayor'la iki kişi fazla gibiydi Başakşehir. Son olarak Naim Süleymanoğlu Türkiye Cumhuriyeti'nin gelmiş geçmiş en büyük sporcusudur. Böyle bir sporcu gelmedi. Rahatsızlıklarımız nedeniyle son 3-4 yıldır sık görüşemesek de onunla dostluğumuz vardı. Allah rahmet eylesin.
ÖMER ÜRÜNDÜL: "GENÇLERBİRLİĞİ MAÇIYLA BAŞAKŞEHİR BİR Mİ?"
İlk 2'deki takımların kritik karşılaşması kontrollü anlayışla başladı ama kısa sürede Başakşehir, oturmuş kolektif yapısıyla kontrolü ele aldı. Gecenin yıldızı Adebayor'un sistemi işleten santrfor icraatlarına arkadaşları da katkı verince oyun karşı alana yıkıldı. Galatasaray ofansif girişimlerde etkisiz kalıyordu çünkü Başakşehir rakip atakların olgunlaşma döneminde geride iyi yerleşiyordu. Galatasaray'ın geçen sezondan beri duran toplardaki ciddi rahatsızlığı dün gece de gündeme geldi. Önce kornerden Attamah, sonra da gelişen bir ataktaki Visca'nın ortasında Adebayor'un kaliteli kafa golleri geldi. İkinci yarı için Galatasaray'ın işi artık çok zordu. Başakşehir iki farklı skor avantajı elde edince taktik değiştirdi. Oyunu takım halinde geride kabul edip kontratak planlarını işlerliğe koymayı düşünüyordu. Galatasaray'ın bu oyun düzeniyle pozisyon bulması mümkün değildi ama Gomis'ten kaleci Volkan'ın da hatasıyla sürpriz bir kafa golü geldi. Fakat kısa süre sonra yine bir hatalı yenilen golle maç aslında orada bitti. Tudor, her hafta durup durup şapkadan bir tavşan çıkarıyor. Bugün dünyada üst düzey hiçbir takım maçlara çift santrforla başlamıyor. Gerektiğinde son bölümlerde bu uygulamaya geçiyorlar. İçerideki Gençlerbirliği maçıyla final niteliğindeki Başakşehir maçı birbirinden farklıdır. 2 gol yedikten sonra da artık bu uygulamayı değiştiremezdi. Bunun yanında Ndiaye, Fernando ve bilhassa Mariano'nun beklenmedik kötü performansları da dün geceki farklı mağlubiyetin nedenlerindendi. Hele Caiçara gibi ofansif, zeki bir bekin yokluğunun sağlayacağı avantaja rağmen 5 gol yiyorsanız fazla söze gerek kalmıyor. 3 önemli eksikle bu galibiyeti aldılar. Bu çok önemli galibiyet için Başakşehir'i kutlamak lazım. Maç eksiklerine rağmen İrfan Can ile Gökhan, Emre ile Mahmut'u aratmadılar. Adebayor'a ise sadece bir kere daha saygı duyduğumu söylemek isterim.
LEVENT TÜZEMEN: ÇAPSIZ!..
Abdullah Avcı meslektaşı Tudor'a resmen akıllı taktik ve iyi oyun dersi verdi. Emre-Mahmut gibi sistemin iki kilit oyuncusunun olmadığı Başakşehir'e yenilmek Tudor'un ayıbıdır. Oysa, "Ben sistemlere inanmam" diyen Tudor efendi Florya'da Başakşehir'in 540 dakika tutan 6 maçını izlemiş ve analizlerini yapmıştı! Ama Tudor 54 bin dakika izlese Başakşehir'i yine çözemez. Çünkü futbol bilgisi, hocalık tecrübesi ve çapı bırakın büyük bir maç kazanmayı Galatasaray'ı yönetmeye bile yetmez. Türkiye'nin en iyi saha içi geçişlerini yapan, Adebayor-Visca-Mossoro- Elia gibi çabuk ve dikine giden oyunculardan kurulu Başakşehir'e karşı 4-4-2 oynamak Tudor'un intiharıydı. Gomis-Eren ikilisi Türk Telekom'da ancak rakibin gücüne göre olur. Tudor'un ikili forvet anlayışı Galatasaray'da Belhanda- Ndiaye gibi oyuncuların da formatını bozdu. Ndiaye'nin kenarda oynaması Fernando'nun baskı yemesine ve sinirlenmesine yol açtı. Adebayor'un Galatasaray savunmasının önünde yaptığı duvar işini Gomis-Eren ikilisinden biri bile rakip kalede yapamadı. Galatasaray'ın elindeki tek hızlı silah Rodrigues'i de Tudor efendi kulübeye tıktı. Fenerbahçe maçında Rodrigues'i oynatmadı. Trabzon'da Galatasaray'ın golünü atan Rodrigues yine yedekti. Tudor'un Rodrigues'e bir takıntısı var. Bazı insanlar fikirleriyle ve icraatlarıyla konuşur. Tudor gibi dar düşünceli teknik adamlar yetersizliklerini güç gösterisiyle kapatmaya çalışır. Tudor'un her maçta rakip kulübelerle bir kabadayı gibi kavga etmesi futbolun Fair-Play ruhuna yakışmıyor. Kendi bilgisizliğini, "Büyük maçları kazanmayalım ama şampiyon olalım" gibi çağdışı bir söylemde bulunan Tudor efendi Galatasaray halatını artık çekmemeli. İşin acı tarafı; G.Saraylı Abdullah Avcı, yıllardır sarı kırmızılı takımdaki bütün hocaların bileğini büküyor. Yönetimler; başta Özbek olmak üzere kimse Avcı'ya anahtar teslim etmiyor.