Galatasaray'da Tudor'a güven bitme noktasına geldi. Fatih Terim ismi ön planda. Taraftarlar önceki gece Terim'in evine bile gitti. Tudor bu şartlarda devam edebilir mi? Yoksa Özbek muhalefet eden isimlere rağmen Terim'i göreve getirmeli mi?
LEVENT TÜZEMEN: G.Saray taraftarının, Fatih Terim'in iş başına getirilmesini istemesi kadar doğal bir şey yok. Bugün Terim'in karizmasından çekinerek efsane hocayı göreve getirmemek korkak ve ucuz bir yöneticilik tavrıdır. Terim'in G.Saray'ın başındayken Beşiktaş'a karşı elde ettiği çok ciddi başarılar var. 27 maçta 10 galibiyet, 12 beraberlik, 5 de yenilgi almış. Ayrıca Terim, son iki şampiyonlukta ve son olarak çıktığı Beşiktaş maçı dahil 7 derbide 5 galibiyet, 2 beraberlik alırken hiç de yenilmemiş. Terim sonrasında derbilerde yaşanan kayıplar, Terim döneminde yaşanan kayıpların 6 katına ulaşmış. Eğer başkan Dursun Özbek, akıllı bir davranış gösterip Terim'i göreve getiremezse G.Saray, ne Tudor ile ne de bir başka yabancı hocayla 'şampiyon olacağız' iddiasını gerçekleştiremez. Çünkü Fatih Terim, G.Saray'da kazanılan 4 yıldızın 1 tanesinin sahibi. Özbek, dün yönetim toplantısından sonra Tudor ile ilgili, "Hoca değişikliği söz konusu değil" dedi. Başkanın bu yorumunu stratejik açıdan doğru buluyorum. Çünkü aklında bir proje dahi olsa bunu 3 maç kala yapmaz. Ancak Ocak'ta bir karar verir. Sözlerindeki en önemli ayrıntı, Tudor'un taktiksel olarak yaptığı hatalara değinmesidir. Bu da Tudor'a olan güveninin kaybolduğunu gösteriyor.
AHMET ÇAKAR: Görünen o ki G.Saray, Tudor ile arzuladığı hedefe koşamayacak. Beklemek bazen fayda bazen de zarar getirir ama aslında perşembenin gelişi çarşambadan belliydi. Tudorlu G.Saray, kadro kalitesi ve gücü olarak kendisi kadar veya gücüne yakın hiçbir takımı yenemedi. Fenerbahçe, Beşiktaş, Trabzon ve Başakşehir gibi ciddi maçlardan sadece bir puan aldı ve futbol adına ortaya hiçbir şey koyamadı. Başakşehir mağlubiyeti bir hezimetti ama Beşiktaş maçında forvetlerin biraz şansı olsa G.Saray o maçı en az 5-6 farkla kaybeder ve tarihine sportif bir kara leke olarak geçerdi. Dursun Özbek, sezon başı büyük risk aldı. G.Saray'ın tek şansı şampiyon olmak. Şampiyon olamadıklarında hem ciddi bir imaj kaybedecekler hem de ekonomik olarak büyük sıkıntıya düşecekler. Zaten camianın Dursun Özbek'e fazla bir sempatisi olduğunu düşünmüyoruz. Taraftarın da öyle. Bir de şampiyonluk kaçarsa hem Özbek'i hem de G.Saray'ı kötü günler bekler. Tek kurtuluş Terim'dir demek de doğru değil. Terim hoca olduğunda G.Saray'ın şampiyon olacağı kesin mi? Tabii ki hayır. Ama Tudor gönderilip de Terim getirilmezse ve şampiyonluk kaçarsa bütün faturayı hem de en ağır şekilde Dursun Başkan ve yönetimi öder.
MURAT ÖZBOSTAN: Galatasaray yönetimi net bir karar verecek. Dün yine Başkan Dursun Özbek, "Teknik direktör değişikliği gündemimizde yok. Hatalar olabilir" dedi. Bu iş adeta papatya falına döndü. Böyle bir anlayış Galatasaray kulübüne zarar verir. Sürekli tartışılan bir hoca var. Bir maç iyi, bir maç kötü. Sonuçta gidecek mi, kalacak mı? Hep aynı şeyler konuşuluyor. O zaman başkan çıkıp, şunu demeliydi; "Ne olursa olsun, sezon sonuna kadar Tudor ile devam edeceğiz." Bunu diyemediğine göre her maçına yine bıçak sırtında çıkar Tudor.
İSKENDER GÜNEN: Gelinen noktanın sezon başından beri ayak sesleri vardı. Galatasaray'ın farklı kazandığı maçlarda bile skoru bir kenara bıraktığımızda, rakiplere verilen gol pozisyonları öne çıktı. Ve bir başka gerçek ise herkesin bildiği gibi sezon başı takımların form durumları… Sezona Galatasaray diğer rakiplerine göre daha hazır olarak girdi. Karşılaştığı takımlar istenilen düzeyde olmadığı için de gereken puanları rahatlıkla aldı. Ta ki Trabzonspor maçına kadar. Trabzon'da bırakılan üç puandan sonra Fenerbahçe ile kendi sahasında beraberlik ve ardından Başakşehir ve Beşiktaş maçlarında alınan farklı mağlubiyetler…
GÜRCAN BİLGİÇ: Beş gollü yenilgiyle biten Başakşehir maçının ertesinde, Alanya galibiyeti sonrasında Tudor, "Başkanımız akıllı bir insan. Devam etmeyeceği belli olsa bile görevdeki teknik adama destek veriyor" dedi. Yani, zaten yollar ayrılmış. Devre arasında Dursun Özbek bir hamle yapacak. Bundan Tudor'un haberi var ve yeni gelişmeler için sadece geri sayım sürüyor. Fatih Terim'in ismi sadece medya ve Galatasaray taraftarı ile gündemde. Bence Galatasaray yönetiminin böyle bir niyeti yok. Üç nedenden dolayı; birincisi yeni hoca ile mayısa kadar anlaşmak isteyecekler, seçim olduğundan. İkincisi Fatih Hoca devre arasında takım almıyor ama istisna yapabilir. Üçüncüsü ve en önemlisi iki taraf anlaştığı anda Fatih Terim'in Federasyona açtığı 13 milyon liralık tazminat davası düşer, çünkü işe başlamış olur. Gelişmelere baktığımızda, biraz da mantık yürüttüğümüzde, Tudor'un oyununun, daha mükemmeli ile Fenerbahçe'de şampiyon olan Ersun Yanal ile anlaşılırsa, hiç şaşırmam. Yönetimin takımdaki düşüşü rakip teknik direktör ön görürken bunu beceremeyen teknik direktörle devam etme kararını hangi gerekçe ile aldığını merak ediyorum. Bu açıklamaya inanmasam bile saygı duyacağım.
LEVET TÜZEMEN: Burada kısa bir parantez açıp Gürcan'ı bilgilendireyim. "Terim, Milli Takım'dan alacağı için G.Saray'a gelmez" bilgisi doğru değil. Bir örnek vereyim, Fatih Terim, Milan'dan ayrıldıktan sonra G.Saray'a 1 Haziran 2002'de imza atmıştı. Milan kulübü, 2 yıl daha sözleşmesi olan Terim'e, 'Çalışmadığın sürede bizimle yaptığın sözleşme sona erene kadar aylık ödemelerini yapacağız" teminatını vermişti. Hatta "Eğer çalışacağın kulüp bizden alacağın ücretin altında bir rakam öderse farkını da bizimle sözleşme süreci bitene kadar biz karşılaşacağız" dediler. TFF ile yapılan sözleşmede ise Milan'daki gibi bir anlaşma yok. Yani Terim, G.Saray'ın başına gelse bile davadan vazgeçmediği sürece Milli Takım'daki alacağını isteme hakkına sahip olacak. Yani 13 milyonluk tazminat G.Saray'a gelmesine engel değildir.
GALATASARAY KREDİYİ CAYIR CAYIR YEDİ
Galatasaray kalan maçlarda ne yapar? (Akhisar, Malatya (D), Göztepe)
BİLGİÇ: Artık kaybetme lüksleri kalmadı. Bu yüzden ciddi şekilde baskı hissedecekler. Eğer Galatasaray taraftarları maçlara ilgisini korursa, içerdekileri kazanırlar. Çünkü kötü oynasalar bile kendi taraftarları önünde mücadele eden bir takım var. Ancak Malatya deplasmanı için soru işaretleri var. Çünkü Erol Bulut, Abdullah Avcı'nın yanından geldi oraya. Galatasaray'ı nasıl durduracağını ve yeneceğini teorik olarak da, pratik olarak da gördü. Elinde hazır taktiği vardır. Ki; Beşiktaş maçında da plan işledi, berabere kaldılar.
TÜZEMEN: G.Saray, Akhisar, Malatya ve Göztepe ile derbi ağırlığında maçlar oynayacak. Çünkü bu 3 takım da çok dikkatli savunma yapıyor, rakiplere geniş alan vermiyor. Özellikle Beşiktaş, Akhisar ve Malatya'yı yenemedi. Kağıt üzerinde 'G.Saray 9 puan alır' demek zor. Yönetim, bu 3 maçtan 9 puan çıkarılması için fedakarlık yapmanın dışında oyuncu grubu ve Tudor ile bir görüşme yapıp camianın ve yönetimin hassasiyetlerini aktarmalılar. Eğer bu maçlarda ciddi puan kayıpları yaşanırsa, bu sadece teknik heyeti devre dışı bırakmaz yönetimi de önlem alma konusunda geciktiğinden dolayı ciddi bir tepki tüneline sokar.
ÖZBOSTAN: Galatasaray bütün maçlarını kazansa da Başakşehir'i bekleyecek. Çünkü bol olan kredisini cayır cayır yedi.
KOCAMAN TAKIMI VALBUENA'DAN KURTARDI!
Fenerbahçe ligde üç maç üst üste kazandı. Takımda her şey düzeldi mi? Aykut Kocaman güveni ve istikrarı ortaya koydu mu?
BİLGİÇ: Bütün ezberleri bozdu Aykut Kocaman. Topal-Souza ikilisinin sezon başında yan yana oynamasına isyan edenler, aynı ikili ile son iki sezonun en iyi ve keyifli futbolunu seyrettiler. Demek ki; kimin oynadığı değil, nasıl oynadığı önemliymiş. Kocaman takımı, Valbuena fenomeninden de kurtardı. Üç maç, hatta kupayla dört maçı onsuz kazandı. Ortaya bir takım ve birbirleri için oynayan oyuncular çıkardı. Bu gelişme sonuçlarla birlikte gelirse, hep daha iyiye gider. Düşünün en iyi iki transfer; Valbuena ve Mehmet Ekici henüz takıma monte olmadı. Son maçın özelinde, en önemli unsur da Kadıköy'deydi. Fenerbahçe taraftarı artık takımına inanıyor ve destek verdiğinde iyi şeyler göreceğini de anladı. Bu sinerji aslında sezonun son ama en önemli transferi oldu. Bu ivmenin en önemli ateşini ise Aziz Yıldırım ile Ali Yıldırım attı. Kocaman'ın arkasında durmaları, güvenlerini açıklamaları, sorumluluğu futbolculara dağıtmaları ve bütünleşmeyi sağlamaları, önce mücadeleyi; ardından da galibiyetleri getirdi. Elbette futbolcunun ortak dilini iyi bildiklerini, kazanımlara ciddi prim vermeleriyle de gösterdiler. Fenerbahçe'nin çıkışında herkes üzerine düşeni yaptı. Dursun Özbek yönetimi ise Tudor konusunda bu duruşu sergileyemedi, o yüzden bugünlere gelindi. Bir yönetim teknik adamına inandı, yükseliş başladı; diğeri bunu göstermedi, düşüşe geçildi. Bu kadar basit…
TÜZEMEN: F.Bahçe yönetimi, takımı Aykut hocaya anahtar teslim olarak vermişti. Aykut hoca başarısız sonuçlarda duygusal travmalar yaşayarak istifa aşamasına geldi. Başta başkan Aziz Yıldırım olmak üzere tüm yönetim Samandıra'ya çıkartma yaparak futbolculara hem destek oldu hem de 'Bizler hocamız Aykut Kocaman'a inanıyoruz' mesajını verdi. Bu destek sonrası Aykut hoca doğru bir hamleyle Valbuena'yı kenara çekip oyunun patronluklarını önce Giuliano'ya, sonra da Josef de Souza'ya verdi. Valbuena konusunda şu nedenle haklıydı… Fransız oyuncu her topu kendine istiyor, topla fazla ilişki kuruyor ve takıma 'oyunun merkezi benim' baskısını yapıyordu. Aykut hoca, bu baskıyı Giuliano'yu ön plana çıkararak aştı. Brezilyalı da hocasını mahcup etmedi. Üst üste kazanılan 3 maçta da Brezilya dayanışması vardı. Yani Giuliano-Josef ikilisi F.Bahçe'nin güzel oyuna dönmesine ciddi katkı sağladı.
ÇAKAR: Geçen hafta Fenerbahçe puan olarak zirveye yaklaşmış ve potaya girmişti. Matematiksel olarak bunu herkes kabul ediyordu ama ortada ciddi bir sıkıntı vardı. Puan olarak büyük sıkıntı yok ama F.Bahçe iyi futbol oynamıyordu. Antalya gibi zor bir deplasmanı kazanmış olmalarına rağmen futbol pek tatmin edici değildi. Ama Kasımpaşa maçında bir maçlık da olsa bahar geldi, çiçekler açtı. Üstelik G.Saray'ın mağlubiyeti F.Bahçe'yi puan olarak potanın içine daha da soktu. Ama en önemlisi ortaya konan futbol, atak oyuncuların yükselen performansı, çabuk oynayan, ileriye oynayan bir F.Bahçe ortaya çıktı. Şu anda tüm taraftar umutlu. Fakat bundan sonraki maçlar test maçları olacak. Örneğin Bursa deplasmanı. Bursa hem iyi bir takım hem de zor bir deplasman. F.Bahçe, Bursa'da da istenen futbolu ortaya koyar ve 3 puan alırsa artık taraftar ileriye çok daha umutlu bakabilecektir.
ÖZBOSTAN: Fenerbahçe'nin kalbi durmuştu, Aykut Kocaman şokuyla kendine geldi. Artık mutlu, bol da gol atıyorlar. Geçmişe göre baktığımızda her şeyden önce takımda bir bütünlük var. Bu bütünlük de son maçlarda sahaya çok net bir şekilde yansıdı. Aykut Kocaman, takımı ayağa kaldırdı. GÜNEN: Son üç haftaya kadar çalkantılarla ve sorunlarla boğuştular ve şampiyonluk yarışında geride kaldılar. Ta ki kendi sahalarında oynadıkları Sivasspor maçına kadar. Sivas maçı, ardından Antalya ve Kasımpaşa maçları var. Kasımpaşa maçında alınan farklı sonuçtan öte ortaya koyduğu oyuna bakmak lazım. Geçen seneden beri Fenerbahçe'yi Kasımpaşa maçındaki gibi agresif, coşkulu, mücadele gücü yüksek bir takım olarak herhalde seyretmedik. Aykut Kocaman, bu maçta takımının gösterdiği performanstan çok mutlu olmuştur. Son üç maça kadar Kocaman'ın 11'lerine baktığımızda belirli bir kadro istikrarı yoktu. Ama artık Aykut Kocaman, sahaya çıkardığı 11'de çok az değişiklikler yapıyor. Kadro istikrarıyla takım olarak iyi sonuçların beraberinde geleceği de bir gerçek.
LİGİN REİSİ GERİ DÖNDÜ
Şampiyonlar Ligi ve Süper Lig performanslarına bakıldığı zaman, 'Beşiktaş maç seçiyor' yorumları yapıldı. 3-0'lık derbi galibiyetiyle Beşiktaş'ta maç seçme olayı sizce bitti mi?
MURAT ÖZBOSTAN: Beşiktaş'ta bu tespiti yapabilmemiz için öncelikle kalan maçlarındaki performansına bakmak lazım. Beşiktaş, Galatasaray'ı Şampiyonlar Ligi maçı oynuyormuş havasında yendi adeta… Beşiktaş'ta şu an "Maç seçme bitmiştir" diyemem.
AHMET ÇAKAR: Beşiktaş için sadece bir cümle söyleyebiliriz: Reis geri döndü. Çünkü Beşiktaş son iki senenin şampiyonu. Ligimizin reisi. Üstelik Şampiyonlar Ligi'nde aldıkları başarılarla tarihe geçtiler. Ve sonunda da G.Saray'ı müthiş bir futbol ve harika bir sonuçla yenerek 'Biz de şampiyonluğun en büyük favorisiyiz' dediler. G.Saray maçına kadar Beşiktaş taraftarının kafasında ciddi soru işaretleri vardı. Özellikle Akhisar ve Malatya beraberlikleri taraftara 'acaba' dedirtirken G.Saray ile oynadıkları maç sonrası 'İşte biz buyuz' dediler. Kim ne derse desin, Beşiktaş ligimizin oransal olarak en öndeki favorisidir.
GÜRCAN BİLGİÇ: Hayır, bitmedi; çünkü Galatasaray derbisi de seçilmiş bir maçtı. Beşiktaş kadrosu bu hafta lige dönüp-dönmediğini gösterecek bizlere. Bu derece zor bir derbiyi, böylesine domine eden bir kadro, gücünü ve sınırını iyi biliyor. Ama aynı güven, diğer maçlarda yerini kibre bırakıyor ve "nasıl olsa kazanırız" havası geri geliyor. Oğuzhan-Talisca seçimi ile Şenol hoca, dokunulmazlara dokunarak çok ciddi bir risk aldı, gövde gösterisi yaptı ve takımdaki gücünü tekrar ortaya koydu. Şu anda Beşiktaş takımının hiçbir oyuncusu rahat değil. Kement atan ve bundan çekinmeyen bir teknik adam var. Galatasaray derbisinin uzun vadeli kazanımı da budur.
İSKENDER GÜNEN: Şampiyonlar Ligi'nin konsantrasyonu ile Süper Lig'in konsantrasyonu arasında mutlak bir fark vardır. Bu olgu bir gerçek. Çünkü üst düzey takımlarda bile Şampiyonlar Ligi'ndeki maçlardan sonra kendi liglerinde yaptıkları karşılaşmalarda çok farklı sonuçlar çıkabiliyor. Ben bunu oyuncuların maç seçtiği yorumlarıyla bağdaştıramıyorum. Beşiktaş'ın puan kayıpları yaşadığı maçlar var. Bu maçlarda aldığı başarısız sonuçlarda golü erken bulamadıkları için rakip takımların direncini de göz ardı etmemek gerekmekte.
LEVENT TÜZEMEN: Beşiktaş Devler Ligi'nde lider çıkmadan önce oyuncular maç seçmek zorunda kalıyorlardı. Çünkü Beşiktaş yerli ve yabancı futbolcular olarak milli takımlara çok oyuncu gönderiyor. 3 kulvardaki yarış, Beşiktaşlı oyuncularda belki fiziksel olarak yorgunluklar yaratmadı ama zihinsel dağılmalara neden oldu. Beşiktaş, Başakşehir ile birlikte bu ligin en iyi futbol oynayan takımı. G.Saray maçının ikinci yarısında kalitelerini bir kez daha sergilediler. Şubat ayının sonundaki Devler Ligi maçına kadar oynayacakları lig maçlarında puan kaybı yaşayacaklarını düşünmüyorum. Çünkü tamamen futbolcular lige ve kupaya konsantre olacaklar.
TÜNELİN UCUNDA IŞIK VAR
Trabzonspor aldığı galibiyetlerle ligde yukarılara doğru bir tırmanışa geçti. Rıza Çalımbay, bu tabloyu nasıl başardı?
İSKENDER GÜNEN: Rıza Çalımbay ile birlikte Trabzonspor'un üzerindeki ölü toprağının bir kenara bırakıldığı gerçek. Rıza Çalımbay geldikten sonra 5 maçta 13 puan başarısı gösterdiler. Küçümsenecek bir şey değil. Yalnız alınan başarılı sonuçlara rağmen her şeyi de sütliman göstermemek gerekiyor. Eksiklikler bir hayli fazla. Kolay gol yiyen takım görüntüsünden uzaklaşmalılar. Saha içi organizasyonları ne yazık ki arzu edilen seviyede değil. Rakiplerine maç içerisinde üstünlük kurdukları süreler çok az. Hücumda her şey Burak'ın savunma arkasına attığı deparlarla kazanılan gollerle geliyor. Final pasları yetersizliği ve de önde çabuk top kayıpları var. Saha içi yardımlaşmada ve de savunmada oyuncuların bireysel hataları düzeltilmeli. Yani kısacası, tünelin ucunda ışık görüldü ama istikrarlı sonuçlar için yol daha uzun.
AHMET ÇAKAR: Rıza hocadan sonra Trabzon kıpırdadı. Çok iyi oynuyorlar mı? Hayır. Ama en azından kazanıyorlar. Yine de bu sezonu ilk ikide bitirmeleri çok zor görünüyor. Gidebildikleri kadar gidecekler ve görünen o ki Türkiye Kupası'ndan bir çıkış arayacaklar.
GÜRCAN BİLGİÇ: Rıza hoca çok doğru bir strateji ile önce kendisinin ve takımının üstündeki baskıyı azalttı. Dedi ki; "Bana Ocak'tan sonra hesap sorun"… Bu durum tribünleri de medyayı da etkiledi ve eleştiri dozu azaldı. İkincisi; Sosa'yı kulübeye alarak takıma güvenini ortaya koydu. Oyunculardan iyi oyun değil, mücadele istedi. Türk oyuncuların sorumluluk almasını sağladı ve şansı da yaver gitti, kazanarak ilerliyor. Ligin formülünü iyi bilen ve oyuncularını doğru yöneten bir teknik adam Rıza Çalımbay. Şu anda kazanması lazım, bunun için uğraşacaktır. Ne zaman ki güç dengelerini yönetebileceğini anlar, o zaman Trabzonspor'un oyun formatı da farklılaşacaktır.
MURAT ÖZBOSTAN: Ersun Yanal döneminde Trabzonspor'un üzerinde ölü bir toprak vardı. Rıza hocanın yaptığı en doğru şey, takımı ve camiayı toparlamaktı. Bunu başardı. Maçlara adeta kaybetme havasında çıkan oyunculara birer kişilik kazandırdı. "Ben iddialıyım ve bu yarışta varım" mesajını verdi. Ne yaptı bu süre zarfında; gidip rakiplerini yerinde izlemeye başladı.
LEVENT TÜZEMEN: Çalımbay için Trabzonspor'da enkaz devraldı sözüne katılmıyorum. Çünkü Trabzon'un elinde yetenekli ve geniş bir kadro var. Ersun Yanal, futbolcularla yaşadığı polemikler nedeniyle Trabzonspor rayından çıkmıştı. Rıza hoca her Türk teknik adam gibi önce kaliteli yerli oyuncularla ciddi bir ortaklık kurdu ve Ersun Yanal'ın küstürdüğü yabancı oyunculara takımda şans verdi. Bu doğrular Trabzonspor'a galibiyetler serisini getirdi. Trabzon'un ligdeki tırmanışı sürecek ve şampiyonluk yarışının içine girecektir.