GÜRCAN BİLGİÇ - FARKI FARK ETMEK
İlk 45'te Osmanlıspor'un tuzağında kaldı Fenerbahçe. İki hızlı oyuncuya atılacak toplar üzerine kurulmuş, alan daraltmaya yönelik savunma kurgusuna "yatan yerden kalkmasın" komutu da eklenmişti. Oyunun tempo kazanmaması adına daha önce de izlediğimiz klasik "bozma" hamlesi. Kalecinin topu oyuna geç sokması, her şeyin "ağır çekime" bağlanması, maçın havasını da etkiledi, tribünlerin oyuna girmesini de.
Bu uyuşukluktan çıkma adına Valbuena'yı oyuna almak çaresiz oyunun tek çaresiydi. Hem tribünlere heyecan geldi hem de rakibe tedirginlik. Bu karar aksiyon olarak fayda getirmese bile, takımın geri kalanı için de "saldırıyoruz" anlamı taşıyordu.
Yine de gol duran toptan geldi.
Öne geçmek farklı bir taktiği getirecekti Fenerbahçe için ama İrfan Buz'un puanı "oynamamakta" arayan düşüncesinin bitimi demekti. Bu dakikadan itibaren genişleyen alanlar geldi ve top kayıplarının etkili ataklara dönüştüğü özlenen dakikalar seyredilmeye başlandı.
Maçın başlangıcında veya devamında Kocaman için söyleyeceğimiz olumlu tek kelime yok.
Kendisi "kazanan" takım istiyor ama her maçın kendi "duygusu" olduğunu hala görmekten kaçınıyor. Aatif'ın cezalı olmasa bile oynamaması gereken bir maçtı bu. Kapanan rakibi duran toplarla açacaktı çünkü. Ve bunları en iyi kullanan iki silahını (Ekici - Valbuena) kulübede oturtuyordu.
Hep rakiplerin özelliklerinden bahsediyor.
Saygı duymak doğru bir yorum ama küme düşmeme mücadelesi veren rakibi üç ofansif (Serdar, Batdal, Umar) oyuncu tercih ederek kazanmanın fırsatını arıyor.
Aykut Hoca hala "dengenin" peşinde.
Hamleleri yapmasa bile maçı kazanabilirdi.
Ama anlaması gereken bir durum var; sadece koşan oyuncularını seyretmekten, topu rakipten çabuk alan takımı izlemekten kimse keyif almıyor. Zeka kalitesinin, koşu mesafesinin çok altında kaldığı, galip gelinen bir oyuna elbette biz de saygı duyacağız ama beğenmeyene, izlemek istemeyene de bu tercihleri yapanlar, "eyvallah" demeli.
Rakamlar "Dört maçtır gol yemedik" diyorsa, bu takımın yerli yerinde ve doğru oynadığı anlamına gelmemeli. Aykut Kocaman, böyle söyleyenlere inanmamalı...
RIDVAN DİLMEN - VALBUENA GİTMELİ
Düşünebiliyor musunuz? Fenerbahçe taraftarı Neustadter'in çalımını alkışladı. Koskoca Fenerbahçe takımının, ilk yarı boyunca rakip kaleciyi yere yatırdığı pozisyon yok. Şampiyonluk için mücadele eden bir takım böyle oynamaz. Soldado ile başlayınca "Hoca niye Fernandao'yla başlamıyor" deniyor.
Soldado ile başlamasa ona da "Niye başlamıyor" diyeceksin! Sorunun cevabı şu; ikisi de Fenerbahçe için çok yeterli santrforlar değil. "Kontradan gol yersek" diye düşünüyor Fenerbahçe... Şenol hoca ise "Gelirse gelsin, ben atarım" diyor. Aykut hoca, basketbol koçu gibi yönetmeye çalışıyor. Alex'i de 15 dakika oynatmaya çalışıyordu. İkinci yarıyı değerlendirecek olursak.... Bazı küçük rötuşlar, büyük sonuçlar doğurur.
Günümüz futbolunda duran toplar üçte bir değerinde.
Şampiyonluk yaşamış takımlara baktığımız zaman da duran topları iyi kullanan Hagi, Emre ve Alex gibi oyuncuları görürüz. Fenerbahçe ilk yarıda kenarlarla birlikte 8 tane duran top kullandı ama sonuç alamadı. İkinci yarıda, ikinci duran topta gol geldi. İlk golde yardımcı hakem topun çizgiyi geçtiğini gördü, tebrik ediyorum.
Bu galibiyetle Fenerbahçe'nin kazancı ne oldu? "Daha alınacak 18 puan var. İlk üçte olanlarla oynamayacağım, onların birbirleriyle maçları var" diye düşünüyorlar. Önümüzdeki sezon Aykut Kocaman ile devam edilecekse ki, bence devam edilmeli, bu takımın daha ofansif, yetenekli ve efektif oyunculara ihtiyacı var.
Şu gerçeği görmek lazım. Aykut hoca devam edecekse, Valbuena olmamalı. Kocaman'ın futbol tarzı bu. Kadrodaki oyuncular istediği oyuncular mı, tabii ki evet. Hedeflediği 11 bu mu tabii ki değil. Aykut Hoca, oyun anlayışı için koskoca Alex'i feda etti. Şunu da belirtmemiz lazım. Fenerbahçe son dört maçta hiç gol yemedi. Bu da bir beceridir.
"Ben gol yemeyim, nasıl olsa atarım" diyorsa, ilk yarıdaki futbolla olmaz. İkinci yarıdaki futbolla olur. Valbuea'nın riskinin sadece savunmaya yarımcı olmuyor anlamında görmemek lazım. Aykut hoca top kayıplarını da düşünüyor.
Bir gerçek var; Aykut Kocaman olacaksa Valbuena olmamalı. Kimse, haftaya Valbuena'yı yazmasın kadroya. Aatif oynayacak yine.
Aykut hoca, "Ben buyum, böyle çalışıyorum" diyor. Hocanın iyi bir tarafı var dış etkenlerden etkilenmiyor. "Kaybedeceksem kendi oyunumla kaybedeyim" diyor.
Hakem Halil Umut Meler, ilk yarıda Şener'in sert girişlerine kart göstermedi ama oyunu oynatmaya çalışan yetenekli bir hakem olarak görüyorum Meler'i.
ÖMER ÜRÜNDÜL - VALBUENA ŞART
Kadıköy'de Fenerbahçe'nin çok kısır döngü içerisinde futbol sergilediği bir ilk yarı izledik. Oyun sürekli karşı alana yıkıldığı halde 45 dakika boyunca tek pozisyon dahi çıkmadı.
Rakibin kenarlara aldığı tedbirlerle kanatlar hiç çalışmadı. Aatif olmayınca dar alanda adam eksilten oyuncu yoktu. Soldado iki stopere teslim olmuştu. Giuliano ve Alper'in de varlıklarıyla yoklukları belli değildi. Aslında acil puanlara ihtiyacı olan Osmanlıspor, Fenerbahçe'nin ilk yarıdaki saha içi rahatsızlığını değerlendiremedi. Fenerbahçe defansı geride genişlik bırakıyordu, ilerde de sürekli top kaybediliyordu.
Bu tablo sprinterler Aminu ve Serdar Gürler için kontratakları işletecek bir ortamdı. Ama orta sahalarının yapısı itibariyle geriden organize ve etkili çıkmaya elverişli olmayışı, Mehmet Batdalgibi sırtı dönük oynamayı iyi bilen bir santrforun fizik olarak alışılmış ağırlığı ve iki deneyimli stoper Neustadter ve Skrtel tarafından etkisiz hale getirilmesi bu uygulamayı yapmalarına izin vermedi.
İkinci yarı başında beklenen değişiklik geldi. Alper'in yerine Valbuena oyuna girdi.
Takımda bir hareketlilik başladı ve sonra duran topta tartışmalı bir golle skor avantajı elde edildi. Yeri geldikçe vurguluyorum;
Aykut Kocaman'ın Valbuena'yı oynatmamasını eleştirmiyorum ama ideal 11'inde Aatif cezalı ise evinde oynadığın maçta Valbuena ile başlamamayı da kabul edemiyorum. Üstelik de bu sene Alper'den hiç katkı gelmemesine rağmen. Bir de kafama takılan konu da şu;
Aykut Kocaman en kritik Galatasaray derbisinde, en yararlı oyuncu Aatif'ın yerine Mehmet Ekici'yi 11'de tercih etmişti. Peki, ondan sonra neden Mehmet Ekici hiç görev almıyor?
Büyük yetenek denilen Eljif'i hiç oynatmıyorsun, ondan sonra 90+1'de oyuna sürmenin anlamı ne? Aykut Hoca bunu bana bir izah etsin. Osmanlıspor Teknik Direktörü İrfan Buz'un bana göre en büyük hatası Cikalleshi'nin yerine Mehmet Batdal'ı tercih etmesiydi. Her maç için önceliğin Batdal'dır ama Fenerbahçe maçında hayır.
Hakem Halil Umut Meler'in genel yönetimi başarılıydı. Ama maçın neticesine direkt etki eden birinci gol kararı çok şüpheliydi. Karar doğru da olabilir yanlış da. Ama yardımcı bulunduğu noktadan bu tespiti nasıl yapabildi mantığım almadı.
AHMET ÇAKAR - VAR GEREKLİ
Fenerbahçe'nin kazanması gereken bir maçtı... Kazandı da... Ama ikinci yarıdaki oyunuyla. Yoksa ilk yarıya baktığımızda Fenerbahçe sanki, ligin sonu gelmiş, hiçbir iddiası olmayan bir takım görüntüsündeydi.
Her ne kadar rakip Osmanlıspor'un ceza sahası önlerinde sürekli topla oynasalarda anlamlı hiçbir pozisyon üretemediler. Tempo düşük, Osmanlıspor pozisyon oyununda etkili ve dolayısıyla da ilk yarıda Josef de Souza'nın attığı şut dışında tek bir pozisyon yok. İkinci yarıda görüntü birden değişiverdi. Daha hareketli, daha cesur oynayan bir Fenerbahçe vardı. Sebebi çok açık; çünkü Valbuena oyuna girdi. Valbuena futbol hayatının son döneminde olsa bile uzun aylar Aykut Kocaman'ın haksızlığına uğrasa bile sahaya girdiğinde hiçbir trip yapmıyor. 17 yaşındaki bir delikanlı gibi mücadele edip, sahaya her şeyini koyuyor. Dün gece de böyle yaptı.
Zaman zaman topla fazla oynasa, paslaşmalarda yanlışlıklar yapsa bile özellikle baskılı oynanan iç saha maçlarında Valbuena çok etkili...
Bu hareketlilik art arda kornerler getirdi.
Zaten Fenerbahçe'nin en etkili olduğu anlar belki de ölü toplar. Korner de bir ölü top... İşte bunlardan birinde kaleye vurulan kafa sonucu Osmanlı kalecisi Karcemarskas çizgi üzerinde topu kucakladı. Bütün vücudu kalenin içindeydi. Ama önemli olan topun olduğu yer... Bence gol değil.
Ama kul hakkı da yemeyelim. Çünkü bunun gol olup olmadığına karar vermek için hakem olmak gerekmez... Maç yayını esnasında kale çizgisini gösteren kamera olmadığından dolayı emin olarak konuşamıyoruz ama hissiyatım gol değil... Eğer golse de yardımcıyı kutlar ve kendisinden özür dilerim.
Bu gol Osmanlıspor'un direncini kırdı.
Zaten hızlı adamlarıyla ilk yarıda yakaladıkları kontratakları ikinci yarıda pek bulamadılar ve maçı kaybettiler. Hakemi beğenmedim...
Fenerbahçe'nin net bir elle oynama penaltısını vermedi ve tekrar emin olmamakla beraber bir yanlış yardımcı hakem kararıyla Osmanlıspor'un tüm direncini kırdı. İşte Video Hakem Sistemi (VAR) bu anlar ve goller için gerekli.