Spor Toto Süper Lig'in 32. haftasında Fenerbahçe, sahasında Denizlispor'u Samatta'nın kaydettiği golle 1-0 mağlup etti. Beşiktaş ve Galatasaray'ın yenildiği haftada kritik bir galibiyet alan Sarı-lacivertliler, şampiyonluk yarışına yeniden tutundu. İrfan Can Kahveci'nin ofsaytttan sayılmayan golü çok konuşulurken Fenerbahçe'nin futbolu da çok eleştirildi. SABAH yazarları Ahmet Çakar, Gürcan Bilgiç, Ömer Üründül ve Bülent Timurlenk Fenerbahçe'nin Denizlispor galibiyetini yorumladı. İşte Fenerbahçe'den son dakika haberleri...
AHMET ÇAKAR | "TEMAS MUTLAK, OFSAYT DOĞRU"
Fenerbahçe dün gece 9 puan aldı. Beşiktaş ve Galatasaray kaybetmişti, üstelik Fenerbahçe içeride Türkiye liginin en zayıf takımıyla oynuyordu. Maça baktığımızda Fenerbahçe iyi oynadı diyebilir miyiz? Kesinlikle hayır! Aksine çok ama çok kötü oynadı.
İddia ediyorum o anda maçı seyreden tüm Fenerbahçeliler, 'Kazansak dahi bizim bu futbolla şampiyon olmamız çok zor' der gibiydiler. İkinci yarı Fenerbahçe baskıyı biraz daha artırdı ama kısır baskı. Top sürekli Fenerbahçe'de, Denizlispor defansından dönen topları alan Fenerbahçe ama sadece o kadar. Pozisyon yok.
Ta ki yine Fenerbahçe'nin en önemli silahı olan duran topa kadar. 64. dakikada bir kornerde Samatta kalktı, arka direğe vurdu ve gol oldu. Bu dakikadan sonra yine çok keyifsiz bir futbol, çıkamayan bir Denizlispor, üretemeyen bir Fenerbahçe.
Sonuçta çok kötü futbol oynayan Fenerbahçe, ligin en kötü takımını zar zor yendi. Denizlispor'un bence düşmesi kesin gibi. Hem puan olarak hem oyun olarak Süper Lig'in en kötüleri.
Fenerbahçe'nin İrfan Can Kahveci ile attığı bir golde VAR devreye girdi ve ofsayt diye golü iptal ettirdi. Karar doğru. Çünkü İrfan Can'ın şutunda top önce Szalai'ye çarpıyor ki Szalai o anda ofsayt değil, sonra da ofsaytta bulunan Samatta'nın şortuna çarpıp gol oluyor. Temas mutlak, şort da beden sayıldığına göre ofsayt kararı doğru.
GÜRCAN BİLGİÇ | "'PLAN'LI GALİBİYET"
Emre Belözoğlu'nun ilk maçında neler değişecek diye diktik gözlerimizi maça. Performanslarda veya hatalı kararlarda bir değişiklik yoktu. İlk 45'te Denizlispor topu rakibe verip, oyunu yönlendirdi.
Yine Fenerbahçe'nin sağ kanadına baskı yapıp topu Caner'e doğru yönlendirdiler. Caner de stoperleri çalıştıran merkez ortalarını yaptı. 8 denemede 'sıfır' isabetli şut çektiler.
"AMA İYİ OLAN ŞEYLER DE VARDI"
Bu kadar beyhude çabanın geçen haftalardan tek farklı yönü disiplin idi. Belki duvara çarpıp geri döndüler ama soğukkanlılıklarını kaybetmeden, oyun planlaması içinde ısrarla denediler. Topu kaptırdılar, boşa kaçanlara paslar atılmadı, üç de tehlikeli kontra gördüler kalelerinde. Yine de maç öncesindeki kazanma planını paniğe kapılmadan uyguladılar.
İkinci yarının başlangıcındaki üç dakikalık kâbus baskısı, Denizlispor'un oyunu soğutma çabaları içinde bir türlü tempoya dönüşmedi. Can derdindeki takım, puanın peşine düşerek zamanı Fenerbahçe'nin yapacağı hata için kullandı. Kabul edilmez olan Cüneyt Çakır'ın pozitif futbolu koruyan, kollayan olmamasıydı. Ne kadar yavaş oyun, o kadar az hata. 'Başım belaya girmesin' taktiği.
VAR'daki Abdulkadir Bitigen de 'hakemcik' pozisyonunda temiz bir golü 'ofsayt' haline getirdi. Pasifteki oyuncunun kalecinin görüş alanını etkilemesi gerekiyor. İrfan Can'ın şutu, Szalai'ye çarptığı için gol oldu, Samatta yüzünden değil. Derlerse ki, top Samatta'nın şortuna değdi; yazık!
Altıpasın yakın köşesine yüksek gelen korner atışlarını denediler maç boyunca. İlkinde Ozan kötü vurdu, sonuncusunda Samatta tabelayı değiştirdi. Birlikte kalarak kazanmak ve lige yeniden şampiyon adayı olarak dönmek önemliydi. İkiye inen puan farkı, ikincilik koltuğuna geri dönmek ve yarış için baskıyı yeniden rakiplerin üzerine getirerek son sözü bırakmadılar.
ÖMER ÜRÜNDÜL | "FENERBAHÇE'DE IŞIK GÖREMEDİM"
Fenerbahçe ilk yarıda her yönüyle çok olumsuz bir futbol sergiledi. Tempo düşüktü, organizasyon her zamanki gibi yetersizdi. Topa sahip olma oranındaki (%76) büyük üstünlüklerine rağmen devre boyunca tek net pozisyon yoktu.
Esas sorun alışıldığı gibi ileri uçtaydı. Samatta ve Sinan fizik olarak çok yetersizlerdi. Valencia ise 1-2 verimsiz patlama yapabiliyordu. Ozan Tufan da yorgundu... Bu tabloda Pelkas'ın gayretleri de bir sonuç getirmedi. Bu yarıda tek pozisyona da Denizlispor girdi ama değerlendiremedi. İkinci yarıda ilk devreye göre farklılık Fenerbahçe'nin biraz tempoyu arttırarak yoğun baskı kurmasıydı.
Yine bilinçli atak geliştirmiyor ama arka arkaya duran top ve kornerler ile kale önü karambolleri gündeme geliyordu. Denizlispor bu baskıyı kıramadı. Sonuçta geliyorum diyen gol kornerden geldi. Sonra yine tempo düşüklüğü, risk alan rakip karşısında etkili ataklar 2 tane dışında gelişmedi. Sonuçta önemli bir üç puan kazanıldı.
"Fenerbahçe düne kadarki performansı ve dün geceki görüntüsü ile bundan sonra seri galibiyetler alabilir mi?" sorusunun akıllara gelmesi normal. Ben öyle bir ışık görmüyorum. Nedenine gelince: İleri uçta ciddi problem var.
Samatta gol attı ama başka hiçbir önemli icraatını görmedim. Zaten sezon başından beri de güçsüz... Emre Belözoğlu genç yetenek Osayi'ye güvenmemiş ki maç eksiği olan Sinan'a ilk 11'de şans verdi.
Tabii ki bir katkı gelmedi. Ama sonradan yerine giren Osayi de tam bir hayal kırıklığı idi... Sonuçta Emre Belözoğlu'nun orta sahayı oturtmak için bol malzemesi var ama ilerisi çok sıkıntılı.
Denizlispor dün centilmence bir mücadele verdi. Ama izlenimime göre takım halinde kümede kalacaklarına dair inançları kalmamış... Yoksa bu durumdaki bir takım hakeme itiraz dahi etmeden, bir sarı kart dahi görmeden maç bitirir mi?
BÜLENT TİMURLENK | "GEÇ GELEN ZAFER"
İlk yarı bittiğinde Fenerbahçe'nin rakip kaleye isabetli şutu yoktu, ligin son sırasındaki Denizlispor ise Sacko ile bir pozisyon yakalamış, Sagal'ın şutunu Altay, Altay gibi kurtarmıştı. Evdeki hesap bu değildi elbette. Eldeki kadro, Emre Belözoğlu ile beyaz sayfa açmıştı. Galatasaray ve Beşiktaş'ın kaybettiği haftada Fenerbahçe kazandığı takdirde, Galatasaray'ın önüne geçecek ve Beşiktaş ile de farkı 2 puana indirecekti.
Bir de ara haftada Malatya maçı olduğu düşünülürse son 4 deplasmanında hiç gol atamamış Denizlispor karşısında yapılması gereken ilk yarıda rakibin umutlarını tüketmekti.
Peki neden olmadı? Fenerbahçe iç sahada birçok maçta olduğu gibi tempoyu yine yükseltemedi. Buna iki bekin hücuma kısıtlı katkı vermesi, Sinan'ın maç eksiği ve Pelkas'taki düşüş sebep gösterilebilir. Devre ortasında Emre Belözoğlu'nun takıma neler söylediğini tahmin etmek zor değil. Tahminen şu cümleyi kullandı: Hızlı oynayın, topun yönünü değiştirin, ikinci toplara baskı yapın ve dikine oynarken risk alın...
Fenerbahçe öyle de başladı. Oyunda bir korner ya da serbest vuruştan gelecek gol kokusu vardı. Öyle de oldu... Kornerden gelen ortada Samatta'nın kafası ile Fenerbahçe geç de olsa gole kavuştu. Denizlispor'da Sagal ve Rodallega dışındaki oyuncular mücadele etmekten başka bir özellikleri olmayan, takımı 11'e tamamlayan futbolculardı.
Emre Belözoğlu'nun elinde sihirli değnek yok. Bol ara haftanın olduğu ligde taktik çalışacak boş gün de yok. Fenerbahçe seri galibiyetler almak zorunda. Bir yerden başlamak gerekiyordu. Dün o gündü. Şimdi Malatya deplasmanı ve dönüşte içerideki Gaziantep maçından 6 puan alırlarsa evlerinde derbi kaybettikleri Galatasaray'ın 4 puan önüne geçecekler. Şampiyonluk derseniz; 2 olmadan 1 olunmuyor.