ALİ GÜLTİKEN - BEŞİKTAŞ BASKIYI AŞAMADI
Bu dönemden sonra rakip kim olursa olsun maçlar zor. Her takımın kendine göre lig sonu hedefleri var ve bu da beraberinde baskıyı arttırıyor. Bir de üzerine oyuncu eksiklikleri eklenince takımlar genel performanslarını yansıtmakta zorlanabiliyor. Beşiktaş açısından da Ankaragücü açısından da şartlar böyleydi; ligin sonuna kadar böyle devam edecek.
Beşiktaş maçın ilk yarısında oyunu tamamen kontrol etti. Santrfordaki Aboubakar, Cenk eksiklikleri ve Oğuzhan'ın erken sakatlığına rağmen oyunu Ankaragücü'ne hiç vermedi. Hatta Ankaragücü yarı sahayı geçmedi dersek yerinde olur. N'Koudou penaltıyı atsa oyun çok daha erken kopabilir miydi bilemeyiz ama 2-0 dan sonra bunu söylemek elbette mümkün değil.
Tabii bu kadar baskı çok pozisyon getirdi mi diye baktığımızda 'Evet' diyemiyoruz. Ama her an gol atabilirim düşüncesi hep sahadaydı. Bu da Ankaragücü savunmasını hataya sevk etti. Bunun sonucunda da Ankaragücü stoperi Kulusic'in yaptığı kazalar maçı kazanabilecek golleri getirdi.
Normalde Beşiktaş skor avantajını yakaladığında rakibine çok daha etkili kontratak yapabilen bir takım. Ama dün eksiklikler ve bahsettiğimiz sonuç baskısı, oyunu biraz daha koruma duygusuna götürdü ve Beşiktaş daha fazla kendi kalesinde kalmaya başladı. Bu hem Ankaragücü'nü cesaretlendirdi hem de oyuna biraz daha katılımını sağladı.
Üstüne bireysel hatalarla gelen penaltılar da eklenince iş başka noktaya gitti. Çok rahat kazanılabilecek gibi görünen bir maç iki puan kaybı ve ağır bir faturayla kapandı. Maç sonucunu böyle mi okuyalım yoksa bir ironiyle "Kulusic'in golleriyle değil ben yalnızca kendi formamı giyen oyuncularımın attığı gollerle kazanırım" mesajı mı verdi Beşiktaş sezon sonunda göreceğiz.
AHMET ÇAKAR - HALİS ÖZKAHYA'YI BEĞENMEDİM
Beşiktaş resmen ateşle oynuyor. Geçen hafta Erzurumspor gibi zayıf bir rakibe karşı son 20 dakikada kazandılar. Ama dün gece 2-0 öne geçtikleri maçı kazanamadılar, berabere bitirdiler. Aslında ilk yarıya baktığımız vakit tüm kontrol Beşiktaş'taydı. Fazla pozisyon üretemeseler de Ankaragücü çıkamıyor, inanılmaz dominant bir Beşiktaş izliyorduk.
İlk yarıyı son saniyede Kulusic'in kendi kalesine attığı golle Beşiktaş önde bitirdi. Ama ne olduysa ikinci yarı oldu. İkinci devrenin başında Kulusic, tekrar kendi kalesine attı. 2-0'dan sonra sanki bir sihirli değnek Beşiktaş'a adeta 'dur' dedi.
Bu dakikadan sonra sahada çabuk oynayan, çok çabuk çıkmaya çalışan bir Ankaragücü vardı ki Paintsil'in kişisel gayretiyle ilk penaltıyı kazandılar, son dakikada da Gökhan Töre'nin çok acemice müdahalesiyle ikinci penaltıyı kazanıp zorlu deplasmandan 1 puan almayı başardılar.
TEHLİKE ÇANLARI ÇALIYOR
Artık Beşiktaş için tehlike çanları çalmaya başladı. Bunlar zorlu yarışta son dönemece girilirken ön görülemeyen puan kayıpları. Ama tabii ki takipçileri Fenerbahçe ve Galatasaray'ın maçları şimdi daha da önemli hale geldi. Bakalım onlar ne yapacak...
Hakem Halis Özkahya'yı dün gece hiç beğenmedim. Her ne kadar Ankaragücü lehine verdiği iki penaltıda da kararları kesin doğru olsa da birçok dirsekle ve kolla surata yapılan müdahaleleri cezasız bıraktı. Beşiktaş'ın attığı ilk golde Vida'nın bir oyuncuya dirseği var. VAR'la beraber atladılar. Ve bence Beşiktaşlı N'Koudou, kayan Ankaragücülü rakibinin diz kapağına bilerek ve isteyerek basıyor. Bu da kırmızı kart olabilirdi.
BÜLENT TİMURLENK - KAÇINILMAZ SON
Atiba kenardan Cenk'in formasını isteyip boş tribünlere ya da ekran başındaki milyonlara gösterdiğinde Beşiktaş hem sevinci hem de hüznü bir arada yaşıyordu. Aboubakar sakatken Cenk'in de sezonu kapatmış olması sadece santrfor eksikliği değil birden fazla taşın yerinden oynaması demekti. Ghezzal da yokken Kasımpaşa maçında yaşananlar dün gibi... Ama Ghezzal varken Beşiktaş süper kahramanın sırtında uçan bir takım.
Larin santrfora geçince sol kanatta forma alan N'Koudou'nun maçın başında kaçırdığı penaltı laubalilik... Önce penaltıyı atacak Larin'den ısrarla topu aldı ve ardından ortaya değil direk dibine Panenka vuruşu yaptı. Mümkünse bu dünyada Panenka vuruşunu Sergio Ramos'tan başkası yapmasın.
Erken gol Beşiktaş'ın işini kolaylaştıracaktı. İşte tam da bu yüzden devre biterken Kulusic'in kendi kalesine attığı gol soyunma odasına etkinin devamında bu sefer Rosier'in kaliteli ortasından yine Kulusic'in kendi kalesine attığı golle iki farkı buldular.
Oğuzhan'ın sezonu kapatacak kadar ciddi sakatlığı sonrası 17'de oyuna giren Mensah'ın 84'te kenara gelmesi, N'Koudou-Töre değişikliği Sergen Yalçın'ın sahada kimlerden memnun olmadığının belgesi...
Uzun zaman sonra formayı alan Rıdvan önündeki N'Koudou'nun verimsizliğinden hücuma da destek veremedi. Son iki sezonda 6 penaltı yaptıran Welinton'ın 7'nciyi yaptırması da Ankaragücü'nü oyuna döndürdü. giden Beşiktaş'ta mentol etkisi yarattı.
Hikmet Karaman'ın takımı haftalardır her maçı son dakikaya kadar kovalayan bir yapıya sahip. Son 15'te orta sahadaki ritmini kaybeden Beşiktaş'ta kenardan gelenler oyuna katkı vermeyince "Beşiktaş için sürpriz son" kaçınılmaz oldu. Ankaragücü şampiyonluk yarışında Galatasaray'a büyük bir darbe vurmuştu. Bir benzerini deplasmanda Beşiktaş'a yaşattı.
Oğuzhan'ın penaltı pozisyonunu vermek için VAR'ın uyarısını bekleyen hakem Halis Özkahya'nın Ankaragücülü Paintsil'ın iki pozisyonunda özellikle de sonuncusunda ne kadar kolay, basit ve rahat penaltı çaldığına şahit oldum.
Töre'ye verilen penaltı ile Rıdvan'a verilmeyen penaltı arasında nasıl bir fark var biri gerçekten açıklasın! Fark göreceklerini sanmıyorum. Halis Özkahya bu ülke hakemliği ve adalet adına inancımı kaybettiğim birkaç hakemden biri.
Hem rakibe hem hakeme bu fırsatı Sergen Yalçın ve beklenenin altında kalan bazı oyuncuların verdiğini de söylemek şart! Golcüsü olmadan 2-0'ı bulmak önemli bir kazanımken 2-0'dan 2-2'ye oyunu döndürmek büyük takım refleksiyle bağdaşmadı.
Saha kenarında Sergen Yalçın, oyuna eskisi gibi psikolojik müdahelelerde bulunabilirdi. N'Koudou'nun penaltı atışında yapılamayan müdahale gibi Hikmet Karaman'ın ikinci yarıda oyunu daraltıp açan kanat ve ceza alanı bölgesindeki taktiksel değişikliklerine karşılık verebilirdi.
Hiç kuşkusuz her maçta hatta her puan kaybında çıkarılacak dersler var. Beşiktaş'ın ve Sergen Yalçın'ın hem topladığı puanlar hem de kredisi çok yüksek. Ancak lider bir takım için en tehlikeli ateş rakiplerine vereceği cesarettir. O ateşin kimi yakacağı belli olmaz.