Son dakika...Şampiyonlar Ligi'ndeki temsilcimiz Beşiktaş, dün akşam evinde ağırladığı Ajax karşısında 1-0 öne geçmesine rağmen 2-1 mağlup oldu. Siyah-beyazlılar bu sonuçla birlikte gruptaki beşinci müsabakasını da kaybetmiş oldu. Avrupa'ya veda eden Kartal'da Devler Ligi'nin yanı sıra Süper Lig'deki kötü performans da tartışma konusu. Sabah Gazetesi'nin usta yazarları Beşiktaş'ı masaya yatırdı.
ALİ GÜLTİKEN: KARŞILIKLI BİR MUTSUZLUK VAR
Sezon başında büyük heyecanla beklenen Şampiyonlar Ligi serüveni Beşiktaş adına büyük hayal kırıklıklarıyla devam ediyor. Evinde son maçı olması dolayısıyla karşılaşmaya motivasyonla ve golle başlanmasına rağmen sonuç yine mağlubiyetten öte geçemedi.
"Bu seviye başka bir seviye" cümlesi klasik bir cümle ama gerçeği de yansıtıyor. Marka oyuncuları almak, onların sahada olması sonuca düşünüldüğü gibi yansımıyor. Batshuayi, Alex ve Pjanic gibi oyuncular Şampiyonlar Ligi için transfer edildiler, onlar da Şampiyonlar Ligi var diye Beşiktaş'a geldiler ama karşılıklı olarak bir mutsuzluk olduğu ortada.
Beşiktaş bu oyuncuların performansından hiç memnun değil. Bunun yanında oyuna katkıları da çok fazla olmadı. Bu etki yapamama durumu hem Şampiyonlar Ligi hem de Süper Lig için geçerli. Bu seviyelerde iyi oyuncularınız kadar güçlü bir oyun düzeninizin olması şart.
Birlikte hareket edebilen, maçın 90 dakikasını boşluk bırakmadan oynayabilecek bir yapınız varsa buralarda bir şeyleri başarabiliyorsunuz. Ama bölüm bölüm oynanan oyunlar, birkaç önemli ismin kadronuzda olması dün akşam bir kez daha görüldüğü gibi Şampiyonlar Ligi seviyesi için pek bir şey ifade etmiyor.
Sezon başından bu yana devam eden Şampiyonlar Ligi'ndeki başarısızlık süreci, takımı Türkiye'de de bozdu ve bunun negatif etkilerini Süper Lig'de de gördük. Ama artık buna bir "dur" denmesi gerekiyor.
Şampiyonlar Ligi'nin sonuna geldik ama Süper Lig'de hâlâ uzun bir yol var. Bu kadro Şampiyonlar Ligi'nde de başarı için takviye edilse de asıl hedef olan Süper Lig şampiyonluğu için hâlâ başarılı olabilecek potansiyele sahip. O yüzden bu atmosferden bir an önce çıkmak gerekiyor.
BÜLENT TİMURLENK: VERİMSİZLİĞİ TAŞIYAMADI
UEFA'dan gelecek galibiyet primi, ülke puanı da önemli elbette ama dün gece Beşiktaş için kazanmak bir tünelin ucunda ışığı görmek demek olacaktı. A Milli Takım'ın eylül ayında Karadağ-Hollanda maçları günlerindeki oyuncu kalitesini konuşturmayacak kadar dibe vuran psikolojisi bugünlerde Beşiktaş'ın sıkıntısı. Son şampiyon kolay kaybeden bir takım haline geldi ve buna ligde de çare bulamıyor.
Dortmund ve Sporting maçlarının ilk 20 dakikalarını iyi oynayan ama evinde iki maçın da ilk yarısını geride kapatan Sergen Yalçın'ın takımı dün öne geçtiği ilk 45'te iki farkı bulacak fırsatları tepince filmin sonu yine hüsran oldu. De Souza'nın yokluğunda Mehmet Topal'lı orta saha, Teixeira'nın verimsizliğini bir kez daha taşıyamadı.
12 puanla İstanbul'a gelen ve gruptaki 4 maçta da gol atan Haller'i kulübede başlatan Hollanda ekibi, ilk yarıda defansında verdiği açıkları Beşiktaş değerlendiremeyince ikinci yarıda Fildişi Sahilli oyuncuyu sahaya sürüp tabelayı çevirmesini bildi.
Dün Ajax favori, Beşiktaş ise beyaz sayfa açması gereken takımdı. Ne enerjisi ne de psikolojisi yetti Sergen Yalçın'ın takımının... Son şampiyonun bu kulvarda 5 mağlubiyet alması ülke futbolu için düşündürücü ama Beşiktaş camiası için asıl endişe kasım ayı bitmeden liderin 13 puan gerisine düşen takımın son 6 lig maçında 4 kez kaybettikten sonra sürüklendiği tükenmişlik sendromundan kurtulup nasıl ayağa kalkacağı... Santrfor transferi şart demek kolay ama zor olan Sergen Yalçın'ın yapacakları... Eğer o kafasını kaldırmazsa takımı nasıl kaldırsın..
FATİH DOĞAN: TARAFTAR HAKLI
Beşiktaş'ın Şampiyonlar Ligi'nde Ajax'la maçı var ama tribünlerin yarıdan çoğu boş. Bu alışılagelmiş bir görüntü değil. Bunda Ajax'ın lider gelmesinden ziyade Sergen Yalçın ve futbolcularının formsuzluğu ve törpülenen umutların etkisi var. İyi okumak lazım. Bu fotoğraf camianın sessiz tepkisi... Beşiktaş'ın geçen seneki formatına dönmesi, üzerindeki ölü toprağı görüntüsünden sıyrılması için ciddi bir reaksiyona ihtiyacı vardı.
Ajax maçı iyi bir fırsattı. Beşiktaş, Josef'in yokluğunda Pjanic- Mehmet Topal ikilisiyle ve 4-2-3-1 sistem değişikliğiyle başladı. N'Koudou solda, Larin önde. hastalıktan dönen Batshuayi kulübedeydi. Sakat Antony, cezalı stoper Alvares'in yanı sıra Ajax'ın golcüsü Haller, sağ bek Timber gibi idealden 4-5 oyuncu değişikliği, Beşiktaş'ın ilk yarı hırsıyla birleşince skor ve oyun üstünlüğü geldi.
Özellikle N'Koudou ve Ghezzal çok etkiliydi. Aradığı golü de penaltıyla buldu. Psikolojik olarak rahatlayan Beşiktaş 4-5 net gol pozisyonu da üretti. N'Koudou en iyi maçlarından birini çıkardı. Ancak Larin 3-4 tane net pozisyonu harcadı. Beşiktaş, bir değil 2 tane atsa maçın seyri değişebilirdi.
Ne olduysa ikinci yarı oldu. Haller girdi, Tadic ideal yerine sola geçti. Haller, Larin'e "gol nasıl atılırı" gösterir bir performans sergiledi. Emekler, umutlar, 2.8 milyon Euro galibiyet parası ve ülke puanına katkı heba oldu.
Hakikaten yazık oldu. Verimli oynamayan Alex Teixiera 59'da çıktı, yerine giren Can ve Batshuayi daha erken girse sonuç değişir miydi bilinmez ama sonuç ağır oldu. Maçın özetini Sergen Yalçın ve takımı tribünlere çağıran taraftar yaptı: "Ayağa kaldır, ayağa kaldır Sergen takımı ayağa kaldır..."