Gece uçuşlarının büyük bölümünün uzun mesafe uçuşlar olması, horlayan yolcuları, hem kabin ekibi hem de diğer yolcular için gerçek bir kabusa dönüştürüyor. Yolcuların çoğunluğu uçağın merdivenlerinden gözleri şiş, yorgun ve bitkin iniyorlarsa, o uçakta bir ya da birkaç yolcunun horladığı kolaylıkla anlaşılıyor. 20 milyona yakın insanın horladığı Türkiye'de, ortaya çıkan gürültü kirliliği, sadece çevreyi rahatsız etmekle kalmıyor. Horlayan açısından da, rahat nefes alamama ve vücudun oksijensiz kalmasına bağlı olarak, uykuda tıkanma olarak da bilinen uyku apnesinden, felce ve kalp krizine kadar uzanan bir dizi yaşamsal risklere davetiye çıkarıyor. Bu durum, uçak yolculuklarında horlamayı, horlayan açısından daha da tehlikeli hale getiriyor. Horlama ve uyku apnesinin kişinin rahat nefes almasını engellediğine dikkat çeken DentGroup Çene ve Yüz Protezi Uzmanı Dr. Tuğrul Saygı, uykuda bu kişilerin kanındaki oksijen miktarının ciddi oranda düştüğünü, kalbin kandaki bu oksijen açığını kapatmak için normalden daha fazla çalıştığını ifade etti. Dr. Saygı, "Bu durum da uzun vadede hipertansiyon, aritmi, kalp krizi gibi tehlikeli kalp damar hastalıklarına ve hatta uykuda ölümlere neden olabilir. Ayrıca horlama sırasında beyin yeterli oksijen alamadığı için ani felç riski de önemli bir tehlike olarak karşımıza çıkabilir" uyarısında bulundu. Saygı, horlamanın en kolay ve hızlı tedavi yönteminin horlama protezi olduğuna işaret etti. "Horlama protezleri geceleri uykuda kullanılır ve dişler üzerine oturur. Kişiye özel üretilen horlama protezi, alt çeneye ileri ve aşağı konum vererek, sarkmış olan dokuları tekrar eski gerginliklerine kavuşturup soluk yolunu açar. Bu sayede horlama veya uyku apnesini engeller" diyen Dr. Saygı, diğer tedavi yöntemlerine göre aynı zamanda daha ekonomik olan horlama protezinde, asıl etkinin 3-4 hafta içinde gözlendiğini sözlerine ekledi.