Fethiye, sözlerle anlatılamayacak kadar güzelliklerle dolu bir Akdeniz ilçesi. İlçe tarih boyunca birçok medeniyete ev sahipliği yapmış. Bir yandan tatil yaparken bir yandan da bu muhteşem medeniyetleri tanıma fırsatı buluyorsunuz. Her bir taşın, koyun mutlaka bir hikayesi var. Renklerin dans ettiği Fethiye Ölüdeniz'in bir yanı yemyeşil ağaçlarla kaplı, diğer tarafta ise sonsuz bir deniz manzarası var. İsterseniz tekne turlarıyla adalara yolculuk yapın, isterseniz plajlarında güneşlenip dinlenin. Yetmedi mi paraşütle salınıp etrafı kuşbakışı seyredin. Ya da su altına dalıp denizin sessizliğinin tadını çıkarın. Likya yolunda yürüyüşe çıkıp Fethiye'nin soluk kesen manzarasını seyre dalın. Hangisini tercih ederseniz edin, sadece "İyi ki gelmişim" diyeceksiniz...
AKLIM KAYAKÖY'DE KALDI
Ölüdeniz yabancıların da en çok tercih ettiği yer. Hatta Türkiye dendiğinde ilk akıllarına gelen yer. Özellikle Ovacık beldesinde İngilizler ve Fransızlar yerleşmiş ve iş bile kurmuşlar. Burada hayatlarını uzun süreden beri devam ettiriyorlar. Katıldığım bir köy düğününde bir İngiliz ailesi hem göbek attı, hem de takı merasimine katılarak altın taktı. Bu da gösteriyor ki kültürümüzü de tamamen öğrenmişler, artık bizden biri olmayı başarmışlar. Aklımdan çıkmayan ve en çok etkilendiğim yer ise Kayaköy oldu. Köy meydanına geldiğim anda buranın ne kadar etkileyici olduğunu fark etmiştim. Mübadele yıllarında boşalan köyde, insanların çoğu özel eşyalarını yanlarına almadan yeniden döneceklerini umarak ayrılmışlar. Adeta geçmişlerini ve anılarını terk etmişler. Bu beni derinden etkiledi. Sanki bu harabe evler sessizliğiyle gözyaşı döküyordu. Sahiplerini çağırıyorlardı. Asıl adı Levissi olan Kayaköy'de yaşayan Rumların nüfusu neredeyse 25 bini buluyormuş. Mübadele ile gelen Türkler ise tepelerde yer alan eski Rum evlerine yerleşmek yerine yamaçlara yeni evler yapmayı tercih etmiş ve Kayaköy yıllar içinde neredeyse hayalet köy görünümüne kavuşmuş. 1957 Fethiye depremi ile evler iyice harabeye dönüşmüş olsa da, canlı müze niteliği ile turistlerin büyük ilgisini çekmekte. Eski Kayaköy'de halen yaklaşık 40 hane mevcut. Kayaköy'de gezilip görülecek yerler arasında büyük ve küçük kilise ile 14 şapel bulunuyor. Ayrıca küçük kilisenin yanında bir çömlek atölyesi (Çömlekhane) var.
DERE KENARINDA ÇAY KEYFİ
Fethiye'de görülmesi gereken en güzel bölgelerden biri de Saklıkent. Fethiye ile Antalya arasında kalan 18 kilometre boyunca uzanan ve eşsiz güzellikler sunan bir vadi, Saklıkent. Saklıkent'in Fethiye ile arası da 60 km. Buraya geldiğinizde kendinizi bambaşka hissedeceğiniz kesin. 3024 metre yükseklikteki Akdağ'ın batı etekleri kırık hatlar ile bölünmüş. Bu büyük kırıklar Akdağ'ın kireç taşlarını parçalayarak Saklıkent Kanyonu'nu oluşturmuş. Kanyonun içerisinden Eşen Çayı'nın bir kolu olan Karaçay akıyor. Saklıkent Kanyonu'na sol yamaçta bulunan kayalara bağlanmış tahta bir iskeleden geçilerek girilebilmekte. Yaklaşık 100 metre uzunluktaki tahta iskelenin bitiminde oldukça coşkulu bir şekilde akan Karaçay'ın serin esintileri sizi kendinize getiriyor. Derenin hemen üzerine kurulmuş dinlenme mekanları ve kafelerde bir çay içmenin tadı özellikle şehir insanını özlediği bir keyif.
TAMER ARSLAN