Sabah
05.00'te kalkacak olan Malezya uçağı için Atatürk Havalimanı'na doğru şafak vakti yola çıktım. Türk Hava Yolları ile uçmayı tercih ettim. Böylelikle Malezya Havayolları'nın kesintisiz ortalama 13 saat süren uçuşu yerine Singapur'da 45 dakika dahi olsa bir mola verme ve yere basma şansım olacaktı. Singapur Havalimanı, şüphesiz dünyanın en büyük havalimanlarından biri. İçinde çocuk parklarına kadar her türlü detayın düşünülmüş olduğu bu havalimanı adeta mini bir şehri andırıyor. Ama burada en çok mutlu olduğum hadise sakız çiğnenmesinin yasaklanmış olmasıydı. Bu durum sadece havalimanı için değil, ülke genelinde de geçerli bir durum. Zira sakız çiğnemenin, hem çiğnenirken kötü bir görüntü oluşturması hem de yerlere atıldığında çevreyi kirletmesi nedenleriyle yasaklandığı ülkede free shop'larda dahi sakız satın almanız mümkün değil. Singapur'da dinlenme molasının ardından Türk Hava Yolları ile vedalaşıp, Malezya Havayolları'na aktarma yapmak gerekti. Uçağa yerleştiğim andan itibaren hosteslere adeta âşık oldum. Rengarenk tropik çiçek desenli üniformalarının içinde her biri güzellik yarışmasından fırlamış gibiydiler. Güzel yüzleri ve minik adımlarıyla yaptıkları servisin ihtişamı gerçekten göz doldurdu. Malezya için 45 dakikalık bir uçuş daha vardı ve işte sonunda Malezya'dayım.
ŞEHRİN İÇİNDE ŞEHİR
Kuala Lumpur Havalimanı'nda beni Asım Bey karşıladı. Asım Bey'in Malezya'ya geliş hikayesi bambaşka. Henüz öğrencilik yıllarında Türkiye'den Malezya'ya gelmiş ve burayı çok sevdiği için hayatını burada sürdürmeye karar vermiş. Hatta burada evlenerek, adeta bir Malezyalı gibi yaşamını sürdürmeye başlamış. Malezya'yı bir Malezyalı kadar iyi bilen Asım Bey ile kalacağım yerleşim bölgesi Sunway'e doğru yola çıktık. Tabii ki hava sıcaklığı en az 40 dereceyken gördüğüm yeşillik ve tattığım temiz hava inanılmazdı. Sunway, başkent Kuala Lumpur'da içerisinde evlerin, alışveriş merkezlerinin, otellerin bulunduğu bir yaşam alanı. Adeta şehrin içinde başlı başına bir şehir. Sunway'in içindeki adaş isimli Sunway otelde kaldım. Otel dediğime bakmayın! Otelin girişi Mısır'daki tarihi Sfenks'in bir replikası ve otelin önünde dev bir alışveriş merkezi var. Odama çıktığımda hiç hoşlanmadığım bir durumla karşılaştım. Otelde hiçbir odanın camı açılmıyordu. Benim gibi temiz hava aşığı bir insan için gerçek bir kabus. Camları açmaya çaba sarfederken karşımdaki park dikkatimi çekti. Her şeyin yapay olduğu yani insan eliyle yapıldığı tropik bir orman düşünün! Ama ne orman? İçinde tahta ve halatlardan yapılmış asma köprülerden tutun, yapay dalgalara karşı sörf yapılan özel havuzlara kadar her şeyin düşünüldüğü devasa bir oluşum. Önce gözüme yapay sörf havuzu takıldı. Havuzdaki dalga sistemi çalışmaya başladığı an çocuklar çılgınca sörf yapmaya başladı. Kuala Lumpur'u ziyaret edecek olanlara ilk tavsiyem, Sunway Lagoon Water Park'a gitmeleri. Bu muhteşem parka giderken resepsiyona uğradım ve camların neden açılamadığına dair serzenişte bulunmaya başladım. Ancak çalışanlar haklı bir gerekçe sundu bana. Malezya'da camlar açıldığı andan itibaren yatağınızda davetsiz bir misafir bulmanız işten bile değilmiş. Davetsiz misafir derken ufak bir böcekten bahsediyorum sanmayın, kertenkeleden iguanaya yürüyen her canlı sizi ziyaret edermiş. Daha ufak otellerde ve yerleşim merkezinde kalacak olanları uyarıyorum, aman dikkat!
KUALA LUMPUR'DA MASAJ YAPTIRIN
Malezya'da farklı dinler ve diller var. Ancak resmi dilleri İngilizce ve ülkenin hemen hemen yarısı Müslüman. Örneğin iki Çinli, Çin'in farklı kantonlarından geldikleri için sahip oldukları büyük lehçe farklılıklarından ötürü anlaşamıyor. Bu durumda imdada İngilizce giriyor. Çünkü sadece İngilizce konuşarak anlaşmak mümkün. Ayrıca Kuala Lumpur'a geldiğinizde masaj yaptırmadan dönmeyin. Güleryüzlü personelin yaptığı enfes Uzakdoğu masajları sizi kendinizden geçirmeye aday. Malezya'da ülke dışına çıkması yasak olan durian isimli bir meyve var. Görüntüsü kelek kavunla, Hindistan cevizini andırıyor. Ancak lezzeti tek kelimeyle harika. Bu meyvenin en önemli özelliği canlandırıcı etkisi. Size birkaç kutu enerji içeceği tüketmişsinizcesine enerji yüklemesi yapıyor. Malezya'nın bir diğer önemli özelliği ise deprem bölgesinde olmaması. Dolayısıyla tsunami korkusu olanlar, korkusuzca ziyaret edebilirler.
MALEZYA'NIN TEK ADASI: SPADAN
15 gün için gittiğim seyahat bir aya uzayınca, son bir haftasında yengeç adası olarak da bilinen ve Malezya'nın okyanustaki tek adası olan Spadan'a gittik. Burası bir ada olmasına rağmen upuzun bir köprüden geçerek karayolu ile ziyaret etmek mümkün. Biz de bu yolu tercih ettik. Burada en çok dikkatimi çeken şey, mola verdiğimiz duraklardaki şahane umumi tuvaletler oldu. Orman içinde birer villayı andıran tuvaletlerde, her türlü konfor ve rahatlık düşünülmüş. İklim tropikale çok yakın olduğu için burada da deli gibi yağmura yakalandık. Ama ne yağmur? Bir başladı mı göz gözü görmüyor. Motosiklet sürücüleri ise yağmura yakalandıklarında montlarını çıkartıp adeta deli gömleği misali ters giyerek yağmurdan en az etkilenmenin yolunu bulmuşlar. Bana göre Malezya, imkanı olan herkesin görmesi, tatması ve yaşaması gereken bir deneyim. Petrones Twin Towers'ı uzun kuyruklar yüzünden ziyaret edememiş olmak içimde ukde kaldığından en kısa zamanda bir kez daha Malezya'ya gideceğim.
THAİ MUTFAĞINA ACIDA RAKİP OLAMAYIZ
Thai mutfağı hayatıma bir daha çıkmamak üzere Kuala Lumpur'da giriş yaptı. Gittiğim restoran ise Rama V Fine'dı. Bahçe içerisinde tarihi bir binaya giriyorsunuz ve ikramlar başlıyor. Hayatımda yediğim 'en' acı lezzetleri burada tattım. Buradaki yiyeceklerin tatlarını bizim acılı Adana Kebap ile kıyaslamayı düşünenler, denemesin bile... Yani lezzetleri denemelerini şiddetle tavsiye ediyorum. Ancak buradaki acı hiçbir şeyle mukayese kabul etmiyor. Kendimi ağzından alevler çıkan bir ejderha gibi hissettim desem hiç abartmış olmam. Denemek isteyenlere güzel bir haberim var. Bu bahsettiğim acının etkisi 15 dakika sürüyor ve ağzınızla midenizde herhangi bir araz bırakmadan yerini mükemmel lezzetlere terk ediyor. O tavuklar, sebze yemekleri ve deniz mahsulleri... Gerçekten inanılmaz. Kuala Lumpur'da dünya mutfağının başlıca tüm ögeleri bir arada toplanmış diyebilirim. Çin mutfağından, Fransız mutfağına kendinizi açık bir yemek fuarındaymış gibi hissedebilirsiniz. Kendinizi herhangi bir mutfak kültürüne yakın hissediyorsanız, Kuala Lumpur'da aç kalmanız imkansız. Üstelik, karın doyurmak şurada dursun, ziyafet çekmek bile çok makul bütçelere mümkün. Deniz mahsullerini tatmak üzere gittiğimiz bir restoranda; ıstakoz, karides ve balıktan oluşan bir menü deneyimlemek Türk parasıyla; 4 kişi için 120 TL'ye mal oluyor.
GECE HAYATI ÇOK RENKLİ
Malezya çok enteresan bir ülke ve yönetim şekli de bu tezimi destekler durumda. Malezya'da örneğin sadece beş kasabada şeriat var. Kuala Lumpur'da ise çılgın bir gece hayatı yaşanıyor. Nasıl mı? Rock kafe mi arıyorsunuz, gece kulübü mü, caz bar mı? Her türlü eğlence Kuala Lumpur'da mevcut. Ancak benim için en unutulmazı Kuala Lumpur'un en hip gece kulübü olarak kabul edilen Loft bardı. Adeta Hollanda'daki bir barda eğlenmiş gibi olduk
.