Birinci gün
Gemiyle ilk kez tura çıktığım için günlük tutmaya karar verdim. Her akşam yatmadan önce günlüğüme o gün neler yaptığımı yazdım. İşte bir seyahatten geriye kalan notlar...
Sevgili günlük,
Bu sabah hayatımın
ilk cruise
yolculuğuna çıkacak
olmanın heyecanıyla
Atatürk Havalimanı'na geldim. İstanbul-
İzmir uçak yolculuğu rahat geçti.
Havalimanından bizi alan otobüsle
gemiye bineceğimiz Çeşme'ye geçtik.
Çeşme'de bizi Karavan Cruises'ın personeli
karşıladı. Önce bagajlarımızı
sonra pasaportlarımızı görevlilere teslim
ettik. Bizden sağlık durumumuzla
ilgili bir belge doldurmamız istendi.
İşlemler tamamlandığında her birimize
Celestyal Nefeli'de yolcu olduğumuzu
kanıtlayan, ilerleyen günlerde ineceğimiz
limanlarda pasaport yerine geçecek
birer kart verildi.
Kamarama vardığımda bavulumun
çoktan odama getirildiğini gördüm.
1074 misafir ağırlama kapasitesi olan
gemimiz gibi kamaram da beklediğimden
genişti. İçinde TV, klima ve küçük
bir banyo bulunuyordu.
Tam yatağa uzanıp biraz dinlenmenin
planlarını yaparken kaptanın anonsuyla
can güvenliği tatbikatı için salonda
toplanmamız gerektiğini öğrendim.
Tatbikatın ardından Çeşme'yi arkamızda
bırakarak Sakız Adası'na doğru
yola çıktık. Saat beş gibi Sakız Adası'na
vardık. Yine kaptanın anonsuyla
birlikte gruplar halinde limana indik.
SAKIZ KOKULU ADA
28 milyon sakız ağacının bulunduğu ada tahmin edeceğin gibi sakızıyla ünlü. Yılda 4 milyon dolarlık damla sakızı üretimi gerçekleştiriliyor. Refah seviyesinin yüksek olduğu adada 66 köy bulunuyor. Nüfus ise ortalama 53 bin. Adanın bir diğer önemli geçim kaynağı denizcilik. İlyada ve Odysseia destanlarının derleyicisi Homeros'un burada doğduğu iddia ediliyor. Yolu adadan geçtiği ileri sürülen tarihi kişiliklerden bir diğeri de Kristof Kolomb. Adada yaptığımız gezi sırasında rehberimiz sakızın nasıl toplandığını da anlatıyor. Temmuz ayında ağaçların altı temizleniyor ve buralara kireç dökülüyor. Ağaçların gövdelerine 2-4 mm yatay ve dikey çizik atılıyor. Bu çiziklerden sakız yere dökülüyor. Dökülen sakızlar toplanıyor. Sakız gıdadan mobilyaya birçok sektörde kullanılıyor. Sakız adasında iki köyü ziyaret ediyoruz. İlki Mesta, Ortaçağ köylerinin en uzağı fakat aynı zamanda en iyi muhafaza edilmiş olanı. Köyün tamamı korsan saldırılarına karşı labirent gibi inşa edilmiş. Dar sokaklarında gezmek oldukça keyifliydi. Sokak aralarındaki kafelerden birine oturup gezimin ilk frappe'sini burada içtim. İkinci durağımız Picasso'nun hayalindeki köy olarak ünlenen Pyrgi oldu. Evlerin dış yüzeyi geometrik şekillerle süslü olan köyün meydanı ünlü Zorba filmine de set olmuş. Hatta Anthony Quinn, meydanda sirtaki yaparken ayağını kırmış. Gezimiz bittiğinde gemimize döndük ve akşam yemeğini açık büfe restoranda yedik. Gemimiz denizde yol alırken içeride hayat karadaki gibi devam ediyordu. Canlı müzik eşliğinde eğlenenler, güvertede temiz havanın keyfini çıkaranlar... Gün benim için oldukça yorucu geçtiği için uyumak için kamarama geçtim. Beni en çok endişelendiren konulardan biri gemi yol alırken nasıl uyayacağımdı. Ama daha ilk günden gördüm ki o hafif sallantı rahatsız etmediği gibi deliksiz uyumama da yardımcı oldu.
İKİNCİ GÜN
Sevgili günlük,
Bugün gözümü açtığımda
karşımda uçsuz bucaksız bir
mavilik vardı. Biz kahvaltımızı
yaparken gemimiz 07.30 gibi
Atina'nın Lavrion limanına
yanaştı. Lavrion'dan otobüslere
binip şehir merkezine gittik.
Grubun bir kısmı Akropolis'e
çıkarken diğer kısmı
şehirde gezmeyi tercih etti.
Akropolis'te Atina şehrinin
koruyucusu Athena'ya adanmış
Parthenon Tapınağı bulunuyor.
Akropolis'in hemen altında
yer alan bölgede hediyelik eşya
dükkanları ve kafeler yer alıyor.
Kısa Atina gezimizin ardından
gemiye döndüğümüzde
bize Kaptan Köşkü'nü ziyaret
edebileceğimiz söylendi. Teknolojik
aletlerle donatılmış olan
köşkte her şey bilgisayarlar yardımıyla
yönetiliyor.
Bugün ikinci durağımız ise
akşam saatlerinde vardığımız
Siros adası oldu. Tertemiz, şık
bir ada. İki farklı tepeye inşa
edilen Siros iki farklı kimliğe
sahip. Neoklasik dönemde kalma
zarif ve yüksek tavanlı binalar
geçmişin zenginliğini günümüze
taşımış. Kafeleri, barları,
butikleri, tavernaları ile sıcacık
bir atmosfere sahip.
Akşam yemeğini Kimi
Plajı'ndaki Allou Yialou adlı
restoranda yedik. Restoranın
kadın şefi balığımızı elleriyle
hazırlayıp kılçıklarını tek tek
ayıkladıktan sonra servis etti.
Her şey çok taze ve lezzetliydi.
Yemekten sonra gemimize
döndük. Güvertede kahvemi içtikten
sonra uyumak üzere yine
kamarama çekildim.
ÜÇÜNCÜ GÜN
Sevgili günlük,
Yine güneş ışıklarının
üzerinde pırıl pırıl parladığı
sularda yol alırken yeni güne
başladım. Bir gün önce gemideki
suların biraz klorlu
olduğunu yetkililere iletmiştim.
Kahvaltıya indiğimde
suların değiştiğini
gördüm.
Bu kadar hızlı
geri dönüş almayı
beklemiyordum.
Çok
mutlu oldum.
Gemide
Türk personelin
de görev
yapıyor olması dil problemi
yaşanmasını ortadan kaldırmış.
Türkiye'den gelen
turistler taleplerini rahatlıkla
dile getiriyordu.
Bugünkü durağımız
Nafplion. İlk Yunanistan
Cumhuriyeti'nin başkenti
geleneksel mimariyle şekillenen
rengarenk evleriyle
ünlü. Bugün denize girmeye
kararlı olduğum için şehir
turuna katılmaktan vazgeçip
arkadaşlarımla birlikte
adanın ünlü plajlarından
Karathona'ya gittim. Plaja
gidip dönmek için anlaştığımız
taksiciye 30 euro verdik.
Tüm günü plajda geçirdik.
Deniz tertemizdi,
insanın
girdiği zaman
çıkmak istemediği
türden...
Plajın hemen
arkasındaki
kafeden de yiyecek
ve içecek
ihtiyaçlarımızı
karşıladık. Keyifli saatler
geçirdikten sonra gemimize
geri döndüğümüzde soluğu
spa merkezinde aldım. Deniz
keyfinin üzerinde yaptırdığım
masaj sonrası sanki yeni
bir ben olmuştum. Bu sırada
güverte güneşlenenler ve
düzenlenen yarışmalara katılanlarla
doluydu. Hatta dans
dersi alanlar da vardı.
DÖRDÜNCÜ GÜN
Sevgili günlük,
Bugün Yunanistan'ın en büyük, Akdeniz'in ise en büyük beşinci adası Girit'i gördük. Rehberimiz en fazla zeyinyağı tüketen milletin Giritliler olduğunu anlattı. Zeytinyağı ve çeşit çeşit otlar Girit mutfağının vazgeçilmezleri. Girit'te Hanya limanında vakit geçirdik. Hanya'nın dar sokaklarındaki hediyelik eşya dükkanlarının birinden çıkıp diğerine girdik. Venedik döneminden kalan şehrin limanı restoranlarla çevrili. Yemeğimizi burada yedikten sonra gemimize geri döndük. Gemideki son gecemiz yine eğlenceyle geçti. Gecenin sonunda kamarama döndüm ve bavulumu hazırlayıp kapının önüne bıraktım....
BEŞİNCİ GÜN
Sevgili günlük,
Sabah kamaramdan
ayrılmak oldukça zordu.
Her sabah sonsuz maviye
uyanmaya çoktan alışmıştım.
Ayaklarımı geri geri
gitse de gemiden inme
vakti gelmişti.
Kapıya geldim, kartımı
verip pasaportumu aldım.
Bavulum dışarıda beni
bekliyordu. İşte bir rüyadan
daha uyanma vakti
gelmişti...