165 MİLYON YILLIK BİR HİKAYE
Her adanın hikayesi ana karadan kopmalarıyla başlar değil mi? Yoksa onlara ada dememiz mümkün olmaz. Madagaskar'ın da ana karadan kopuşu işte 165 milyon yıl öncesine dayanıyor. Afrika ve Hindistan'ın birbirinden koptuğu bu dönemde, ilk önce afrikadan kopan Madagaskar milyonlarca yıl sonra bu sefer de Hindistan'dan kopmuş ve Hindistan'ın Asya kıtasıyla birlikte kuzey doğuya çekilmesiyle bir ada olarak Afrika'nın hemen bitişiğinde kalmış. Madagaskar 70 milyon yıldır dış dünyadan izole bir tabiata ev sahipliği yapıyor.
Madagaskar'a şöyle bir bakınca, bu adaya ilk çıkan insanların Afrika'dan geldiğini düşünmemek elde değil. Ancak gerçekler son derece şaşırtıcı. Çünkü adaya ilk gelen insanlar neredeyse dünyanın öbür ucundaki bir adadan gelmişler. Tahminlere göre milattan önce 500 ila 300 yılları arasında büyük bir koloni Borneo adalarından yola çıkıp Madagaskar'a gelmişler. Borneo neresi derseniz, Hint okyanusunun öteki ucunda Güneydoğu Asya sularında! Dünyanın en büyük 3. adası olan Borneo bugün Burnei, Endonezya ve Malezya tarafından bölünmüş bir yerleşke konumunda. İlk olarak Borneolular tarafından keşfedilen Madagaskar'a ilk Afrikalılar ise bu keşiften ancak 500 yıl sonra ayak basmış! Avrupalıların henüz Akdeniz'in dışına çıkamadığı bir çağda Borneoluların yaptığı şey, dünya tarihinin en büyük denizcilik başarılarından biridir, bunun da altını çizmek gerekir.
Madagaskar'da yerleşen ve yayılan insan toplulukları zaman içerisinde Madagaskar'ı bir krallığa dönüştürmüşlerdir. Bu krallıklar öyle büyük güçlere karşı koyarlar ki, Madagaskar'ı geçmek Çanakkale'yi geçmek kadar zor olur Avrupalılar için. Üstelik Madagaskar en büyük savunmasını bir Kraliçenin emri altında yapar. Kraliçe 3. Ranavalona, Fransız sömürgecilere karşı 1883'ten 1897'ye kadar başarıyla ülkesini korumayı başarmıştır. Sonunda zalım Fransız güçleri Madagaskar'a girmiştir ancak Ranavalona'nın savunması bugün bile Madagaskar'a gözleri yaşartan bir kahramanlık hikayesidir. Madagaskar tarihi boyunca pek çok kraliçe tarafından yönetilmiş anaerkil bir toplum olarak dünyaya örnek olmuş bir ülke olmayı başarmıştır.
YEMEK KÜLTÜRÜ
Madagaskar mutfağı dünyanın en geniş mutfaklarından biri olarak görülür çünkü hemen hemen her kültürün etkisi altına giren Madagaskar'da; Afrika, Asya, Ortaasya, Avrupa ve Hindistan mutfağından pek çok yemek harman haline gelmiş ve eşi benzeri olmayan bir çeşitlilik yaratmıştır. İlginç olan ise Madagaskar'da pek çok yemeğin pilav üstü yenmesidir, öyle ki Madagaskar dilinde "yemek" kelimesi "pilav yemek" manasındadır. Bu açıdan ülkemizle büyük bir benzerlik gösteren Madagaskar'da pilav üstü kuru fasülye, pilav üstü döner yemek asla hayal değildir.
MASOALA ULUSAL PARKI
Yağmur ormanlarıyla kaplı 250 mil çapında bir araziye yayılan bu alanda özellikle hayvan çeşitliliğini gözlemlemek mümkün. Madagaskar'a özgü hayvanları bir arada görmek için Masoala Ulusal Parkı ideal bir yer. Bunun yanında park su altı ve su üstü sporlarının yapılabildiği tesisleri de içeriyor. Anlayacağınız tam bir macera alanı!
AMBOHİMANGA'NIN KRALİYET TEPESİ
Madagaskar'ın en kutsal bölgesi olan bu alan, 500 yıl boyunca Madagaskar'ın yöneticilerine ve soylularına ev sahipliği yapmış. Bu egzotik sarayın en ilginç özelliği ise, etrafını çevreleyen duvarın 1857'de limon ve yumurta akıyla yapılan bir çimentoyla inşa edilmesi! Evet kerpiç ve toprak dururken limon ve yumurta akıyla duvar yapmak kimin aklına gelmiş bilinmez ancak, duvarlar hala sapasağlam yerinde duruyor.
BAOBAB YOLU
800 yıllık Baboab ağaçlarının gölgesinde uzanan bu yol, dünyaca meşhur bir manzaraya sahip. Tozun toprağın içinde Morondava ve Tsiribihina'yı birbirine bağlayan yolda yolculuk etmek bir ayrıcalık olarak görülüyor.
NOSY BE
Madagaskar'a bağlı küçük bir ada olan Nosy Be, kusursuz güzellikte sahillere ve turkuaz bir denize sahip. Üstelik Madagaskar'daki en keyifli yemek imkanı Nosy Be'de. Siz kumların üstünde güneşlenirken yemeğiniz sahile servis ediliyor. Yemek nedir derseniz, denizden ne çıkarsa var Nosy Be'de. Özellikle jumbo karideslerin lezzeti tartışma kabul etmiyor.