İsviçre denince akla gelen ilk şehirler hangisidir; Lozan, Basel, Zürih... Biraz daha meraklı iseniz arkadan Cenevre, Luzern ve St. Gallen de gelir. Ya Lugano? İsviçre'nin komşu ülke İtalya ile sınır komşuluğu yapan, doyamayacağınız kadar yeşilin yani ormanın hakim olduğu bir şehir... Şehri turistik yapan en önemli özelliği ise iki ülkeye yayılan Lugano Gölü'ne sahip olması. Ormanlarla kaplı Lugano gölü kıyıları, İtalyan Alplerindeki büyük göllere göre daha dik ve ıssız. Şehri büyüleyici kılan da bu gölün yapısı. Göl, Lugano'nun düşük nüfusu, yaya ve bisikletin öncelikli tutulduğu trafiğiyle temiz kalabilmiş. Şehrin içindeki göl bisikleti, kano ve beach, tekne turu gibi etkinliklerle vakit geçirip doğal güzellikleri temaşa edebiliyorsunuz. Turizmin kaçınılmaz olarak yemek ile iç içe olduğunu unutmadan Lugano'daki restoranlara göz atalım.
AQUA RESTAURANT
Lugano'da göl manzaralı seçkin restoranlardan biri Aqua. Genç ve işini bilen garsonların yönlendirmesiyle kendinizi ön taraftaki tertemiz masalarda buluyorsunuz. Menü ile ilgili gayet aydınlatıcı bilgilere sahipler. Tattığımız yemeklerin istisnasız hepsi çok lezzetliydi. Özellikle vegan burger ve safranlı risotto tavsiye edilir. Tatlı olarak ise limonlu ve çilekli parfenin tadı damağımızda kaldı. Yediğiniz yemekler, ödediğiniz hesaba değiyor.
CAFE VANINI
Lugano'nun en bilinen kafesi. Özellikle meydandaki dondurmacısı açık ara şehrin en iyisi. Hem meydanı seyredip hem de güzel bir kahve eşliğinde farklı tatlılar ve sandviçleri tadabiliyorsunuz. Bizim tavsiyemiz mutlaka ve mutlaka bitter çikolata ve sütlü dondurma. Klasik Türk dondurmalarından farklı olarak kremanın hakim olduğu, gelato dedikleri bir dondurma çeşidine sahipler.
SPAGETTI HOUSE
Lugano'nun en bilinen makarnacılardan. Göl manzaralı, büyük masalar ve kalabalık gruplarla dolu mekanda hemen hemen herkesin önünde bol malzemeli spagettiler var. İsmi Spagetti House olsa da menüde pizza ve salatalar da mevcut. Biz de masalardaki spagettileri görünce bir spagetti pomodora ve karidesli spagetti denedik. Spagetti pomodoro çok lezzetliydi ancak karidesli ne yazık ki beklentimizi karşılamadı. Porsiyonlar oldukça büyük, rezervasyon yaptırmakta fayda var.
BAR RISTORANTE OLIMPIA
Lugano meydanındaki bir başka kafe restoran Olimpia, yemeklerinden ziyade daha çok çay saati ve sandviç menüleriyle tatmin ediyor. Burası da Lugano'nun en işlek restoran barlarından bir tanesi. Yediğimiz avokado somon ve teriyaki soslu tavuk sandviçler çok lezzetliydi. Akşam yemeği denememizde ise ana yemeklerde umduğumuz lezzeti bulamadık.
İSVİÇRE'DE OUTLET Mİ?
Bankalarıyla ünlü İsviçre tahmin edebileceğiniz gibi pahalı bir ülke ancak burada yüzünüzü güldürecek bir outlet var. Eğer alışverişi seviyorsanız burası tam size göre. Outlet Fox Town lüks markalardan orta karar olanlara kadar birçok ürün bulabileceğiniz bir alışveriş merkezi. Lugano merkezdeki mağazalara göre buradaki fiyatlar daha uygun diyebiliriz. Saatlerin nasıl geçtiğini fark etmeden elinizde taşımakta zorlandığınız poşetlerle çıkabiliyorsunuz.
RÜYA KASABA VE DAĞ
Zengin İsviçre'nin turistik kenti Lugano'da çalışan kesim genellikle İtalyan... İtalyan bir garsona 'Nereyi görmeliyiz' diye sorunca anında "Morcote" yanıtını verdi. Lugano Gölü kıyısında yaklaşık merkeze 15-20 dakikalık uzaklıkta bir sahil kasabası Morcote. Lugano'ya gitmişken mutlaka gidilmesi, gezilmesi gereken yerlerden. Küçük dükkanları, göl kıyısındaki şirin lokantaları, muhteşem sessizliği ve tabiatı ile sizi kendine hayran bırakıyor. Sıra sıra restoranların hemen hemen hepsi aynı tarzda menüye sahip. Morcote'de mekanlar hem teras hem de cadde üstü küçük iç dükkanlara sahip. Bizim gittiğimiz restaurant ise Rıstorante Pizzeria della Posto idi. Bol peynirli ve sebzeli bir pizza ile tagliatelle afredo'yu denedik, gayet lezzetliydi. Yemekten sonra Morcote'yi boydan boya yürüyüp, yediklerinizi eritip bol oksijen depolayabilirsiniz. Lugano'da yapılacak bir önemli etkinlik de Monte san Salvatore'ye çıkmak... Şehir merkezinden çok fazla kuyruk beklemeden iki füniküler ile çıkılan Salvatore muhteşem dağ ve göl manzarasına sahip. Nefes kesici manzarasını görünce elinizde telefonla nereyi çekeceğinizi şaşırıyorsunuz. Lugano'ya gelince mutlaka görmeniz gereken yerlerden. Sessiz, dingin ve muhteşem bir doğaya sahip Salvatore'de oturup bir kahve içip birkaç saatinizi geçirebilirsiniz.
KORNA DUYMAMAK, DUMAN SOLUMAMAK
Lugano şehri için eklenmesi gereken önemli bir gözlemim daha var. Orada konakladığımız bir hafta boyunca hiç korna sesi duymadığımı söylesem, inanır mısınız? Batı güzellemesi yapmak niyetiyle bunun altını çizmiyorum; lakin insanlar birbirini beklemeyi, yol vermeyi, karşısındakine süre tanımayı biliyor. Onlar için korna belki de tehlike anında başvurulacak bir emniyet tedbiri... Kornayla iletişim kurmanın ilkellik olduğunun çoktan farkına varmışlar. Bir önemli konu da sigara içmenin yaygın olmaması... Sağda solda yasak tabelası olmasa da sigara içmenin hemen hemen hiçbir yaş grubunda yaygın olmadığını görmek, duman alerjisi olanlar için güzel bir detay...
