Adapazarı'nda 3 gece önce çıkan kız yurdu yangınında ölen 2 kızcağızı, arkadaşları canları pahasına kurtarmak istemiş ama kapıları açamamışlar. Feci şekilde yanarak ölen kızlar son anlarında, "Dolap düştü, kapıyı açamıyoruz. Saçlarım tutuştu" diye yalvarmışlar ama ne çare... Feci gerçeği ise kurtulan kızlar şöyle anlatıyor: "Yaşça büyük olanlarımız güvenlikçi abiyle 'nöbetçi anne' Gülcan Açar'a yardım edip diğer kızları kurtardık. Yanan 2 arkadaşımız, balkon camını kırıp terasa çıktı ama yangın merdiveni kapısı kilitliymiş. Kapılarını açamadıklarını söyleyince tekmeyle, omuzla açmak istedik. Duman ve zehirli gaz doluydu. Biraz daha dursak biz de ölecektik. Koşarak aşağı indiğimizde itfaiyecilere söyledik. Ama önce alt katları yangından kurtarmaya çalıştılar. Hemen çıksalar, ikisi de kurtulurdu. "
'HEPSİ ÖZ KIZIM'
Gece nöbetçisi olan Sosyal Hizmet Uzmanı Ruşen Yapar ise kâbus anlarını şöyle anlattı: "Hepsi banyolarını aldı. Oradan daha yeni yatağa gidiyorlardı. Çığlık duyup fırladım. Çatı katımız ahşap ve oldukça eski. Fare kaynıyor. Kızlardan biri merdiven aralığında fareye basmış. Onu teselli ederken çok hafif bir parlama gördüm. Çocuklara haber verip aşağı inmelerini söylerken alevler büyüdü. Kaçarak aşağı indi kızların çoğu. Bazıları uykuya dalmıştı. Zor uyandırdık. Ablalar dediğimiz büyük kızlar kendini ateşe atıp didindi. Elif adlı kızımız en az 3- 4 kardeşini tek başına kurtardı. Uykusu ağır olan bir tanesini battaniyesiyle uyur halde sürükleyip çıkardı. İtfaiyeye aracından bir gaz maskesi aldım. Takıp yukarı çıkarken son anda bir itfaiye amiri görüp kollarıma sarıldı ve engelledi beni. 3 kız annesiyim ama bunların hepsi benim öz kızım gibi. Acımı tarif edemem..."
YENİ YURTLARI...
Yanan kız yurdunun kullanılamaz hale gelmesinden sonra kurtulan genç kızlar sosyal hizmetler il müdürlüğüne bağlı yaşlılar huzurevine yerleştirildi. Huzurevinin sakinleri arasında bulunan yaşlı yurttaşlarımız ise bundan son derece memnun oldu. Acıdan doğan sevinçlerini, "Bu yavrucaklar bizim torunlarımız sayılır. Ev sahibi olarak onları bağrımıza basıp bir anlamda gerçek dedeleri, nineleri gibi davranacağız onlara. Hepsi şu an için üzgün yakında kendilerini toparlayıp, burayı da cıvıl cıvıl, kıpır kıpır, rengarenk yaparlar" diye anlattılar.