Türkiye'nin adli tıp konusunda büyük ayıpları var mı? Uğur Mumcu cinayetinde delillerin kaybolduğu çok konuşuldu. Uğur Mumcu 1993'te öldürüldüğünde, bugün konuştuğumuz adli teknikler yoktu. Biz de bu bilinçte değildik. Şimdi tüm teknikler çok daha iyi ama artık geriye dönüp bir şeyler yapma şansı yok.
Olay yeri incelemesinde son dönemde yapılan en büyük hata olarak neyi görüyorsunuz? Olay yerinden veri toplamak çok önemlidir. Bazen araştırma alanı 5-10 kilometreyi bulabilir. Ancak Bostancı'da terörist ele geçirilirken, yeterince büyük bir sarı çizgi oluşturulmadı. 17 Ağustos depreminde pek çok kişinin kimlik tespiti yapılamadı. Halbuki büyük çadırlar kurulup tek tek otopsilerinin yapılması gerekliydi. Ağustos'ta 10 sene dolacak ve kayıplar ancak şimdi ölü olarak kabul edilecek.
Hüseyin Üzmez olayında Adli Tıp raporu çok tartışıldı. Sizce neden çelişkili raporlar çıktı? O olaya kadar, sistem yanlış işlediği için pek çok kişiye daha benzer hatalı raporlar verildi. Bir kere bu rapor verilirken, dokuz on tane adamın karşısına küçücük bir çocuk oturtuluyor çocuk zaten o anda eziliyordu. Raporu verenler arasında psikiyatrist yoktu. Bunun için aynalı oda gerekir, tartışmalardan sonra çocuk aynalı odada incelendi.
Sizce Türkiye'de dünya adli tıp kitaplarına geçecek hangi vaka önemli? Bilge köyü katliamının dünya adli tıp kitaplarına geçeceğini düşünüyorum. Bununla ilgili özel bir çalışma yapacağız. Katillerin canlı yakalanmasına çok seviniyorum, çünkü iyi analiz edilirlerse, durdurulabilir. Bu katliam Türkiye'nin sosyolojik açıdan değişimini de gösteriyor. ABD'de yapılan araştırmalara göre cinayet nedenleri arasında ilk neden paradır. Türkiye'de para çok daha aşağılardaydı, ama bu katliamın para için yapıldığı anlaşılıyor. Bu da Türkiye'de suç profilinin artık değişime uğradığının göstergesi olacak. Bu kişilerin IQ'larına kadar araştırılması gerekli.
Adana'da 8 kişilik ailesini öldüren eski astsubay cinayetinde sizin ilginizi ne çekti? Bu tip hasta kişilerin iyi gözlenmesi gerekir. Cinayetlerin ardından yazdığı mektup, vicdan azabı çektiğini gösteriyor. Bir yanı şeytan bir yanı melek gibi... Mektup aklanma istediğini gösterir. Neden yaptığını anlatmaya çalışıyor. Bir yandan da herkes onu tanısın istiyor. Katillerde şan şöhret merakı da vardır.
Münevver Karabulut cinayetini nasıl yorumluyorsunuz peki? Başın gövdeden ayrılması şeklindeki cinayetler, Türkiye'de çok yeni. En vahşi cinayet türlerinden biridir. İtiraf etmek gerekirse ben doçentliğime kadar böyle bir model hiç görmemiştim. Bu tip cinayetler öğrenilir. Haberler, sinemalar bunu tetikliyor. Sperm örneklerinin kime ait olduğunun bulunması çok önemli.
'PSİKOLOJİSİ BOZUK KİŞİLERDE BENZER VAKALAR TETİKLEYİCİ'
Annesinin boğazını kesen Başak Aydıntuğ bunu daha planlı yapsaydı ve itiraf etmeseydi, otopsi raporu onun yaptığını gösterir miydi? Adli tıp cinayeti çözmez. Olay yeri incelemesi çözer. Adli tıp destekler onu sadece. Bana bıçağı getirip "Bu bıçakla bu cinayet işlenmiş olabilir mi?" diye sorarsanız, "Olabilir" ya da "Olmaz" derim. Ölüm zamanı tayini için de bu geçerlidir. Otopsi cinayetin kaçta işlendiğini gösteremez.
SBS'ye girmesine izin vermediği için annesini öldüren 11 yaşındaki kız, Başak Aydıntuğ'u örnek almış olabilir mi? Psikolojisi bozuk olmayan kişi böyle birini örnek almaz. Ama bozuk olan kişi için bu tip vakaların hepsi birer tetikleyici unsurdur. O cinayetin iyi incelenmesi gerekli. Kopya cinayetten daha çok internet oyunlarını örnek alıyorlar. Öldürmeyi daha çok bir oyun gibi görüyorlar.