ŞEHRİ deniz sularından koruma amaçlı yapılmış, Karadeniz sahil yoluna paralel giden bariyer ve tretuvarlar, kentin zemininden yüksekte kalıyor. Kentin içinden geçen ve dere yataklarını birbirine bağlayan köprü ve geçitler ise çok alçağa yapılmış. Bu orantısızlık, şiddetli yağan yağmurlarda kendisini gösteriyor. Dere yataklarında biriken sular, ağaç dallarını, kovuklarını, hatta bazen ağaçların kendilerini bile söküp, selin sürüklediği ne varsa önüne katarak, geçit ve köprülerde toplanıyor. Biriken bütün bu cisimler devasa bir kütle oluşturup, adeta hiç istenmeyen ve hesapta olmayan birer baraj vazifesi görüyor ve sular ne dere yatağına ne de denize kavuşabiliyor. Ne yatak ne de akacak bir deniz bulamayan sular, geçit ve köprülerin altından değil, üzerinden çağlamaya başlıyor. Sonra da, doğruca kentin üzerine gelen ve önüne kattığı her şeyi yutan bir felakete dönüşüyor. İşte bu plansız yapılanma, 4 saatlik bir selin ardından gelen bu büyük afetin başlıca nedenini oluşturuyor.