Okullarını başarıyla bitiren çocukları Canan ve Kaan'ı karne hediyesi olarak memleketi Trabzon'a götürmek isteyen Beykent Üniversitesi öğretim üyesi Ahmet Ofluoğlu yakın arkadaşı ve hemşerisi sanayici Bülent Çebi ile 20 Haziran sabahı yola çıkmıştı. Kastamonu'nun Cide ilçesine ulaştıklarında ise otomobil uçuruma yuvarlanmış, Ofluoğlu'nun iki çocuğu ve Bülent Çebi kazada ölmüştü. 3 gün kurtarılmayı bekleyen Ofluoğlu, 6 gün yoğun bakımda kaldıktan sonra yaşama dönmüştü. Hastaneden taburcu olduktan sonra ilk olarak kazanın nedeniyle ilgili olarak kafasındaki sorulara yanıt bulmak isteyen Ofluoğlu, Cide'ye gitti. Kazanın olduğu yolun ve uyarı tabelalarının kusurlu olduğunu savunan Ofluoğlu, şunları söyledi:
'BÖYLE YOL GÖRMEDİM'
"Yola çıkmadan önce otomobilin bakımını ve muayenesini yaptırmıştım. Oraya gidene kadar Amasra yollarında çok daha tehlikeli yollar geçtim. Ben zaten Karadenizliyim, o yolları biliyorum. Hayatımda bir tepe üstüne çıkıp da 180 derece dönen ama eğimi değişen bir yol görmedim. Kötü şoför sayılmam ama o yolu algılayamadım. Tek isteğim yolun düzeltilmesi. İki dozer 1 hafta çalışsa o yol düzeltilir. Orası düzeltilip çocuklarımın ölümünün bu işe faydası olduğunu anımsatacak bir yazı belki bir hoş seda olur."
'LASTİKTEKİ SUYLA DUDAKLARIMI ISLATTIM'
KAZADANsonra otomobilden nasıl çıktığını tam olarak hatırlayamadığını söyleyen Ofluoğlu yaşadıklarını ise şöyle anlattı: "Sanırım ön camdan çıktım. Oğlumun yanına gittim. Kızım yukarıdaydı, yanına gidemedim. Oğlumun yanına gittikten sonra oraya düştüm. Boynumu hareket ettiremiyordum. Sol kolum, üzerinde süründüğüm için ezildi. Üç gece orada kaldım. Bulduğum bir lastiğin içindeki suyla dudaklarımı ıslattım. Bir de yanımdaki pet şişeden su içtim. Orada beni bulan başçavuş, 'Beni gördüğüne hiç sevinmedin' dedi. Kastamonu için 'ayı çıkabilir' derler ya. Bir ayı gelsin diye çok bekledim ama gelmedi. Bu haleti ruhiye içinde ne yemek, ne ölüm korkusu, ne başka bir şey umurumdaydı. Yaşama isteği olan insan orada dayanamazdı."