Fransız kanalı TV 2, 2003'te bir tiyatro sanatçısını mayosu, tacı ve peleriniyle "sahte Azra Akın" yaparak bir limuzinle Paris'teki Türk Başkonsolosluğu'na getirdi. Başkonsolos, sahte dünya güzelini kabul etti. Ancak olayın kamera şakası olduğu ortaya çıkınca resmi kanallar devreye girdi ve programın yayımlanmamasıyla diplomatik krizin önüne geçildi.
'MAALESEF TÜRKÇE BİLMİYOR'
Bu öykü Hartum, Yeni Delhi, Meksiko büyükelçilikleri ile Rodos, Paris, Karaçi başkonsolosluklarında İdari Ataşe olarak görev yapan Sedat Erden'in, Hayal yayınlarından yeni çıkan "Karşı Apartmanda Yaşayanlar" adlı öykü kitabında yer aldı. Erden'in anlatımına göre Muavin Konsolos, Azra Akın'ın Paris'te olduğunu ve Başkonsolosu ziyaret etmek için menajeriyle birlikte bir limuzin ile Başkonsolosluğa geldiğini, haberci ve kameramanlarla dolu bir grubun kabul edilmeyi beklediğini bildirdi. Başkonsolos da konukların hemen odasına alınması talimatını verdi. Olaylar daha sonra şöyle gelişti: Başkonsolos, Dünya Güzellik yarışmasını izlememişti ama görüşme sırasında, "Londra'da dünya güzeli seçilirken sizi televizyondan izlemiştim. Televizyonda göründüğünüzden de güzelmişsiniz" diyerek övgüde bulundu. Ancak Dünya Güzeli Türkçe konuşmalara tepki vermeyince devreye menajeri olduğunu söyleyen sakallı bir adam girdi ve "Dünya güzeli bir Türk işçisinin Hollanda'da doğan kızıdır. Maalesef Türkçe bilmiyor ama kendisiyle Fransızca veya Hollandaca konuşabilirsiniz' dedi. Başkonsolos aynı iltifatı Fransızca tekrarlarken, Türkiye'nin AB süreciyle ilgili bir de demeç verdi: "Avrupa'daki bazı çevrelerin, Türkiye'nin AB'ye girmesi hususunda kuşku duymaları beni şaşırtıyor. Türkiye, işçisiyle, işvereniyle uzun zamandır zaten Avrupa'nın içindeydi. Son yıllarda spordaki başarılarımızla da Avrupa'nın parçası olduk. Şimdi de bu güzel kızımızla Avrupa'nın kalbini fethettik." Hikâyede, sakallı menajerin Dünya Güzeli'ne "köklerini unutmadı" diyerek bir de kaval çaldırdığı ve ardından Büyükelçi'yi ziyaret ettikleri yer alıyor. Erden, Büyükelçi'nin konuşmasının ardından, Dünya Güzeli'ne, "Genç olsaydım bu akşam sizi mutlaka yemeğe davet ederdim" diyerek konukları güldürdüğünü de aktarıyor. Erden, hikayenin sonunda yayının nasıl durdurulduğunu anlatmıyor ancak SABAH, bu olayın Paris- Ankara arasında yeni bir krize dönüşmeden önlendiğini öğrendi. Edinilen bilgiye göre, o dönemde Ankara ve Paris'teki Büyükelçiler bizzat devreye girdi. Kanal, bu kaseti yayınlamadı.
