Şehir merkezindeki restoranlar harem-selamlıkken 'acaba evlerde durum ne' diyerek Suudi Arabistanlı bir aileye konuk olduk. Burada 'orta halli' sayılan bir ailenin Mekke'nin bir hayli dışındaki gösterişli evi, daha çok bir saray yavrusunu andırıyor. Anne, baba ve dört çocuktan oluşan çekirdek bir aile kalıyordu bu saray yavrusunda. Evin büyükleri 'Türkiye'den gelen misafirler için' oradalardı. Mekke'ye özgü özel bir taştan yapılan dubleks evde alt kat erkeklere, üst kat da kadınlara ait. Evi bir kale gibi kuşatan yüksek avlu duvarlarını geçerken söylediler kadınlarla erkeklerin ayrı ayrı oturacağını. Evin mütevazı ve okumuş sahibiyle birkaç gün önceden tanıştığımızdan böyle bir şeyi en azından o ev için aklımdan bile geçirmemiştim. Erkeklere ait alt katı gezdirdikten sonra kadınların yanına üst kata çıktığımda ikinci şaşkınlığımı yaşadım. Mermer merdivenlerin bitiminde kapıyla bölünmüş kadınlara ait bölümde herbiri birbirinden güzel ve genç görünümlü Arap kadınları vardı. Öyle modern ve bakımlılardı ki, sadece bir anlık da olsa içimden, 'erkeklerin onları bu kadar saklamaları çok doğal' diye geçirdim.
KADINLARIN SERVİSİ
Kadınlar katının girişindeki büyük masa sadeydi. Ortada; birinde makarna ve fırınlanmış tavuk, ötekinde kuzu çevirmesi olan iki büyük tepsi, salatalar ve bolca içecek olan bir masa. O yemekte daha iyi anladım insanların burada neden elle yemek yediğini, fırınlanmış tavuk ve kuzu çevirme başka türlü yenmiyordu ki ve bunlar onların en sevdiği yemeklerdendi... Kınalı tırnaklı, altınbilezikli ellerle yapılan servis muhteşemdi. Salonda babaannenin servis için bizi beklediği söylendiğinde böyle güzel bir servis bulacağımı bilmiyordum. Çay servisini evin en büyük kadını yaparmış evlerde. Altın yaldızlı bardaklara elleriyle doldurdu çayları. Evin güzel sahibesi ve babaanne çocukların fotoğraflarını istediğim kadar çekebileceğimi belirttiler. Alt kattaki babadan da izin isteyecektim tabiki yayınlamak için. Neyse ki o da itiraz etmedi. Biz de evin en özgür bireyleri, hareme de selamlığa da rahatça girebilen çocukları fotoğrafladık. Herkes mutluydu bu evde. Özellikle de kadınlar ve çocuklar.
KADIN-ERKEK SABAH NAMAZI
Saat sabahın 04.00'ü... Hacıların kaldığı otellerin önü Kâbe'ye giden servisleri bekleyen insanlarla dolu. Tatlı bir serinlik var havada Mekke gündüzlerine inat. Çoktan dolmuş Kâbe'nin içi. Dışarıda kadınlı erkekli binlerce insan yanyana omuz omuza bekliyor ezan vaktini ve sonunda geliyor sabah namazı saati. Hep birlikte eğilip kalkıyor insanlar; rengarenk ışıl ışıl yüzlerce insan. İzleyenler de var bizim gibi. Birkaç küçük ağaççık gölgeliyor Kâbe'nin misafirlerini, 'keşke burada daha çok ağaç olsa, neden ağaç yok ki' diye düşünmeden edemiyor insan. O küçük ağaççıklar devleşiyor deklanşöre basınca. Tıpkı namaza gelen tüm Müslümanlar gibi... Yavaştan bir ışık demeti süzülüyor kulelere doğru. İşte bunlar günün en güzel saatleri.