On yıllar boyu isyanlar, çatışmalar, operasyonlar, katliamlar, firarlar, ölüm oruçlarıyla anılan Bayrampaşa'nın tarihinde en kanlı sayfa, 19 Aralık 2000 günü 6'sı kadın 12 tutuklunun ölümüyle çoğunun da yaralanması hatta sakat kalmasıyla sonuçlanan "Hayata Dönüş Operasyonu..." O kanlı gecenin ağır bilançosunun kurbanlarından biri de TKPML TİKKO davası sanıklarından Eyüphan Başar'dı. Başar, 6.5 yıl yatıp, ölüm oruçlarının 47'nci gününde yapılan operasyonda ağır yaralandığı İstanbul Bayrampaşa Cezaevi'ne 9 yıl sonra ilk kez gitti.
BİNAYI GÖRDÜ, RENGİ SARARDI
Yol boyu oldukça neşeliydi... Doğup büyüdüğü Sivas'tan deyişler mırıldanıyordu bize. Ne zaman ki Bayrampaşa kavşağını döndük, cezaevini uzaktan gördük, rengi sarardı. Hele yıkıntılar arasından süzülüp koğuşuna, arkadaşlarının gözleri önünde tutuşup can verdiği avluya ulaştığımızda sesi titremeye, gözleri buğulanmaya başladı. Sonra ağır başlı ama haykırışa benzer hallerde anlattı o meşum süreci:
ÜŞÜR ÖLÜM BİLE...
"Ölüm orucu sonucu yakalandığım Wernicke- Korsakoff hastalığından hafızam zayıfladı. Hastaneden çıktığımda beni Edirne Cezaevi'ne naklettiler. Orada bir grup devrimciyle ben de kendimi yakmışım, hatırlamıyorum. Ama buradaki katliamın her saniyesi ruhuma kazılı. Uykudaydık hepimiz. Sabah seher vakti tavanı delip süzüldüler. Giyinmemiştik, üşüyorduk... Bak şu gördüğün duvar deliği var ya, işte oraya bir ağır makineli tüfek kurmuşlar, tarıyorlar. Çatıya yakın duran şu küçük pencerelerin her birinin arkasında birer jandarma komando pusulanmış, G3 tüfeklerin namluları ateş kusturuyor. Gaz bombaları yağmaya başladı. Biz D1 Blok'ta TİKKO grubu ve MLSPB'den arkadaşlar aynı koğuştayız. Tam karşısı da DHKPC, onun arkasındaki blokta kadın tutukluların C 1 Bloku. 6 kız arkadaş orada yakılarak öldürüldü. Barikatlarımızı uzun süre yıkamadılar. Birkaçı hariç hepsi kar maskeli... Saat 11.00'e kadar devam etti ateş ve bombalama."
YARI BAYGIN GİBİYDİK
Ses ve göz yaşartıcı bomba sanıyorduk. Meğer sinir gazı da atmışlar. Elbiseni yakmıyor ama vücudunu yakıp eritiyor, derilerin damla damla eriyip dökülüyor parmak uçlarından. İrade dışı hareketler başlatıyor ayrıca. Yarı baygın, felçli gibisin ama her şeyin de farkındasın bir yandan. Havalandırma boşluğuna çıkıp nefes almaya çalıştık ama bu defa orası bombalanıp tarandı. Erkekler kısmından da 6 arkadaş o sırada öldürüldü. Kadınlar bölümüne daha da gaddar davranmışlar. Onlar anlattı sonradan, dediler ki, 'Giriş kapısını yaktılar.' Kimyasal maddeyle hem de. Normal yangın kademeyle yayılır, oysa bir iki saniye içinde tüm koğuş yandı. Şimdi kurbanlık pazarı yapmışlar burayı. Bu halkın yiğit evlatlarından aldıkları kurbanlar yetmedi demek ki!.."