Hazreti Yusuf yıllarını geçirdi atıldığı o kuyuda. Sabrın sonu selamet oldu, çıktı o kuyudan. Gidip sultan oldu koca diyarlara. Adaşı Yusuf Karaca da karanlık bir kuyunun dip köşesinde 3 gündür. Madene indi, dehlizlerde yürüdü ve bir anda patlayan gazla canını yitirdi madenci Yusuf. Şimdi de o kuytu kuyunun derinliğinde emek yoldaşlarıyla birlikte. Bu hafta sözün bittiği yerde, şehit madenci Yusuf Karaca'nın evindeyim.
Allah dayanma kudreti versin hepinize.
- Ah be Savaş Abi. Hep seyrederdik senin programlarını. Felakete uğrayanları yayınlardın bazen. Mukadderat ama yanlışlar da çok be abi. O maden ocağını düzeltmeyen, ölüm kuyusuna çeviren zihniyete isyan ediyoruz
Başka madenci var mı ailede?
- Dedem emekli madenci. Konuşsana dede!
- 27 senem geçti benim de o kuyularda. Kaç defa göçük oldu, gaz patladı bizim oralarda da.
Niye madenci yaptın oğlunu?
- Hiç istemedim. İnşaatlarda çalışırdı Yusuf'um. Bir sigortası olsun, emekliliği olsun isterdi. Yapma etme dedim ama girdi madene.
İhmal büyük diyorlar. Sen anlarsın?
- Gündüz vardiyasında mühendis girip gaz ölçmüş. Ama bunlarınkine girmemiş. Gaz dediğin anında dolar galerilere. Her vardiyada ölçüm yapmak gerek. Miden bulanırsa, baş ağrısı, takâtsizlik başlarsa atmalısın kendini dışarı.
O dediğin belirtiler olmamış mıdır peki?
- Olmuşsa da korkudan ses edememişlerdir. İşi bırakıp çıkarlarsa bin türlü azar işitiyorlardı çünkü. 'Atarız tutarız' diyorlardı.
Ne olacak peki şimdi geride kalanlar?
- (Eşi Ümmühan yanıtlıyor) Şu an tek düşüncemiz cenazesinin çıkarılması. Geceleri o hali geliyor gözümün önüne. Sanki kızıyor, 'Beni burada bıraktın' diye.
(Bu sözlerden birkaç saat sonra 39 yaşındaki Yusuf'un cenazesi çıkarıldı. Babası takma dişinden teşhis etti genç madenciyi.)