İstanbul'un 500 yıllık kahvehane geleneği gazeteci Savaş Ay tarafından kitaplaştırıldı. "İstanbul Kahvehanelerinden" adlı rehber kitap, Kültür A.Ş tarafından yayımlandı. Başlangıçta 'kıraat' yani okuma mekanı olarak kullanılan, daha sonra sosyal mekanlara dönüşen kahvehaneler sosyolojik arka planıyla birlikte modern yaşam biçimine direniş noktaları olarak görülüyor.
YÜREKTEKİ KORKU
Kitap sayesinde, İstanbul'un ilk kahvehanelerinin 1550'lerde Halepli Hakem ve Şamlı Şems tarafından Tahtakale'de açıldığını öğreniyoruz. Zamanla edebiyat, semai, yeniçeri, tulumbacı, karagöz, çalgıcı, meddah, esnaf kahvehaneleri oluşmuş. Turistik kahvehaneler dışında yarım asırdan daha fazla bir süredir İstanbul'un tarihi semtlerinde yaşamını sürdüren kahvehaneleri gezen Savaş Ay; mekanların hikayelerini dinlerken "Bir dahaki gidişimde bıraktığım yerde bulamayacağım korkusunu yüreğimde taşıyarak" demekten kendini alamamış. Kitapta, Samatya'daki 70 yıllık Arap Derviş'in Kahvehanesi'nden Cihangir'deki Firuz Ağa Camii'nin bahçesine 100 yıl önce kurulan Asmalı Kahvehane'ye; Cibali'de 140 yıl önce Ermeniler tarafından kurulan Çınaraltı Kahvehanesi'nden pek çok Türk filmine de evsahipliği yapmış Erol Taş'ın Kahvehanesi'ne kadar birçok mekanın öyküsü yer alıyor.