Eski Türkiye'nin hafızalara kazınan simge görüntülerinden birinin kahramanı Zöhre Kınık. Bundan tam 22 yıl önce 14 Temmuz 1995'te Cumhuriyet Üniversitesi Sivas Hemşirelik Meslek Yüksekokulu'ndaki mezuniyet törenine başörtülü oldukları için alınmayan 3 öğrenciden biri olan Kınık'la o travmatik dönemleri ve Türkiye'nin geleceğine dair umutlarını konuştuk. İşte Kınık'ın anlattıkları:
İNİSİYATİF VERİLSE YİNE YAPARLAR
O dönem neler yaşadınız? Bize 'Başörtülü olarak yemin edemezsiniz' dediler. Behiye'ye verilmesi gereken plaketin ikinciye verildiğini duyunca dayanamayıp içeriye girdik. Behiye mikrofonu alıp 'Okul birincisiyim ama törene katılmama izin verilmiyor' deyince bir öğrenci 'Kes sesini' diyerek saldırdı. Ben de onu kurtarmak için hamle yaptığımda keplerimiz alındı, yerlere atıldı. O görüntüler olmasa belki de mezun olamayacaktık.
Yaşadığınız travmayı atlatabildiniz mi? O zihniyetteki
insanlara bugün
inisiyatif verilse, geçmişte
yaptıklarını tekrar yapmayacaklarının
garantisi var mı?
Travmayı atlatmamız çok zor
oldu. Biz bu meselelerden hiç bahsedemedik,
unutmak, bir daha hatırlamamak
üzere gömmek istedik. Ama
hiç unutamadık.
İş hayatınız nasıl geçti? 1997'de Göztepe Dispanseri'ne atandık. Asıl baskılar o zaman başladı. İlk 10 gün bizi çalıştırmadılar, Kartal SSK Hastanesi'ne gönderdiler geçici görevle. Kılık kıyafet genelgesiyle hayatımız kabusa döndü. Behiye ve Hülya baskılardan işi bıraktı. Tek başıma kaldım. Defalarca 'uyarma', 'kınama', 'maaştan kesme' cezaları verildi, 'görevleri kasten yapmadığım' iddiasıyla soruşturmalar açıldı. 2000'e kadar 3 hükümet değişti, ama baskı değişmedi. Başhekim yanına çağırıp 'Eğer başınızı açmazsanız bizi görevden alacaklar. Lütfen başınızı açın' diyordu. Millet hizmet bekliyordu, biz bunlarla uğraşıyorduk.
16 NİSAN MİLAT OLACAK
Bugünleri hayal edebiliyor muydunuz? Baskıların hiç bitmeyeceğini
sanıyordum. İlk çocuğum erkek olmuştu.
Bebeğimi kucağıma aldığımda kızım olmadığı
için dua etmiştim. Çünkü kızım da benimle aynı
sorunları yaşayacaktı. Şimdi kızım var. Bu sorunları
yaşamayacağı için çok sevinçliyim. Türkiye'de bu
anlamda çok kısa sürede büyük bir devrim yaşandı.
16 Nisan'da tercihiniz ne olacak? Özgürlüklerimizi kısıtlayan bir dönemden huzur içinde çalıştığımız bir döneme geldik. Eski karanlık günlere dönmek istemiyoruz, hiç kimsenin de o karanlık günlere dönmeye niyeti yok zaten bunu görüyoruz. 16 Nisan bunun için bir milat olacak.