Eskiden çocuklar için sokaklar yegâne eğlence yerleriydi. Çocuk için sokak demek oyun oynamak, paylaşmak, iletişim kurmak demekti; koşmaktı sokak, maç oynamak için biçilmiş kaftandı, arkadaşlarla ip atlamak, çizgi oyunu oynamaktı, yakan topla birbirini yakmaktı. Sokak demek komşunun camını kırmaktı belki de. Eve gecikince anneden azar işitmekti.
Kısacası sokak hem neşeydi hem hüzün! Çünkü çocuk hayatı mahallesindeki sokakta öğrenirdi. Geçmişte sosyalleşme ve psikolojik gelişim açısından mahallede oynanan oyunlar, sokaklardaki şenlik havasındaki arkadaş grupları önemliydi. Günümüzde büyük şehirlerde büyüyen çocuklar ne sokak biliyor ne de mahalle kültüründen haberdar. Büyüklerde sokaklardan yükselen neşeli çocuk seslerini duyamıyor. Ya evler? Evlerde de çocukların oynadığı oyunlar yok muydu? Vardı elbette. Hatta anne-babada katılırdı oyunlara. Ama artık sanal dünyada oynanan oyunlar var.
Hayata dokunmadan, paylaşmadan, ekranlara dokunarak yetişiyor çocuklar. Çeyrek asır öncesine kadar oynanan birçok oyunu anne- babalarının anılarından öğreniyor belki de çocuklar. "Ah nerede o eski çocukluk, o eski oyunlar?" dediğinizi duyar gibiyim.
Çocukların evlere hapsolmadığı, hayattan soyutlanmadığı dönemlerden bir seçkiyle geçmişi yâd etmeye ne dersiniz? Belki her oyun yer almayacak burada, ama sokakların neşesi adına hatırlayalım hep birlikte!
Kör ebe, birdirbir, gazoz kapağı, halat oyunu, ip atlamaca istop, çember çevirme, sözcük bulmaca, sessiz film, ateş-toprak-hava-su, iple şekillendirmece... Çocuk oyunları say say bitmez!
SOKAKTA OYNANAN OYUNLAR?
MİSKET
Misketler yan yana dizilir. Elde kalan misketle de diğer oyuncuya "Hangi baş, sağ baş mı, sol baş mı vurulacak?" diye sorulur. Söylenen yöndeki başı vurursa misketleri alır ama söylenen baş vurulamamışsa vurduğu kadar misketi alır. Misket oyunun çeşitli versiyonları da vardır.
SEKSEK
Tebeşirle yere çizilen kareler üzerinde sayılar da yazılır. Taşla ve tek ayak ve çift ayakla baştan sona ilerlenilir. Gerektiğinde tek ayak ile de taş sürüklenebilir. Eğer taş dışarı çıkar ya da çizgiye basılırsa sıra diğer oyuncuya geçer.
YAKAR TOP
İki eşik grup olur. Ortada duran çocuklara top ile atış yapılır. Öbür taraftaki atıcı da aynı hızlılıkta ortadakileri yakmaya çalışır. Eğer topu ortadakilerden biri tutmayı başarırsa can kazanır.
YAĞ SATARIM BAL SATARIM
Çocuklar bir daire oluşturacak şekilde çömelir ve elinde mendil olan kişi daireyi oluşturan çocukların etrafında "Yağ satarım, bal satarım, ustam ölmüş ben satarım" diyerek hızlıca dolanır. Sonrasında mendili dairede duranlardan birinin arkasına bırakır. Mendili bıraktığını anladığında çömelmiş kişi ayağa kalkar ve diğerinin kendi yerine geçeceği yere kadar kovalar.
MENDİL KAPMACA
Çocuklar "Aldım verdim, ben bunu yendim" tekerlemesiyle kim kimin ayağına ilk basarsa grup elemanlarını seçmeye başlar. Böylece iki ayrı gruba ayrılır, karşılıklı çizgilere dizilirler. Ortada da mendili tutan biri vardır. Çizgiden çıkış yapan çocuklar mendili almak için mücadele eder. Ama kim alıp kaçarsa ve diğer çocuk tarafından ebelenirse başarısız olur.
SEKİZ KUYULU TAŞ
İki kişi tarafından 32 taşla oynanan oyunda karşılıklı dört çukur kazılır. Her çukurun içine dört taş konur. İlk oyuna başlayan çocuk kendine ait çukurlardan dört taş alır, istediği çukurdan başlayarak sırayla çukurlara bir taş koyar. Sonra diğer çocukta aynısını yapar. Her kim kendi çukurlarına bir taş bırakmayı başarır ve rakibinin taşlarını da toplarsa oyunu kazanır.