Türkiye'nin en iyi haber sitesi
ADALET CİNGÖZ

İstanbul yarı merkez mi?

Chin-Tao Wu, Çin yemeği yapmak üzere evime geldi... Chin-Tao Wu kim mi? Kültürün Özelleştirilmesi kitabının yazarı... Bildiğiniz gibi kitap, İletişim Yayınları, sanathayat dizisinden çıkmıştı. Wu, bir süredir İstanbul bienali gibi büyük sergilerin mali kaynakları üzerine çalışıyor.
Chin-Tao'yla bienallerin geleceğini konuştuk. Taipei ve İstanbul'u, Berlin ve Paris'le karşılaştırdık. İtiraf etmem gerekir ki İstanbul'da durum Taipei'den çok daha kötü... Twitter'dan ve Birgün gazetesinden okuduğum kadarıyla Chin-Tao, İKSV Genel Müdürü ile son kitabı için söyleşi yaparken tatsızlık yaşamış. Bundan dolayı hala çok üzüntülüydü. Umarız hiç de ırkçı ve agresif bilmediğimiz Görgün Taner, Chin- Tao'nun kalbini kazanır. Genç sanat tarihçisine göre İstanbul Bienali, sponsorlarına aşırı tabi olmakla ve 2003'te Japon tütün şirketi gibi bir sponsoru olmasıyla diğer bienallerden sıyrılıyor. Diğer bienallerde görünür logolar, devlet fonlarını kullanan şirketlere aitken İstanbul bienallerinde özel sektöre ait logolar ön plana çıkıyor. Merkez, yarı-merkez ve periferi olarak sanat dünyasının bölündüğünü de anlatan Chin-Tao, Berlin'in merkez ama İstanbul'un yarı-merkezle periferi arasında gidip geldiğini düşünüyor.
"İstanbul Bienali'nin küratörleri değil, İstanbul kenti merak uyandırıyor", diyor...
Chin-Tao'nun elinden Miso çorbası içerken bir sonraki İstanbul bienalinin küratörlüğünü kim yapsa diye konuştuk... Pilav ve karideslere geçerken ortaya bir isim attım, Okwui Enwezor'u... Chin-Tao, "çok yanlış olur", dedi... "Sonuçta Okwui Enwezor'un Documenta'dan yaptıklarını biliyoruz, bildiğimiz birini izlemek için onca yol yapıp niye İstanbul'a gelelim?" dedi. Ve yine bir soruyla karşılık verdi:
"Hou Hanru'nun yaptıklarını bilenler Lyon'a gittiler mi sence?"
Aldı beni düşünceler... Bayramın ilk gününe taşınacaktı bunlar elbette... Lyon'a gitmiştim. Hou Hanru ne yaparsa takip ettiğim söylenebilirdi. Ama onun sadık bir takipçisi olduğum söylenemezdi. İrmik helvam için Datça bademlerini kavururken bugüne kadar İstanbul bienalleri küratörleri gözümün önünden geçti. Takipçileri var mıydı? Onları merak ederek bienali ziyarete gelen... Ortak bir noktaları var mıydı? Önümüzdeki bienalin küratörünü kim seçecekti?
Peki ben olsaydım, kimi seçerdim? Helva demlenirken aklıma geldi... Kesinlikle bir yazarı, bir filmciyi ya da bir müzisyeni küratör olarak seçerdim bu kez... Brian Eno'nun, Brighton festivalinin küratörü olduğunu duyduktan sonra kesinlikle bambaşka bir alandan bir ismin bienali kurmasını-elbette danışman uzman bir ekiple- isterdim... Çağdaş sanat denilen popülerleştikçe kuralları muhafazakarlaşan ve sanattan uzaklaşan oyunun içinden birini değil yani... Merak tüm izleyici kedileri öldürebilir bence işte o zaman...

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA