Türkiye'nin en iyi haber sitesi
EMRE AKÖZ

Hazırloplar çağında klasikleri okumak

Olkan Özyurt'un dünkü haberi önemli. Klasik eserler, çizgi roman halinde okunabilir mi? Tartışmaya yol açan NTV Yayınları'nın, dünya klasiklerinden Shakespeare'in "Macbeth"ini yayınlaması oldu.
Bu eseri Kafka'nın "Dava"sı takip edecekmiş. Ardından Tolstoy'un "Savaş ve Barış"ı, Oscar Wilde'ın "Dorian Gray'in Portre" si ve diğerleri geliyor.
Bu konu önemli, çünkü mesele sadece klasiklerin çizgi roman haline getirilmesinden ibaret değil. Başka alanlarda da aynı olay karşımıza çıkıyor.

***
Şu soruyla başlayalım:
Belli bir araçla oluşturulmuş olan bir yapıt, başka bir araçla ifade edilirse, eski yapıt ile yenisi arasındaki ilişki nedir?
Yani yazı aracılığıyla kurulmuş bir yapıt (diyelim ki Kafka'nın 'Dava'sı) çizgi roman yapılırsa, orijinal "Dava" ile çizgi "Dava" arasında nasıl bir ilişki vardır?
Bir kere şunu rahatlıkla söyleyebiliriz: Orijinal Dava "ne ise odur". Yani biriciktir.
Onun çizgi romanı ise orijinale kıyasla hem fazladır, hem de azdır.
Fazladır: Çünkü orijinal "Dava" sadece metinden oluştuğu için "görsel" değildir. Çizgi roman onu görselleştirerek, fazladan bir özellik katar.
Azdır: Çünkü çizgi roman, mantığı gereği, "Dava" metninin ancak bir kısmını okuruna sunar. Kalanını kırpar!
Yani daha okura ulaşmadan önce orijinal yapıt ile çizgisi arasında temel farklar vardır.

***
Peki ben klasiklerin çizgi roman haline getirilmesine karşı mıyım?
Hayır; karşı değilim.
Tutku derecesinde olmasa da çizgi romanları çok severim. (Söylemesi ayıp, Türk çizgi roman dünyasına mütevazı katkılarım olmuştur.)
Sorun şurada: "Klasik yapıt" ile "çizgi yapıt" arasındaki ilişki, esas olarak 'hikâye' üzerinden kurulur.
Çizgi romancı klasik yapıttan hikayeyi alır; kalanını kendi imgelemiyle oluşturur. Yani yorum yapar. Sinemada da bu böyledir, tiyatroda da...
* Yayınevi, "Bu çizgi romanı okuduğunuz zaman yapıtın orijinalini okumuş olacaksınız" demediği sürece... * Çizgi romanı satın alan da, "Orijinal yapıtı okumuş sayılırım" demedikten sonra bir sorun yoktur.

***
Peki ya tersi olursa?
Yani çizgi romanı okuyan kişi, kendini yapıtın orijinalini okumuş sayarsa ne olur?
Bunun ne gibi bir sakıncası var?
Şöyle: Bilhassa klasikler söz konusu olduğunda, hikayenin çok da önemi yoktur.
Klasiklerin ilginçliği ve önemi, gayet tanıdık hikayeleri bile bambaşka bir üslupla anlatmalarından gelir.
Büyük yazarları, 'normal' yazarlardan ayırt eden özelliklerden biri üsluplarıdır.
Tabii bir de psikoloji meselesi var: Klasikleri kaleme alan büyük yazarlar, insan ruhunun arkeologlarıdır.
Kazarlar da kazarlar!

***
Dolayısıyla klasik yapıtı (romanı) başka bir araçla dönüştürdüğünüzde, mutlaka ortaya orijinalden farklı bir şey çıkar.
Usta yönetmen şahane bir 'Don Kişot' filmi çekebilir. Ancak o film asla Cervantes' in "Don Kişot"u olmaz. Olamaz.
Bir nokta daha...
Kendimizi kandırmayalım: 'Hazırloplar' çağında yaşıyoruz. 'Savaş ve Barış'ın çizgi romanını okumuş bir kişinin, daha sonra merak edip yapıtın tuğla kalınlığındaki aslını okuması çok düşük bir olasılıktır.
Çünkü kolay olan, zahmet gerektireni kovar. Ve sonunda iş Woody Allen'ın esprisine kadar dayanır: "Hızlı okuma kursuna gittim. 'Savaş ve Barış'ı yirmi dakikada okudum. Olay Rusya'da geçiyor."

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA