Türkiye'nin en iyi haber sitesi
EMRE AKÖZ

Un var, şeker var, yağ var. Sıra geldi helva yapmaya...

İçişleri Bakanı Beşir Atalay, Kürt sorununu çözmeye yönelik demokratik açılım çabalarının ilk perdesini dün anlattı. Söyledikleri farklı bakımlardan yorumlanabilir.
Bana çarpıcı gelen sözlerinden biri şuydu:
"Bilmem kaçıncı sınıf bir düşünce kuruluşu Türkiye ile ilgili birkaç satır yazdı diye kendimizi küçümsüyoruz.
"Yani şöyle mi diyeceğiz: 'Bizim bunları düşünecek devlet adamımız, siyaset adamımız yoktur, bizim bu konulara kafa yoracak terör uzmanlarımız yetişmemiştir. Bizim bunları analiz edecek komutanlarımız yoktur, emniyetçilerimiz, bilim adamlarımız yoktur.' Bunu mu demek istiyoruz?
"Niye kendimize haksızlık yapıyoruz? Bu konularda Türkiye'de büyük zenginlik var. Ön yargıları kaldırarak, rahatça görüşme zeminini oluşturarak bunları aradığımızda, o zenginliği keşfediyoruz, buluyoruz. Kendi insanımıza bunu yapmamalıyız. Biz kendi insanımıza güveniyoruz."

***
Kürt (ve PKK) sorunlarının bitmesi, küresel düzenin bir gereğidir. Ancak bunu pratikte Türkiye yapacak. Yani başkası değil, 'biz' çözeceğiz ve bu kapasiteye sahibiz.
Bir kısmına bizzat şahit oldum: Bakan Atalay çeşitli fikirleri büyük bir sabırla dinledi. Adeta bir öğrenci gibi notlar aldı.
Böylece sorun hakkında ne kadar zengin bir fikir birikimi olduğuna, olaya ne kadar farklı açılardan bakılabildiğine bizzat şahit oldu.
Keşke GK Başkanı Org. İlker Başbuğ da onun gibi olsa. Konuşmalarına bakıyorum; bir kaç 'devletperest' akademisyene takılıp kalmış durumda.
Halbuki devletçi zihniyetin bu işi çözemediği, hatta tam tersine körüklediği ortaya çıkmış durumda.
Savaşa değil, barışa katkıda bulunmak istiyorsa, GK Başkanı başkalarına da kulak vermeli.

YAZARIN BUGÜNKÜ DİĞER YAZILARI
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA