Türkiye'nin en iyi haber sitesi
EMRE AKÖZ

İsmail Beşikçi boğazlaşmadan korkmuyor mu?

Bir aydının Kürt sorununa ilişkin doğru saptamalar yapması, çözüm önerilerinin de makul olduğu anlamına gelmez. Örnek mi? İşte İsmail Beşikçi...
1939'da Çorum'da doğan Beşikçi, Kürtler hakkında yaptığı sosyolojik çalışmalar ve rejimi sorgulayan fikirleri yüzünden (ve bir 'Türk' olmasına rağmen) 'Kürtçü' diye damgalandı.
Neticede 17 yıl hapiste yattı.
Kitapları yasaklandı.

***

Kürt sorununu çözmeye yönelik demokratik açılım çalışmaları haliyle İsmail Beşikçi'yi bir kez daha gündeme getirdi.
Beşikçi, Ortadoğu'da 40 milyon Kürt yaşadığını... Bunların özellikle Irak, Türkiye, Suriye ve İran arasında dağıldığını... Bu parçalanmışlığa, Birinci Dünya Savaşı' ndan sonra İngiltere ve Fransa'nın yol açtığını... Kürtlerin şimdiye dek asimile edildiğini, yok sayıldığını... Bugün de Lüksemburg gibi 450 bin nüfuslu devletin milyonlarca Kürt'ün geleceği hakkında 'ahkâm' kestiğini söylüyor...
Ayrıntılar tartışılabilir elbette ama Beşikçi'nin dünden bugüne gelen saptamaları genel olarak doğrudur.
Ya bundan sonrası?
***

Neşe Düzel
'in Beşikçi ile yaptığı uzun röportajı okudum. Bazı bölümleri hiç aklıma yatmadı. Hatta rahatsız etti.
Bunların zirvesi şu cümleler oldu:
'Kürtler, Kürtlerle birlikte yaşasınlar. Sağlıklı bir öneridir bu...' (Taraf, 7 ve 8 Eylül)
Beşikçi'nin ne demek istediğini biraz daha açayım. Şunlar da onun cümleleri:
"Kürt sorununda nüfus ve toprak çok belirleyicidir. Çünkü Kürdistan dediğinizde, belirli bir yerdeki çoğunluktan söz ediyorsunuz. Siz diyebilirsiniz ki, Kürtlerin beş milyonu da İstanbul'da yaşıyor. İstanbul'da sekiz milyon Kürt yaşasa da orası Kürdistan olmaz. Ama Hakkâri'de hiç Kürt yaşamasa da orası yine Kürdistan'dır. Çünkü Kürt sorunu, aslında bir toprak sorunudur!"
***

"Biz ayrı devlet kurmak istemiyoruz" dediklerinde Abdullah Öcalan ve PKK'yi eleştiren İsmail Beşikçi, olaya yüzde yüz milliyetçi bir ideolojiyle bakıyor.
Nasıl sert Türk milliyetçilerinin bir kısmı bugün, 'Alsınlar Diyarbakır'ı, çeksinler gitsinler' diyorsa... Beşikçi de 'Herkes kendi evine' diyor özetle...
***

Korkunç bir yaklaşım bu!
Beşikçi'nin sözlerinden şu çıkıyor:
"Diyarbakır ve havalisinde" bağımsız bir Kuzey Kürdistan devleti kurulursa... Ülkenin batısında; İstanbul'da, Ankara'da, İzmir'de, İzmit'te, Bursa'da, Antalya'da hayat aynen devam edecek...
Hayır, efendim; öyle olmayacak!
1915'te gördük... 1934 Trakya olaylarında gördük... 6/7 Eylül 1955 olaylarında gördük... Maraş'ta, Çorum'da, Malatya'da gördük...
Düne kadar dostça yaşamış, birbirlerine yardım etmiş insanlar, azıcık kışkırtmayla canavar kesilebiliyor.
Ülke doğuda bölündüğünde; Türk milliyetçileri, fırsatçılar, yağmacılar, haydutlar batıdaki Kürtleri rahat bırakır mı sanıyorsunuz?
Kan gövdeyi götürür!
Özetle: Ulus devletlerin egemenliklerinin bir kısmını Avrupa Birliği türü büyük yapılara devrettiği şu küreselleşme çağında, Beşikçi'deki 'devletperestliği' anlayabilmiş değilim.
Onun 'sağlıklı' dediği öneri bence 'katliama davet'!
Beşikçi, 'Bağımsız devlet için bir iki milyon Kürdün ölmesi, göze alınması gereken bir bedeldir' diyorsa...
Başka sorum yok!

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA