Türkiye'nin en iyi haber sitesi
EMRE AKÖZ

Tarafsızlıkta gazeteci ile yargıcın farkı

Bizde demagoji boldur. Örneğin burada sık sık "yargı tarafsız olmalı" diyorum ya... Üsluplarından, "Ergenekon dostu" olduğu anlaşılan birileri, "Peki ya siz gazeteci olarak niye tarafsız değilsiniz" diyor. Anlatayım...
Gazetede, yukarıda değindiğim meseleyle ilgili birçok bölüm var:
1) Haber toplama bölümü... 2) Yazılan haberlerin elden geçirildiği, düzeltildiği, çeşitlendirildiği, zenginleştirildiği bölüm... 3) Yorum bölümü... 4) Haberin seçildiği ve okura sunulduğu bölüm...
Gazetecinin "tarafsızlığı", birinci ve ikinci bölüm için geçerlidir.
Yani haberleri alırken ve genişletirken gazeteciler tarafsız olmalıdır.
Konuyla ilgili rakamlar ve sözler doğru olmalı, eğer varsa çatışan tarafların iddiaları, haberde yan yana yer almalıdır.

***

Buna karşılık hangi haberlerin, ne şekilde gazeteye gireceği tamamen yayın yönetiminin tercihidir.
Günümüzde çeşitli siyasi konumlamalar var: "Demokrat", "liberal", "milliyetçi", "askerci", "İslamcı", "solcu", "laikçi" gibi...
Gazete bu temel siyasi çizgilerden hareketle bir harman sunar okura: Yani o zihniyete uygun haberleri verir.
Örneğin Ergenekon Davası başladığından beri, Hürriyet ve Milliyet gazeteleri, şebekeyi zor durumda bırakacak haberleri okurlarına ya sunmadılar ya da arka plana attılar.
Yorumculara gelince: Onların da durumu çok farklı değil. Hayata belli bir açıdan bakıyorlar, okur da zaten o gözlüklerle nelerin göründüğünü anlamak için yazıları okuyor.
***

Bir örnek vereyim: Bugün bazı solcular, üniversite eğitiminin parasız olmasını talep ediyor.
Ben bu fikir karşısında nasıl tarafsız olabilirim? İmkânsız!
Eğitim bedava bir süreç değil ki: Hocaların ve her türlü idari/hizmetli personelin maaşları... Isıtma, aydınlatma... Laboratuvarların ve kütüphanenin finansmanı...
Üniversiteler kamyonla para yutan kurumlar. Nasıl parasız olur? Bedava olursa, masrafları kim karşılayacak?
***

Ben tam tersini savunuyorum:
Üniversite eğitimi tamamen paralı olmalı.
Nasıl paralı? Daha önce de yazmıştım...
Şöyle: Öğrenci üniversitede okurken para ödemeyip borçlanacak... Mezun olup iş bulduktan sonra borcunu küçük miktarlarla, azar azar ödeyecek.
Böylece öğrencinin, para ödediği eğitimin kalitesi hakkında söz hakkı olacak. Şimdi ise her şey YÖK'e bağlı...
***

Gördüğünüz gibi taban tabana zıt iki fikir var elimizde. Bunlar arasında tarafsızlık mümkün mü?
Elbette değil. Yorumcu birini tercih edecek, savunacak ve karşı fikrin yanlışlığını göstermeye çalışacak.
Ama tabii bunu yaparken, karşı tarafın taleplerini ve iddialarını doğru biçimde okuruna yansıtacak. (Tarafsızlık işte tam o noktada.)
Özetle, haberde tarafsızlık olur ve olmalıdır. Ama onun sunumunda ve yorumunda tarafsız olunamaz.
Avrupa Birliği sürecine olumlu bakmayan, nasyonalist zihniyetteki bir gazetenin, AB haberlerini "aman ne güzel" edasıyla vermesi düşünülebilir mi?
***

Yargıcın durumu ise farklı... Yargıçlık mesleğinin içkin bir amacı var: "Adaleti sağlamak."
Araçları ise Meclis'in yaptığı yasalar, devletin bağlı olduğu uluslararası sözleşmeler, evrensel hukuk kuralları ve savcının suçlaması...
Amaca ulaşmada, yani adaletin sağlanmasında, bir numaralı kural yargıcın tarafsızlığıdır.
Eğer yargıç taraflı olursa, savcıya gerek kalmaz, bütün olay sonu baştan belli tiyatro oyununa benzer.
Anlaştık mı?

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA