Türkiye'nin en iyi haber sitesi
EMRE AKÖZ

Başbakan aydınları gemiden atar mı?

AKP Genel Merkezi'nde çekilip ATV'den canlı yayınlanan pazar günkü program bittiğinde, Başbakan Erdoğan'a, "Yarsav'cının dediğini duydunuz mu" dedim.
Yüzünde "Yine ne demiş ki" ifadesi belirdi. "Aydınları uyarmış; siz onları demokratik ittifak gemisinden denize atacakmışsınız."
Başbakan gülmeye başlayınca, salonun köşesinde duran kocaman maketi gösterdim:
"Bakın sizin gemi orada duruyor."
"Hadi fotoğraf çektirelim" dedi Başbakan. Ve ortaya işte bu fotoğraf çıktı.
Hoş, kalyon maketi arkamızda kalmış, doğru dürüst gözükmüyor ama idare ediverin işte...

***
Kemalistler şu işi bir türlü kabullenemedi: Demokratikleşme, toplu taşıma aracı değil. Toplumsal talep sonucu ortaya çıkmış bir süreç. Çeşitli kesimler buna katkıda bulunuyor.
Örneğin geçenlerde Kadıköy'deki Şamil Eğitim ve Kültür Vakfı'na davet ettiler.
"Demokrasi İçin Çerkes Girişimi" adlı etkinlik bağlamında sohbet ettik, tartıştık.
Çerkes dostlar cumhuriyet rejimini ve laikliği destekliyor. Ama bu baskıcı ve otoriter halini değil.
(Basit bir örnek: Vakfın adında "şeyh" kelimesi yüzünden "Şeyh Şamil" adını kullanamamış; "Şamil" ile yetinmişler. Bu da işte böyle bir Türkiye komedisi.)
Çerkeslerin de kimlikle ilgili sorunları var. Örneğin dillerini ve kültürlerini yaşatmak istiyorlar.
Ancak devlet tarafından tanınmadığı ve gereken ortam sağlanmadığı için, dillerinin ve kültürlerinin eriyip gideceğinden haklı olarak endişe duyuyorlar.
Dili evde konuşmakla, adetlere uygun düğün dernek yapmakla olacak bir iş değil bu!
"Demokratik açılımı desteklemeniz gerekir" dedim Çerkes arkadaşlara: "Aranızda şehit yakınları olabilir. Belki bu yüzden açılıma uzak duruyorsunuz. Ama unutmayın ki Kürt kimliğinin özgürleşmesi, sizin için de örnek oluşturacak."

***
Sürecin hegemonyalarını tasfiye edeceğini anlayan Kemalistler, demokratikleşmenin siyasetteki lokomotifi olan AKP'nin hatalarını, eksikliklerini öne çıkarıyor.
Bazen de böyle çocuk korkutur gibi "öcü sizi denize atacak" numarasını çekiyorlar.
Halbuki demokrat aydınlar, AKP ortada yokken de vardı. Örneğin Mehmet Altan, demokratikleşmeye vurgu yapan "İkinci Cumhuriyet" kavramını taa 1991 yılında ortaya atmıştı.
Kemalistler de bu fikrin kendileri için "tehlikeli" olduğunu hemen görüp taarruza geçmişlerdi.

***
Yani bugün demokratlara karşı yürütülen karalama kampanyaları yeni değil.
En azından 19 yıldır sürüyor.
Bunun bir "kampanya" olduğunu, yani saldırıların organize edildiğini nereden anlıyoruz?
Çünkü... Demokrat aydınların söyleminde bir değişiklik olmamasına rağmen... Karalamacıların söylemi değişiyor:
1990'larda demokratlara "vatan haini" diyorlardı, şimdi "şeriat destekçisi" diyorlar.
Tam da 2007 sonbaharında hazırlanan "Lahika-1" adlı eylem planında yazıldığı gibi hareket ediyorlar.
Onların sevdiği bir lafı, günümüze uyarlayalım mı? "İt ürür, gemi yürür."

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA