Bir aksilik olmazsa, bu yıl 1 Mayıs Emekçi Bayramı, uzun yıllar sonra Taksim'de de kutlanacak.
Sendikalar, solcu parti ve gruplar, 1 Mayıs'ı başka alanlarda kutluyorlardı ama Taksim'e izin verilmiyordu.
Yasağın son yıllarında, Ergenekon korkusunun önemli bir faktör olduğunu düşünüyorum.
Çünkü bu şebeke, bağışıklık sistemini ele geçiren HIV virüsü gibi.
Askeriyede, üniversitede, istihbaratta, yargıda uzantıları olduğu gibi emniyette de adamları var.
Örgütün gölgesini çeşitli olaylarda görüyoruz:
Örneğin Ahmet Türk'e Samsun'da yumruk atılması aslında mümkün değildi. "Özel" değil "normal" tedbirler alınsa, o yumruk atılamazdı.
Geçen yıl Genç Siviller ile Zonguldak'a panele gitmiştik. Hem salonda, hem kapıda üniformalı ve sivil polisler vardı.
Bizi bile böyle koruyan emniyetçiler, Ahmet Türk söz konusu olduğunda kuş uçurtmazlar kuş! Yeter ki işin içinde tezgâh olmasın.
Benzeri bir tezgâh CHP Başkanı Deniz Baykal'a da kurulmuştu. Van'da partililer otobüsten indirilip yürütülmek istendi. Eğer inselerdi başlarına kim bilir neler gelecekti?
İnsan merak ediyor:
Hem Mart 2009 tarihli ıslak imzalı Eylem Planı'nda yazıldığı, hem de "Özel Harpçi" general Kemal Yamak'ın bir vakitler ifşa ettiği gibi "partilerin içindeki vatansever ajanlar" harekete mi geçirilmişti?
Polis otobüsten indirecek, ajanlar saldıracak ve böylece olay, tam da Anayasa tartışmaları sırasında, AKP'nin üzerine mi yıkılacaktı?
Habere bakılırsa, 17 Mayıs 2006'daki Danıştay saldırısından bir gün önce, katil Alparslan Arslan'ı iki kişiyle birlikte gören tanığa, susması için Emniyet'te baskı yapılmıştı.
Kimdi bunlar? Soruşturmanın Arslan'ın ardındaki iradeye uzanmasını engellemeye çalışan "görevliler" mi?
Benim anladığım şudur:
Hükümet ve İstanbul Valiliği, Ergenekoncuların 1 Mayıs provokasyonunu engelleyebileceğini düşünmese, Taksim'e bu yıl da izin vermezdi.