Türkiye'nin en iyi haber sitesi
EMRE AKÖZ

Birisi Fazıl Say'a müzik sosyolojisi öğretsin

Turbo laikçi piyanist Fazıl Say, gülünç laflar etmeyi sürdürüyor. Şimdi de "Arabesk dinlemek vatan hainliğidir" demiş. Alakayı nasıl kurdu acaba? Herhalde oturduğu yerden...
Daha da komiği, bu sözü, arabesk müziğin enerjisini, yaratıcılığını ve etkisini çoktan kaybedip, neredeyse nostaljileştiği bir dönemde söylüyor. Hafızanızı yoklayın: Son yıllarda arabesk tarzda olup da, müzik listelerini sallayan kaç parça, kaç sanatçı hatırlıyorsunuz?
Popçuları bir araya getirip Orhan Gencebay'ın bestelerini okuttular. Sadece Tarkan'ın söylediği Hatasız Kul Olmaz ilgi çekti. Gerisi nanay...
Fazıl Say iyi piyanist ama konu toplum- müzik ilişkisi oldu mu yanlış tuşa basıyor. Birisinin bu oğlana müzik sosyolojisi dersi vermesi gerek.
Benim bir tanıdığım var: Bahçeşehir Üniversitesi'nden Prof. Orhan Tekelioğlu... Çekinmesin ona sorsun, seve seve anlatır. Üstelik klasik müziği de bilir Tekelioğlu; yani aralarında jargon sorunu olmaz.

Arabesk nereden doğdu?
Birkaç ciddi çalışma var ama yetersiz... Bence arabesk hâlâ incelenmeyi bekliyor. Arabesk önemli. Çünkü arabeskin yükseliş ve inişi, Türkiye'nin 50 yıllık büyüme öyküsüdür. İşte birkaç ipucu:
Hikâye 1950'lerde başladı... Anadolu'dan İstanbul'a göç etti insanlar. Ucuz emek olarak atölyelerde ve yavaş yavaş yükselen fabrikalarda çalışmaya başladılar.
Önce bekâr odalarına yerleştiler. Sonra gecekondular yapıp ailelerini de İstanbul'a getirdiler. (Turgut Uyar'ın Terziler Geldiler şiirini tavsiye ederim.)

Vasıfsız emeğin acıları
Gecekondular, arazinin şahıslara değil, devlete ait olduğu yerlerde yapıldı mecburen. Yani merkezden biraz uzak bölgelere... Peki, fabrikadan, atölyeden çıkan işçiler o semtlere nasıl taşınacaktı? Minibüsle tabii ki!
Bu sahneye özel bir de müzik gerekiyordu: 1960'ların ikinci yarısında arabesk patladı. Emeğinin vasıfsızlığına rağmen, büyük hayaller kuranların müziği oldu arabesk: "Batsın bu dünya... Ve yenisi kurulsun."
Cumhuriyet Türkiye'si özel sektörünün 1960'lardaki sanayileşme girişiminin emek girdisini o insanlar sağlamıştır.
Alınlarından terler akarken, kollarını makinelere kaptırırken arabesk dinliyorlardı. Vatan haini oldukları için değil, çektikleri acılara dayanmak için...

Gecekondudan kuleye
Taksi şoförü anlattı: Fikirtepe'deki gecekondusunu yıllar önce apartmana çevirmiş... Şimdi de kentsel dönüşüm furyası başladı ya... Bizimkinin mütevazı apartmanı da yıkılıp kuleler dikilecekmiş.
Anlaşmanın nasıl olduğunu sordum: "Ben müteahhide 600 metrekare veriyorum, o bana 900 verecek" dedi. Yani, örneğin 150 metrekarelik dairelerden altı tane alacak.
Taksinin saati 13 lira yazdı. 15 lira verip, 'tamam' işareti yaptım. "Teşekkürler beyim" dedi. "Beyim" ha! Beyim...
Not 1: 57 yaşındaki o taksicinin torunu, arabesk dinler mi patron? Dinlemez mi? Niye?
Not 2: Fazıl Say ile AK Parti'li siyasetçiler arasında, sadece kayıkçı kavgası değil, bir de "al gülüm, ver gülüm" oyunu var. Prim yaptığını fark ettiler, cevap verip medyada yer almak için, Fazıl'ın çakmasını dört gözle bekliyorlar.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA