Türkiye'nin en iyi haber sitesi
EMRE AKÖZ

İslam'ı 'teflon' haline getirdiler

Başka ülkelere gitmek, oradaki insanların davranışlarıyla bizimkilerinkini karşılaştırmak, çok öğretici oluyor. Farkı net biçimde görüyor ve duyuyorsunuz. Yani bizzat yaşıyorsunuz.
Bir süre önce Almanya'nın başkenti Berlin'de beş gün geçirdik. Şehrin her türlü caddesinde yürüdük, kiminde zenginler oturuyordu, kiminde orta halliler...
Bu süre zarfında beş kez klakson sesi ya duyduk, ya duymadık...
Türkiye'ye döndüğümüzde ise yerli yersiz, olur olmaz, zamanlı zamansız çalınan klaksonlara maruz kaldık. Sokakta geçirdiğimiz sadece tek gün, sinirimizin tavan yapmasına yetti de arttı...
Bizim gazeteye yakın bir büfe var. Çocukluğumdaki lezzetleri andırdığı için sandviçlerini seviyorum. Ancak yol kenarındaki büfede iki lokma atıştırmak dahi işkence oluyor. Her an, her saniye basılan klaksonların "bağırtıları", tokat gibi çarpıyor kulağınıza.
Halbuki Müslüman'ı bol olan şu ülkede tam tersini arzulamak, mantıksız bir beklenti olmasa gerek. Çünkü İslam, ahlaka çok önem veren bir din... Ahlak da esas olarak diğer insanlara karşı davranışımızla ilgilidir. Dünyada tek başımıza olsaydık, ahlaka gerek kalmazdı herhalde.
Bazılarımız bir hayal, hatta daha da ağır konuşayım, bir yalan dünyasında yaşıyor. Kimileri Müslüman olduğu için bütün olumlu özellikleri benliğinde barındırdığını sanıyor.

Din oldu ideoloji
Adam şöyle düşünüyor: "Ben mademki Müslüman'ım... O halde kafadan ahlaklıyım, temizim, dürüstüm, samimiyim...
Hatta bilgiliyim..." (Daha yüzlerce böyle olumlu sıfatı boşluklara yerleştirebilirsiniz.)
Bu durumda kendini sorgulaması, "acaba doğru mu yapıyorum" diye düşünmesi gerekmediğini sanıyor...
Çünkü o sözde bir Müslüman! Mademki Allah'a, Kuran'a, Peygamber'e inanıyor... Mademki namaz kılıyor, oruç tutuyor... O halde "iyi" bir insan olduğu tartışma götürmez sanıyor...
Böylece İslam'ı, hemen her davranışı meşrulaştıran bir ideoloji haline getiriyor.
Mesela geçenlerde bir siyasetçi kayırmacılığı, dinin "Akrabalarını koru- kolla" emriyle açıklamış. "Nasıl yani" diye itiraz edene de, "Sen dinimize karşı mı çıkıyorsun" diye lafı çakmış.

Şerif Hoca söylemişti
Prof. Şerif Mardin, kötülüğün, Hıristiyanlıkta kişinin bir "" meselesi olduğunu... Bu yüzden de vicdanla, utanmayla doğrudan ilişkili bulunduğunu...
Bazı Müslümanların ise kötülüğü, "dışarıdan gelen bir bozguncu" olarak gördüğünü söylerdi. (Yani: "Biz iyiyiz; kabahat hep başkasının" numarası!)
Hocanın ne demek istediğini son zamanlarda daha iyi anlıyorum.
Not 1: Diyeceksiniz ki "Herkes mi böyle?" Elbette değil. Ben çoğunluktan, baskın eğilimden, olaylara rengini veren davranış ve düşünüş biçiminden söz ediyorum. Hatta bu, çevresindeki sağlamları da bozan "çürük domates" şeklinde de olabilir.
Not 2: Bütün veriler tersine işaret etse de, biz umudumuzu yitirmeyelim. Mutlu, sağlıklı bir yıl dilerim.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA