Türkiye'nin en iyi haber sitesi
EMRE AKÖZ

Dil ve cüzdan akrabalığı

Önce bir duyuru: Kısa bir süre izinliyim. Ramazan Bayramınızı şimdiden kutlarım. 23 Temmuz Perşembe günü görüşmek üzere...
Yahya Kemal'in, Türkçedeki yabancı kelimeleri temizlemeye kalkışanlara karşı verdiği örneği çok severim:
"Atalarımız..." demiş büyük şair, "Anadolu'yu boydan boya geçip Ege sahillerine gelmişlerdi. Burada gemilere binip inmeye yarayan platformu gördüler. Merak edip sordular: 'Skala' (scala) idi adı."
"Biz onu Türkçeye uydurarak 'İskele' demişiz. Eğer yabancıdır diye İskeleyi atarsanız, dedelerimizin yaşadığı o tarihi tecrübeyi de çöpe atmış olursunuz."
'İskelenin' kökeni İtalyanca... Yunancada da aşağı yukarı bu şekilde kullanılıyor. Mesela genellikle (Altınoluk gibi) yamaca kurulmuş kasabanın, deniz kıyısındaki iskeleli bölümüne skala deniyor.
Kasaba niye yukarıda, diye sormuştum: Zeytin ağaçlarına yakın olsun diye mi? Birisi "Korsanlar yüzünden" demişti.
Bilhassa geceleri gelip malları yağmalar, kadınları kaçırırlarmış. Halbuki kasaba-köy yukarıda olduğunda, çıkması-inmesi zahmetli ve tehlikeli olduğundan pek ilişmezlermiş.
Arapça ve Farsçadan sonra, Türkçeye en çok kelime ithal ettiğimiz diller İtalyanca ve Yunanca...
Bu da normal. Osmanlı, İtalyanlarla bolca ticaret, çokça savaş yaptı. Sonuçta banka'dan lokanta'ya, kasko'dan manifatura'ya birçok kelime dilimize oradan geldi.
(Kim bilir onlar nereden aldı? Mesela denizcilik tabirlerinin çoğunu Cezayir korsanlarından ve Fransızlardan aldıklarını gösteren belgeler var.)

Bir de esnafa sorun
Bir de eğlenceli örnek:
Osmanlı deniz askerine ne diyordu? Bugün de erkek adı olarak kullandığımız, Levent... Kelimeyi nereden almışsız? İtalyanca, "Doğulu asker" anlamına gelen Levantino'dan... Peki, onlar nereden esinlenmiş? "Temel, boş gezen" anlamındaki Farsça, Levend'den!
Grekler deseniz... Zaten yüzyıllarca birlikte yaşadık. Dolayısıyla binlerce kelimemiz, deyimimiz ve atasözümüz ortak... Herkül Millas'ın bu konuda 6 bin maddelik kitabı var. (Millas, 1940'ta Ankara'da doğdu. Robert Kolej'de okudu. Atletizmde birkaç kere Türkiye şampiyonu oldu. Mühendis.
Yunan üniversitelerinde Türk dili ve edebiyatı dersleri veriyor.)
Kitaptaki bazı deyişleri sayayım:
Balık baştan kokar... Bam teline dokunmak... Dayak cennetten çıkmadır... Bir ayağı çukurda... Parayla saadet olmaz... Büyük balık, küçük balığı yutar...
Bunları niye mi anlatıyorum? Çünkü geçen gün Yunanistan'daki büyük ekonomik krizden söz ederken milliyetçi bir tanıdığımız, "Beter olsunlar" dedi.
Niye ki? Çünkü onlar ellerine fırsat geçerse, bizim gözümüzü oyarlarmış.
Yukarıdaki dil örneklerini saftirik bir hümanist olduğum için vermedim. Maalesef birçok etnik ve dini grup, imkan bulduğu anda zıvanadan çıkıyor. Ortada ne ahlak kalıyor ne insanlık.
Ancak bu acı gerçek Yunanistan'ın batmasını istememizi gerektirmiyor. Batı'nın uyguladığı ambargo yüzünden Rusya krize girdi de ne oldu? Bizim turizm sektörü ciddi para kaybetti.
Midilli'den her tekne gelişinde Ayvalık esnafının yüzü gülüyor. Çünkü adalarda yaşayan Yunanlılar birçok ihtiyaçlarını Türkiye'den karşılıyor.
Paralı bir komşu, züğürt komşudan iyidir.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA