Fetöcü polis şefi Hüseyin Korkmaz'ın davaya tanık olarak dahil olmasına rağmen, hâlâ daha bu davadan medet umanlar varsa net söylüyorum kötü niyetli kişilerdir. Düşünsenize davada iki figür var tanık. Pislik paçalarından akıyor. "... Ona rüşvet verdim, oradan belge kaçırdım, o servisle yatağa girdim, şu savcıyla kirli pazarlık yaptım..." Al Reza Zarrab'ı vur Fetöcü polise.. Ve tüm bu anlatılanlar arasında tek bir temiz adam var.. Herkesin ifadesiyle de temizliği tescilli.. Mehmet Hakan Atilla.. O da tutuklu yargılanıyor.. Amerika'da kimse de çıkıp, 'bu nasıl garip bir davadır ki, en pis adamlar tanık, tek temiz adam sanık' diye isyan etmiyor.. Zarrab'ın yaptığı yalan beyana dayalı iş birliği zaten dayısıyla yaptığı telefon konuşmasıyla netleşmişti.. Bu Fetöcü alçak da memleketi 50 Bin dolara sattığını itiraf etti.. Ruhları ancak ' 1 dolar ' ediyordu.. Memleket biraz daha pahallıya gitmiş anlaşılan.. İyi de bu adam 17 Aralık yargısal darbe girişimi sürecinde bir yürekli savcının operasyonuyla tutuklanmış.. Bir buçuk yıl da tutuklu kalmış.. Şimdi açıkça ortaya çıkıyor ki bu resmen Amerikan gizli servisinin adamıymış.. İyi de acaba bunu serbest bırakan, kameralar önünde, 'adalet ilk defa yerini buldu' dedirten hakim nerede şimdi? Tahliye olurken, Kore'ye kaçarken, evrak kaçırırken uyuyanlar, merak ediyorum ne oldu onlara? Yoksa hâlâ her an karşımıza çıkabilecek kadar içimizdeler mi? Açık söyleyeyeyim ben bugünlerde devam eden Fetö operasyonlarına bakınca sevinmek şöyle dursun, iyiden iyiye kaygılanıyorum. 4 sene geçmiş örgütün deşifre olmasının üzerinden, hâlâ daha operasyonlarla temizleniyorsa, hiç birimiz güvende değiliz demektir..
Ve politik doğrucular.. Elinizdeki tek delilin, Amerika'nın 50 bin dolara satın aldığı bir casusun imalatı olduğunu gördünüz.. 'Vaktiyle yargılansaydı bunlar olmazdı' korosuna arz edelim.. Kurt isterse suyu bulandıran bir kuzu elbette bulurdu.. Hele de şimdilerde çıkıp da, "o zaman yapmadık madem şimdi yargılayalım bu üç bakanı" diyenlerin tek bir derdi var. O da açıkça anlaşılıyor..
