İdris Kardaş

İdris Kardaş

27 Aralık 2017, Çarşamba

2017 yılında neler mi yaşadık?

2017 yılının son günlerindeyiz. Türkiye ve dünyada geçtiğimiz yılda yaşanan önemli olayları, gelişmeleri tekrar hatırlamak için iyi bir fırsat.

2017'nin ilk saatlerinde kanımızı donduran bir gelişmeyle girdik ne yazık ki? İstanbul'da bir gece kulübünde bir katliam yaşanmış ve 39 kişi hayatını kaybetmişti. Katliamın ilk dakikalarından itibaren Türkiye'de yaşam biçimimiz tehdit altında propagandaları yapanlar oldu. Kendi ülkesinde yaşanan ve henüz nedeni belli olmayan bir saldırı için ülkesine ve insanına saldıran bu kesim için yapacak pek birşey yoktu. Zira dünyada örneği de yok böyle bir psikolojinin. Özbek asıllı saldırgan daha sonra yakalandı.

Yine Ocak ayında, annesine yaktığı Kürtçe ağıtı yüreğimizin derinliklerine işlediği polis memuru Fethi Sekin'in ölüm haberini aldık. 3 çocuk babası Fethi Sekin, İzmir'deki hain terör saldırısında teröristlerle mermisi bitine kadar çatıştı teröristlerden birini öldürdü, kendisi de şehit oldu. Kahramanlığı sayesinde birçok insanın hayatı kurtuldu. İsmi bugün birçok okulda, parkta, sokakta ve en önemlisi yüreklerimizde yaşıyor.

ABD Başkanı seçilen Donald Trump 2017'nin ilk günlerinde yemin törenini gerçekleştirdikten sonra resmen ABD Başkanı oldu. Yemin töreninde yaptığı konuşma Trump'ın seçilmesinin altındaki nedeni de açık ediyordu ayrıca. Henüz bir yılı dolmamasına rağmen icraatlarıyla, söyledikleriyle, iç ve dış siyasette birçok kriz yaşayan ve yaşatan Trump'ın o günkü konuşmasını tekrar hatırlayalım.

"Bugünkü tören özel bir anlama sahip. Çünkü bugün sadece yönetim bir partiden diğerine geçmiyor; aynı zamanda gücü Washington'dan halkın kendisine geri veriyoruz. Uzunca bir süredir başkentteki küçük bir grup, yönetimin tüm imkanlarından faydalanırken halkın kendisi bundan kendi payına düşeni alamadı. Washington gelişti, ancak halk bu zenginlikten nasiplenemedi. Politikacıların refah düzeyi arttı, ancak istihdam azaldı ve fabrikalar kapandı. Yerleşik düzen bu ülkenin insanlarını değil, kendini muhafaza etti. Onların zaferi sizin zaferiniz değildi. Onların başarısı sizin başarınız değildi. Tüm bunlar artık değişiyor. Bugün sizin gününüz, bu sizin kutlamanız ve ABD sizin ülkenizdir. Artık öncelik ABD olacak. Verdiğimiz her karar önce ABD'liler için"

Mart ayında Türkiye ile Avrupa Birliği ülkeleri arasında kriz ayı oldu. Nisan ayında gerçekleşen referandum için konuşma yapmak üzere Avrupa'nın çeşitli ülkelerine giden bakanlar, milletvekilleri ve diğer siyasetçilere birçok ülkede yasak kondu. Özellikle Hollanda bu krizde başı çekti. Önce Hollanda tarafından Dışişleri Bakanı Mevlut Çavuşoğlu'nun uçağının iniş izninin iptal edildi, Almanya ise Aile Bakanı F.Betül Kaya'nın konuşma yapacağı salona izin vermedi. Aile Bakanı Kaya daha sonra Hollanda'da büyük bir diplomatik teröre uğradı ve istenmeyen kişi ilan edildi. Türkiye başkonsolosluğuna girmesine dahi izin verilmedi. Aracı saatler bekletildi ve ekibinden bazı kişiler göz altına alındı. Avrupa'nın diğer birçok ülkesinde diğer bakan ve Ak Partili siyasetçilere benzer yasaklar kondu. Demokratik bir referanduma, demokrasinin sözde beşiği olduğunu iddia eden ülkeler tarafından engel konulmuştu. Halkın iradesine konulan bu bariyer Nisan'daki referandumda yerle bir edildi.

Nisan ayında Türkiye Cumhuriyeti için bir dönüm noktası oldu. 16 Nisan'da gerçekleşen referandum ile birlikte Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi halkın yüzde 51,4'ünün evet oyu ile birlikte kabul edildi. Parlamenter sistemin yarattığı tüm aksaklıklar ve ürettiği vesayet rejimlerinin tarihin tozlu sayfalarına gömüleceği bu yeni sistem, Türkiye için bir yenilenme ve büyük bir iddianın ilk aşaması olarak tarihe geçti. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın o gece yaptığı konuşmayı tekrar hatırlayalım.

"16 Nisan halk oylaması, milletimizin geleceğine sahip çıktığının önemli göstergesidir. Bugün Türkiye 200 yıllık kadim bir tartışma konusu olan yönetim sistemi konusunda tarihi bir karar vermiştir. Bu karar sıradan bir olay değildir. Çok ciddi bir yönetim sistemi üzerindeki değişim, dönüşüm kararının verildiği gündür bugün. Her zaman olduğu gibi bu halk oylamasında da mevcudu savunmak kolay, değişimi savunmak zor olmuştur. Hamdolsun bu zoru başardık ve tarihimizin en önemli yönetim reformunu hayata geçiriyoruz. Anayasa değişikliği sadece 18 maddeden oluşmasına rağmen içeriği itibariyle köklü bir değişim arz etmektedir."

Mayıs ayında Cumhurbaşkanı Erdoğan göreve başlayan ABD Başkanı Trump'ı ilk kez ziyaret etti. Beyaz Saray'da gerçekleşen ziyarette Erdoğan, terör örgütlerine karşı ABD'yi kendi evinde uyardı. Erdoğan: "DEAŞ başta olmak üzere terör örgütlerine kaşrı müşterek bir dayanışma ortaya koymamız önem taşıyor. Bölgemizin geleceğinde terör örgütlerine yer yoktur. Özellikle PYD-YPG hangi ülke tarafında olursa olsun muhattap alınması küresel mutabakata uygun değildir."

ABD Başkanı Trump ilk yurtdışı gezisini Suudi Arabistan'a yaptı. ABD'nin yeni dönemde bölge ile ilgili politikalarının merkezi olarak tayin edilen S.Arabistan'a yapılan bu ziyarette toplamda 280 milyar dolarlık anlaşmalar imzalandı. Trump, hem ekonomik olarak hem de siyasi olarak büyük bir zaferle ayrıldı Riyad'dan. Trump, Kral Selman ve Sisi'nin bir dünya küresi üzerine ellerini koyarak verdikleri poz ise yeni dönem için birçok ipucuyu barındırıyordu.

Trump'ın ziyaretinin hemen akabinde, Haziran'da Katar'a yönelik Körfez bölgesinde görülmemiş bir diplomatik saldırı başladı. Mısır, Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) dahil bazı Arap ülkeleri, Katar ile ilişkilerini kesti. Bu, Körfez bölgesinde son yıllarda görülen en büyük diplomatik krizdi. Katar'a hava ve kara yolları kapandı. Ticari ve diplomatik ilişkiler kesildi. Katar'a yönelik abluka konusunda Türkiye çok net bir tavır sergiledi ve başta askeri olmak üzere birçok konuda Katar'ın yanında yer aldı. Bu yaşananlar, Ortadoğu'da safları netleştiren önemli bir kriz oldu.

Temmuz ayında Türkiye'nin her yerinde 15 Temmuz'u anma etkinlikleri düzenlendi. Bu etkinlikler, halkın önce canıyla sonrasında demokrasi nöbetleriyle yeniden kazandığı bağımsızlığına sahip çıktığının en önemli göstergesiydi. Milyonlarca insan sokaklarda, salonlarda, darbenin en kanlı gerçekleştiği yerlerde hayatlarını kaybedenleri dualarla, minnetle andı.

Ağustos'ta ayında Trabzon Maçka'da PKK'lıları görüp jandarmaya haber veren 15 yaşındaki Eren Bülbül PKK'lı teröristler tarafından şehit edildi. Eren Bülbül'ün sosyal medyada daha önce paylaştığı "Biri de çıkıp demiyor ki, Eren iyi ki varsın" sözleri tüm Türkiye'nin ağzından bir kez daha söylendi.

15 Temmuz darbe ve işgal girişiminin yönetildiği Akıncı Hava Üssü ana davası başladı. Mahkemeye çıkarılan FETÖ teröristleri darbe girişiminden sonra ilk kez kamuoyunun karşısına çıktılar. Hem sivil hem de asker üniformalı teröristlerin yargılandığı dava, birçok olayın iç yüzünün ve arka planının ortaya çıkmasına yol açtı.

Eylül ayında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Rus yapımı S-400 füze savunma sisteminin satın alınması konusunda imzaların atıldığını ve Türkiye'nin kaparo ödemesini Moskova'ya gönderdiğini açıkladı.

Yine Eylül ayında Irak Kürt Bölgesel Yönetimi bağımsızlık referandumunu gerçekleştirdi. Referandum kararı gerek Irak merkezi hükümeti, gerekse de Türkiye başta olmak üzere birçok ülke tarafından tanınmadı. Aynı tarihlerde İspanya'da da Katalonya'da benzer bir bağımsızlık referandumu gerçekleşti. Bu referandum da aynı şekilde hem Avrupa ülkeleri hem de diğer devletler tarafından tanınmadı. Katalonya Başbakanı Brüksel'e sığındı. Irak'taki referandum sonucunda Ankara ile Bağdat yakınlaştı. İki ülke arasında başta petrol olmak üzere birçok anlaşma ve yeni stratejiler imzalandı.

Eylül ayında İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Bürosu'nca yürütülen soruşturma kapsamında, ABD'nin İstanbul Başkonsolosluğu görevlisi Metin Topuz gözaltına alındı. Topuz'un, 17-25 Aralık yargısal darbe sürecini yöneten FETÖ'cü polis amirleri ile yoğun ilişkisi ve ABD'ye birlikte seyahatler yaptıkları ifadelerinde tespit edildi. Daha sonra Sarraf davasında kullanılan birçok belge ve bilginin, Topuz ve iletişimde olduğu FETÖ'cü polis amirleri tarafından sağlandığı birçok belge, ses kaydı ve fotoğrafla tespit edildi.

Ekim ayında ABD'nin Ankara Büyükelçiliği, Metin Topuz'u bahane ederek gece yarısı bir açıklama yayınladı ve Türkiye'den yapılan vize başvurularının askıya alındığını bildirdi. Açıklama gece yarısı yapılmıştı. Türkiye üzerine uygulanan diplomatik terör devam ediyordu. Türkiye ise birkaç saat sonra Washington Büyükelçiliği'nden benzer bir açıklama yaparak ABD'lilerin vize başvurularını askıya aldığını açıkladı. ABD'nin Türkiye'deki en problemli büyükelçilerinden biri olan John Bass, görev süresinin bitiminde Türkiye-ABD ilişkilerini sabote etmişti.

Ekim ayında Türkiye, İran ve Rusya'nın yürüttüğü Astana sürecinin bir sonucu olarak Türkiye, Suriye'nin İdlib şehrine askeri çıkarma gerçekleştirdi. Operasyonla İdlib'in gerilimi azaltma bölgesi ilan edilmesi planlanıyordu. Çok sayıda muhalif örgütün sığındığı İdlib şehrinde katliamların yaşanmaması için Türkiye hem istihbari hem de askeri olarak çok büyük bir operasyonu başarıyla tamamladı.

Kasım ayında Suudi Arabistan'da büyük bir gözaltı dalgası tüm dünyada geniş yankı buldu. 11 prens, 4 bakan ve çok sayıda eski bakan yolsuzluk ve rüşvet soruşturması kapsamında gözaltına alındı. Gözaltına alınanlar arasında Batılı ülkelerle geniş ticari ilişkilere sahip Prens el Suud da var. 1. Veliahat prens olarak atanan Muhammed bin Selman'ın arkasında olduğu bu gözaltı furyası; siyasi, askeri ve ekonomik olarak çok güçlü olan birçok prensi sindirme ve Muhammed bin Selman'ın iktidarını sağlamlaştırma amaçlı yapıldı. 5 yıldızlı otellerde kalan prens ve bakanların akıbeti hala belirsiz.

Kasım ayında, NATO'nun Norveç'te gerçekleştirdiği bir tatbikatta, Atatürk ve Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın düşman hedefler olarak seçilmesiyle büyük bir skandala imza atıldı. Türkiye'ye ve özellikle Cumhurbaşkanı Erdoğan'a yönelik devam eden diplomatik terör tüm hızıyla devam ediyordu. Türkiye'nin Rusya ile yakınlaşması ve S400 savunma sistemlerinin merkezde olduğu tartışmalar üzerine yaşanan bu gelişme Türkiye'nin çok sert tepkisine neden oldu. Türkiye'nin NATO'dan ayrılma tartışmaları bu gelişme üzerine kamuoyunda sıkça tartışıldı.

Türkiye'nin ilk yerli otomobilinin üretilmesi için aralarında Türkiye'nin en önemli sanayi kuruluşlarının da olduğu bir konsorsiyum kuruldu. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın talimatıyla yerli otomobil için çalışmalar başladı.

Kasım aynın son günlerinde ABD'de, Türkiye'ye yönelik komplo davası olarak adlandırabileceğimiz "Sarraf davası" başladı. Dava, hem gayri hukuki hem de gayri meşruydu. Türkiye ile İran arasında yapılan ticaretin konu edindiği dava, daha sonra Sarraf'ın "beraat etmek için yalan söyleyebilirim" ses kaydının ortaya çıkmasıyla çöktü. Davada tanıklık yapan firari FETÖ'cü eski Komiser Yardımcısı Hüseyin Korkmaz'ın, ABD hükümetinden yardım aldığı, FBI'dan 50 bin dolar aldığı ve oturduğu apartmanı savcılığın tuttuğunu anlatmasıyla davanın nasıl bir komplo olduğu tüm çıplaklığıyla ortaya çıktı.

Aralık ayına geldiğimizde ABD Başkanı Trump'ın Kudüs'ü İsrail'in başkenti olarak tanıma kararıyla tüm dünyanın sarsıldığını gördük. Türkiye ve birçok Müslüman ülkenin yanı sıra, Fransa, Almanya ve Vatikan gibi devletlerin de karşı açıklamalar yaptığı bir süreci yaşadık hep birlikte. İslam İşbirliği dönem başkanı olan Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın daveti ile Müslüman ülkeler İstanbul'da olağan üstü toplandılar. Bu toplantı sonucunda tarihi bir karar sonucunda Doğu Kudüs Filistin'in başkenti ilan edildi. İİT konuyu ayrıca BM'ye taşıma konusunda da karar aldı.

Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulu, İstanbul'da İslam İşbirliği Teşkilatı'nın aldığı karar doğrultusunda Kudüs tasarısını 21 Aralık'ta görüştü. Oylamaya 172 ülke katıldı. Oylamada 128 kabul, 9 ret ve 35 çekimser oy kullanıldı. ABD lideri Donald Trump'ın Kudüs'ü İsrail'in başkenti olarak tanıyan kararı yasa dışı olarak tanındı. Böylece Türkiye'nin önemli bir katkı sunduğu Kudüs savunması uluslararası alanda da karşılık buldu. ABD, adını bile söylemekte zorlanacağımız birkaç ülkeyle birlikte uluslararası alanda yalnız kaldı. Karar, hem Türkiye'de hem de dünyanın birçok ülkesinde büyük bir sevinçle karşılaştı. Dünya beşten büyüktür diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın gayreti ve yönlendirmesiyle tarihi bir zafer elde edildi.

Yazamadığım birçok önemli gelişme de yaşandı 2017'de kuşkusuz. Ancak benim listem budur.

SON DAKİKA