İdris Kardaş

İdris Kardaş

30 Eylül 2018, Pazar

Yerel yönetimlerde yeni anlayışlar zamanı

Yerel yönetimler Cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminin dayanak noktalarıdır. Daha önce de birkaç kez belirtmiştim. Yeni sistem; temsili demokrasinin asgari şartları ile oluşan hükümetin, katılımcı ve çoğulcu demokrasinin birçok alanda kesişmesi ve melezleşmesi ile hayata geçiyor. Dolayısıyla yeni sistemde bireyler politika belirleme süreçlerinde daha fazla aktör olabiliyorlar. Ancak makro politikalar belirlenirken aktör olan vatandaşların yerel yönetimler söz konusu olduğunda karar alma süreçlerinin dışında kalmaları düşünülemez. Bu, hem yeni yönetim anlayışımızın bir süreci hem de yeni dünyanın dayattığı bir zorunluluktur açıkçası.

Yerel seçimlere kısa bir süre kala yeni yönetim biçimlerinin nasıl uygulanabileceği, nasıl daha katılımcı ve demokratik karar alma süreçleri hayata geçirebileceğimizi pek konuşamıyoruz ne yazık ki? Elbette siyasetin doğası gereği seçimler, tartışmaların başat konusu. Buna bir de seçimde olabilecek ittifaklar konusu da eklenince maalesef bunun dışında birşey tartışamaz olduk. Ancak yeni hükümet sistemimiz bize yerel yönetimlerin nasıl daha verimli, geleceğe dönük, demokratik, şeffaf olabilecekleri konusunda birçok araç sunuyor. Bunların en önemlileri Cumhurbaşkanlığı kurulları. Yerel yönetimlerin de benzer süreçleri kendi bünyelerinde oluşturarak, daha katılımcı, şeffaf ve böylelikle daha verimli bir süreci içinde barındırmaları çok mümkün. Zira yeni dönemin ve yeni dünyanın kodlarını doğru değerlendirmeleri gerekiyor. Artık hizmet belediyeciliği konusunda ülkemiz bir mesafe katetti. Bu konuda Ak Parti belediyeciliği diye bir kavram türedi siyasi literatürde. Gerçekten de Türkiye'nin makro siyasetinin dışında, yerel yönetimlerin hizmetleri Türkiye'ye çok büyük eşikler aşırdı. Dünyaya örnek olabilecek sosyal politikalar, gençlere, kadınlara, yaşlılara, çocuklara, ev kadınlarına, engellilere ve aklınıza gelebilecek her kesime yönelik hemen her konuda çalışmalar yaptılar Ak Partili belediyeler. Zaman içerisinde bu çalışmalar diğer partiler için de örnek oldu ve benzerlerini farklı partilerin yönettiği şehirlerde de görmeye başladık. Gerçekten de önemliydi bu. Toplumun farklı kesimlerine her açıdan fırsat eşitliği sağlayan bu sistemler sayesinde toplumsal ilerleme de bir nebze sağlanabildi. Dolayısıyla bu süreçte yerel yönetimlerin rolü bence çok büyüktü. Dolayısıyla son 16 yıllık AK Parti iktidarında yerel yönetimlerin başarısı ayrıca yazılacaktır siyasi tarihimizde.

Ama az önce belirttiğim gibi belediyelerin bu seçimde farklı bir strateji üzerinde çalışmaları gerekiyor. Hizmet belediyeciliği artık zaten yapılması gereken olarak görülüyor. Dev projeler de artık eskisi kadar ilgi çekmiyor. Katılımcılık ve şeffaflık konusunda toplumu ikna edebilen yeni bir strateji içerisinden kampanyalarını yapmaları anlamlı. Bulunduğu şehri sadece biçimsel olarak değil, içerik ve algı açısından da önemli bir yere taşıması gerekiyor.

Bu konular üzerinde düşünürken geçtiğimiz gün Sultangazi Belediyesi'nin gazeteci ve araştırmacılarla yaptığı periyodik buluşmalarından birine davet edildim. Belediye Başkanı Cahit Altunay ile bir kahvaltı yaptık. Benden önceki konukları olan Ahmet Hakan ile çok büyük bir parkı gezmişler. İstanbul'dan onbinlerce insan bu parkta misafirleri oluyormuş. Fotoğraflarını bile görünce büyüleniyorsunuz gerçekten büyük bir proje. Ancak benim ilgimi başka bir alan çekti. Tam da yukarıda anlatmaya çalıştığım bir konuya değindi Altunay.

Kısaca değineyim. Sultangazi ilçesi Gaziosmanpaşa'dan 2009 yılında ayrılan bir ilçe. İlk geldiklerinde belediye hizmetlerini verecek kompleks bir binaları dahi yokmuş. Birçok imkansızlıklarla nufusü bugün 600 bin olan devasa bir ilçe haline gelmişler. Şehre bina yapmak işin kolayı. Altunay şehrin imajını nasıl oluştururum ve var olan imajı nasıl değiştiririm diye düşünmüş ve bunun için üniversitelerin kampüslerini buraya taşımak için girişimlerde bulunmuş. Anadolu'da birçok şehir üniversiteler ile kalkınır, gelişir, sosyal ve kültürel açıdan biçimlenir. İşte bu noktada İstanbul'un merkezindeki bu ilçeye üniversitelerin gelmesi için çalmadık kapı bırakmamış Başkan Altunay. En sonunda İstanbul Üniversitesi'ni ikna etmişler. Üç büyük bölümü buraya taşımaya ikna etmişler üniversite yönetimini. İnşaatını, belediye kendi öz kaynaklarıyla yapmış. On binlerce öğrenci ve öğretim görevlisinin ilçeye gelecek olması Başkan'ı heyecanlandıran en önemli konu. Bunun yanında bir de hastane işine girmiş Belediye olarak ve buraya da İstanbul'un en önemli hastanelerinden biri olan Haseki Eğitim ve Araştırma Hastanesi'ni getirmeye ikna etmiş. Meselenin binalarda olmadığını, önemli olanın içerik olduğunu çok güzel idrak etmiş mütevazi ama tutkulu bir yönetimle karşı karşıyayız. Hastane ile üniversitelerin yapısal olarak bir birine entegresini de sağlamışlar. Böylelikle İstanbul Ünviersitesi'nin öğrencileri, Haseki Eğitim Araştırma gibi önemli bir hastanede pratik de yapabilecekler. Hastane binasının ne kadar lüks ne kadar büyük ve konforlu olduğunu ne Başkan anlattı ne de ben sordum. Zira artık bunları konuşmanın çok ötesine geçtik ülke olarak. İçerik önemli. Bu noktada da büyük iş başarılmış.

AK Partili belediyecilik için son yerel seçimler önemli bir sınav. Bu noktada halkın içinde olan, şehrin geleceği ile ilgili Sultangazi gibi vizyon ortaya koyabilen ve bunun yanında da katılımcılık ile şeffaflığı sağlayabileceği sözünü verenler bu seçimin galibi olurlar.

SON DAKİKA