Mehmet Sait Kılıç

Mehmet Sait Kılıç

08 Aralık 2017, Cuma

Vaat edilmiş topraklar

Kişiliği ve otoritesi tartışılan bir başkan olan Trump sonunda baklayı ağzından çıkardı: "Kudüs'ü resmen İsrail'in başkenti olarak tanıdıklarını ve Tel Aviv'deki Büyükelçiliği buraya taşıyacaklarını" söyledi.

Böylece dünyanın başını çok ama çok ağrıtacak bir işe imza atmış oldu.

Şimdi merak ediliyor, Trump gerektiğinde "dünyayı bile takmayan" bu cesareti nereden buluyor?

Erdoğan, ona hitaben boşuna: "Ey Trump sen ne yapmak istiyorsun" diye sormadı.

Çünkü mesele yalnızca "istediğimi yaparım, kimseyi de takmam"la açıklanacak kadar basit değildir.

Bu işin elbette arkasında Yahudi lobisinin parmağı var ve meselenin çok ciddi anlamda siyasi boyutları söz konusu. Ama Amerikalılar bu tuzağa düşmemelidir!!!

Zira faiz lobisi, kendisini destekleyen herkesi kullanır ve kandırır, kimseyi takmaz, soykırım da yapar, kadınları ve çocukları da öldürür, küresel savaş da çıkarır, dünyayı da cehenneme atar. Çünkü kendisine böyle buyrulduğuna inanır.

Hınç dolu bu adamlar İsrail'i dinleri üzerine inşa etmişlerdir. Evet, İsrail bir din devletidir.

Üstelik dinleri de Müslümanlara karşı şiddeti helal sayan ve bunu özendiren, yüreklendiren, emreden bir dindir.

Haliyle İsrail kurulduğu günden beri vuruşuyor, çarpışıyor, savaşıyor ve bunu olağan sayıyor.

Maşallah adamlar mukaddes kitaplarında çizilmiş hudutlara ulaşmak için her şeyi yapmaya hazırlar...

Çözüm?

Kudüs; Müslümanların, Hristiyanların ve Musevilerin ortak şehridir. Herkes bunu böyle kabul ederse bu iş çözülebilir. Bu işin başka bir çözüm yolu da yoktur. Ne İsrail devleti Kudüs'ün "tamamı benimdir" diyebilir ne de karşı taraf aksini iddia edebilir. Kudüs konusunda gerçekçi çözüm akıl yoluyla ve adil bir planla elde edilebilir.

Kısacası İsrail gerçekçi olacak, yani Kudüs'te Müslümanların da hakları olduğunu kabul edecek, kutsal kitabındaki toprak bütünlüğüne ulaşmaya çalışmaktan artık vazgeçecek.

İsrail, o topraklar üzerinde bir Filistin devleti kurulmasını sözde değil, özde benimseyecek ve bunun pratiğe dökülmesine ses etmeyecek.

Batı da (Avrupa ve Amerika da) bu işte askeri gücün, kaba kuvvetin sökmeyeceğini kabul edecek, ona göre adım atacak ve attıracak. Yoksa bu savaş sonsuza kadar böyle sürüp gidecek...

Son tahlilde, Yahudiler artık yaşadıkları çağı kavramalılar ve vaat edilmiş topraklar hayalini bir tarafa bırakmalılar. Aksi takdirde bu işin sonu yok!

SON DAKİKA